YİNE FİC YAZMAK, YİNE YOSHİKOOOO👅🔥
selam selam!!
fice basladiginiz tarihi yazar misiniz?
-
(Jisung)evet daha fazla dayanamayacaktım. aniden ayağa kalkıp sandalyeyin ses çıkarmasını sağladım. bizimkiler bana bakıyorken, arkamı döndüm. müzikçiler bana tuhaf bir şekilde baksa da, o lanet aletlerini çalmaya devam ediyorlardı.
"YA!" diye bağırdığım zaman durdular. sunghoon ağzını aralayıp konuşmaya başladı.
"ne diye bağırıyorsun? beynini siktiğim" dedi.
"kes sesini zigot, bugün burası bize aitti. ne diye hocalara gelmeyeceğinizi iletmeyip buraya geldiniz?" dedim.
minho da sunghoon'u arkasına alıp "dün siz burdaydınız? bugün sıra bizdeydi. o yüzden boş boş konuşmayı bırak jisung" dedi.
"siz şaka mısınız? resimci olduğumuz için iki gün biz bir gün siz demiştik. çünkü biz burda saatlerce güzel resim çizmeye çalışırken, sizin tek yaptığınız o aletlerinizi çalıp şarkı söyleyemek!" demişti miyeon nona.
"hah!" sinirli bir şekilde gülüp dudaklarını ıslattı ve konuşmaya başladı.
"bu hiç adil olmuyor? hem bizde burda yoruluyoruz. saatlerce şarkı söyleyip gitar çalmak ne kadar zor haberiniz var mı?" dedi jay.
"resim çizmek kadar zor olamaz"
sunoo'nun dediğine karşılık, sunghoon "emin misin?" dedi. sunoo da 'evet' anlamında başını salladı.
"her neyse, yerlerinize geçin ve çalmaya başlayın" diye komut verdi soobin.
cidden dalga geçiyor olmalıydı. bir anda yeonjun yanımdan geçip soobin'in yanına gitti ve sertçe kolundan tutup kendine çevirdi.
"soobin siktirin gidin" dedi.
soobin sertçe kolunu yeonjundan kurtarıp "asıl siz siktirin gidin choi yeonjun" dedi.
yeonjun'un bacaklarının hafifçe titrediğini görünce içim gitti ve hemen yanına geçtim yeonjun'un.
o sırada minho da yanımıza gelmişti. sırayla herkes bir yerde toplanmıştı.
"gitarınızın tellerini koparıp ağzınıza sokmama çok az kaldı" dedim.
"benimde o yaptığınız resimleri yırtıp yüzünüze yapıştırmama çok az kaldı" dedi minho.
dur, dur, dur. buralara nasıl geldiğimizi anlatmadım.
-1 ay önce-
yanımda oturan chaewon'un saçlarıyla oynuyordum. çünkü ders biyolojiydi ve çok sıkıcıydı.
o sırada kapı tıklandı. ellerimi chaewon'un saçlarından çekip kapıya baktım.
gördüğüm o ışık... nur yüzlü hocam... resim hocası, taehyung hocam.
"hocam dersinizi böldüğüm için özür dilerim"
"sorun değil hocam buyrun"
taehyung hoca sınıfa baktı. "bir kaç öğrenciyi almam gerekiyor, sıkıntı olur mu?"
"hayır hocam alabilirsiniz"
"O zamannn. jisung, chaewon ve yeonjun'u alacağım" dedi. dur niye alıcak ki?
üçümüz de ayaklanıp taehyung hocanın yanına gittik. biz ayaklanırken taehyung hoca "teşekkürler hocam, iyi dersler" dedi.
sınıftan çıktık, taehyung hoca da kapıyı kapatıp bize baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
resimciler vs muzikciler
Fanfiction"yani şimdi bilemedim ki o kadar yakın değiliz" "geçmişimiz var?" "geçmişimiz kötü" "düzeltiriz" minsung☆