MEYHANE 1

120 16 3
                                        

  Ben küçük köyümden ötesine çıkmaya gönüllü biri olmasam da ev ahalisi gezmek konusunda duayendi. Annem ve babam görevleri icabı yurt içi ve yurt dışında pek çok yer görmüşken aynı durum ablam ve abim içinde geçerliydi. Ama hepsi için Ankara'nın yeri başkaydı. Öncelikle hepsi öğrenciliklerini Ankara da geçirmişlerdi. Eğlence anlayışları da samimi ortamlara dayandığı için gittikleri yerlerde rahat edebilecekleri mekanları saf tutmuşlardı. Bu yüzden nereye gideceğimizi sorma gereği bile duymadan abimin bizi yönlendirmesine izin verdim. İlk önce bir araba kiralama şirketine gidip gerekli evrakları dolduran abim bizim rahatımız için bir Sur bir araç kiraladı. Eeee adam 196 boyundaydı ve ancak onu böyle bir araç paklardı.

 İri bedeni ile şoför koltuğuna oturduğunda ben yanında otururken , Aslan arkaya geçmişti. Abim kendinden emin bir şekilde yola koyulduğunda başımı arkaya çevirip göz ucu ile Aslan'a baktım. Aslan başını yanındaki cama çevirmiş anlamlandıramadığım düz bir ifade ile dışarıyı izliyordu. Abimin hafif öksürmesi ile başımı ona döndürdüm. Bana gülümseyerek baktı ve sesini olabildiğince kısarak:

" İstediğiniz başka bir etkinlik varsa yapabiliriz ya da eve dönebiliriz." dedi. Son kısımda arkayı göstermesi Aslan'dan emin olmamasından kaynaklıydı. Zira Aslan evden çıktığımızdan beridir fazlasıyla sessizdi. Derin bir iç çektim , abime Aslan adına verecek bir cevabım yoktu. O sırada Aslan 'a dönüp sakince:

" Şey eğer istersen eve dönebiliriz." dedim. Aslan bakışlarını camdan çekip dudağının kenarına bir tebessüm kondurarak:

" Hayır siz bana bakmayın devam edelim." dediğinde abime dönüp omuz silkmekten başka bir şey yapamadım. Yüzüm düşerken çalan telefon ile gözüm aracın bluetooth ekranına kaydı ve annemin ismini gördüğümde dudaklarım benden izinsiz kıvrıldı. Telefonu açtığımda annemin neşeli sesi az önceki düşüncelerimin hepsini alıp götürmüştü.

" Kuzum , ilk göz ağrım ne yapıyorsunuz?"

" Canım annem Bayhan ve arkadaşını aldım Suat abinin mekanına götürüyorum."

" Annem nasılsın?"

" Balım bir tanem , evimin neşesi ben iyiyim siz nasılsınız? "

" Sağ ol sultanım iyiyiz. Biraz dışarı çıkalım dedik."

" Arkadaşın kim kuzum , bize hiç arkadaşından söz etmedin."

 Annemin sözü ile duraksadım, Aslan'ı hiç bir zaman bir arkadaş olarak görmediğim için konuşmalarımızda yer etmemişti. Cansu'dan az da olsa bahsetmiştim ama Aslan bu konuşmalarda yer alacak kadar yakın olduğum biri değildi.

" Annem ; Aslan, Cansu diye bir arkadaşımdan söz etmiştim ya onun abisi. Evde bir sıkıntı olmuş bir kaç gün ben de kalacak."

 " Selam söyle balım ve aferin oğluma arkadaşını zor zamanında bırakmamış. Bak Arif ne güzel gönüllü bir oğlumuz var."

 Babamın tok ve keskin sesi arabayı doldururken gülmemek için aşırı efor sarf etmiştim.

" Tabi ki yapacak Pakizem yapmazsa bize ayıp , terbiye , görgü verememişiz demektir. Oğlum delikanlı yanınızda mı?"

" Evet baba ,  Cansu diye bir arkadaşım vardı söz etmiştim. Onun abisi Aslan."

 Başımı geriye döndürdüğümde kaşları havada ne oluyor bakışı atan Aslan'ı gördüğümde ben de onun gibi şaşırmıştım. Aslan mahçup bir çocuk gibi bakarken kocaman bedenine tezat bu ifadesi içimde bir yerlerin acımasına neden oldu.

SERBAZANWhere stories live. Discover now