Nöbetim yeni bittiğinde tam çalıştığım hastaneden çıkarken benden sonra çalışacak arkadaşım aradı.
"Asya gelecek olan ambulansa bin çok önemli bir hasta var. Ben gidecektim ama zamanında yetişmem imkansız. Lütfen bana bir şey sorma."
Yüzüme kapanan telefonla ambulansın gelmesi bir olmuştu. Ceydanın söylediğine göre bir insanın canından bahsediyorduk. Bir an bile düşünmeden bindim o ambulansa.
Başıma alacağım binbir belayı nerden bilecektim...
Ambulansta hasta yoktu muhtemelen gideceğimiz yerde bulunuyordu. Kafam aşırı karışmıştı. Sorular beynimi yemeye başlamıştı bile. Tek düşündüğüm bir cana yardım edeceğim gerçeğiydi.
Geldiğimiz yer bir çiftlikti hem de şehre oldukça uzaktaydı. Siyah giyinimli adamların çevrelediği çiftlikte onların aksine sportif giyinmiş bir adam bana seslendi.
"Doktor aval aval etrafa bakacağına beni takip et. Senin keyfini bekleyemeyiz."
Sinir bozucu üslubuyla beni oldukça tahrik etse de ona cevap vermedim.Ben sakin ve sessiz biriydim fakat çizgilerime herhangi bir aşım olursa aynı sakinlikte kalmazdım.
Girdiğim boş odada sedyeye yatırılmış bir adam görmemle şok geçirdim. Yarasına baktığımda kalbine yakın sıkılmış kurşun göğüs kafesini delmişti.
Yatan adam yarı baygındı ve odada bir hastanedeki kadar fazla ilaç, alet bulunuyordu."İşini yapmaya başla doktor." dedi beni buraya getiren kişi.
"B-bu adamın burda ne işi var?
Hastaneye götürmeliyiz. Kan kaybından ölecek. Ben tek başıma nasıl üstleneceğim bu sorumluluğu?"Hem kendi kendime hem de adama karşı konuşuyordum. Adam kolumu tutup sıkmasıyla inledim.
"Bana bak seni ne diye işe aldık lan biz, hastaneye gidecek olsak senin ne işin var burda. Azıcık akıllı ol da Kara Beyi yaşat yoksa sende onunla beraber ölümlerden ölüm beğenirsin. Anladın mı beni?"
Hem kolumu sıkıyor hemde bağırıyordu.
Cevap vermememe iyice sinirlenerek kolumu daha sıkı tutmaya başladı.
"Anladın mı lan cevap versene?"
"A-anladım."Bu konuşmadan sonra her şey çok hızlı gerçekleşti. Yaralanan adamın tedavisini yapmıştım yarasını da sarmıştım ama bir türlü uyanmıyordu.
Adamlarına böyle vakalarda geç uyanması normal desem de 3. güne giriyorduk ve ben daha nasıl oyalayacağımı bilmiyordum.Bana verilen odada uyanmış getirdikleri üstlerden giyiniyordum.
Kapı birden açılınca eşofmanımı bir anda üstüme çektim."Kapıyı çalarak girmek çok mu zor?" diye cırladım.
"Doktor abimin yarası kanıyor git de ona bak hadi hadi çok konuşma. " dedi.
Bu adam diğerine göre daha iyi olsa da şu an aşırı telaşlıydı.
Koştur koştur yaralı adamın odasına gittiğimde sardığım beze kan bulaşmıştı."Yerinden mi oynattınız, zorlayacak bir hareket mi yaptınız?" diye sordum.
"Hayır odaya kimse girmedi." dedi adam.
Kendi kendime hem konuşuyor hemde kanayan yarayı durdurup tekrar sarıyordum.
"Hayır yani siz bir hareket yaptırmasanız bu adamın yarası nasıl kanayacak? Anca höt höt azarlayın ama kendinize laf edilince tabii böy..."
Lafımı kesen öksürük sesiydi. Odada ben ve hasta dışında kimse yoktu. Adama dönüp baktığımda sert çehresiyle bana bakıyordu.
"Ne çok konuşuyorsun kadın başımda bi susmadın." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRMIZI
General Fiction"kırmızı sana hiç yakışmamış" dedi adam kıskandığı kadına karşı. "kırmızı sana hiç yakışmamış" dedi adam ellerinde kanlar içinde yatan kadına karşı.