Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Alastor'un koridorda odama doğru yürürken yere vuran mikrofon bastonunu duymuştum. Onun yüzünü göremiyordum ama ondan yükselen enerjiyi hissedebiliyordum.
Kapıyı kırıp açarken kapıyı çalmadı bile, arkasından sertçe kapattıktan sonra kapıya yaslandı ve gözleri doğrudan beni buldu.
"Charlie'nin neden bu Sur Pentious denen yılanı ve onun aptal çürük yumurtalarını burada tutmanın harika bir fikir olduğunu düşündüğünü anlamıyorum!"
Sesinin cızırtısı iyice artmıştı. Canavara dönüşmemek için kendini zor tutuyor olmalıydı.
Hafifçe omuz silktim ve izlediğim televizyon programını duraklatarak yatağımda doğruldum. Ardından kanatlarımı esnettim.
"Babası olarak onun yaptığı bir şeyi sorgulayamam, Alastor. Ama şu yılan başlı herifin kötü bir niyeti olduğunu düşünmüyorum."
Alastor gözlerini kısarak bana doğru baktığında kulakları geriye doğru kıvrıldı.
"Onu haklı çıkardığına inanamıyorum, canım!"
Sesi bakışları kadar ürpertici çıkmıştı. Dudağımı ısırdım.
"Sadece fikrimi belirtmeye çalışıyordum-"
Alastor kasıtlı olarak bana doğru tehtitkâr adımlar atarken gözleri yamyam bir doğayla dolmuştu.
"Fikrinin bu yatak odasında hiçbir önemi yok, canım! Bunu daha önce açıkça belirttiğimden eminim, değil mi? Bir hatırlatmaya ihtiyacın var mı?"
Konuşmak için ağzımı açamadan dokunaçları birden ortaya çıktı. Bunlardan biri ağzımı bir tıkaç gibi sararken diğerleri beni karnımın üzerinde yatağa sabitledi ve bir halat gibi vücudumun etrafına sarıldı. Kollarımı yanıma kitledi.
"Ne yaptığını sanıyorsun?!" diye boğuk bir şekilde konuşmaya çalıştım.
Alastor üzerime çıktı. Sırtımın küçük kısmına bindi ve eliyle boğazıma dolanarak yanlardan hafifçe sıktı.
