Yine her zamanki gibi yataktan sıçrayarak uyandım.Elimi kalbime koyup sakinleşmeye çalıştım.Birisi daha hayattan kopmuştu.Bu sefer kanatlanıp giden küçük bir kız çocuğuydu üstelik.Karşıda ki pamuk şeker satan adamın yanına gitmek için saniyeler içerisin de annesinin elinden fırlayıp hızla gelen arabanın altında kalmıştı.O acı feryatlar kulağımı doldururken hıçkırarak ağlıyordum.Böyle olmaktan nefret ediyordum.Kabilemin son üyesi *Angelus mortis olmaktan nefret ediyordum.Her gece başımı yastığa koyduğum anda rüyalarım da insanların ölmelerini izliyordum.Bu bir güç falan değildi.Bu bir lanetti.Atalarımdan bana kalmış bir lanet.*Caecus puteos adlı kabilenin bir çocuğuydum.Bu gücü -benim deyişimle laneti-taşıyan ilk kişi Tenebris Legenda adında küçük bir oğlan çocuğuymuş.Bu kabile de efsaneye göre yıllar önce yetimhanede büyüyen Tenebris gece yarısı uyanıp yetimhaneyi birbirine katarak ''Aşçı ölüyor!''diye çığlık çığlığa bağırıyormuş.Defalarca ''İzin vermemeliyiz!O ipi bırakmasını ona söylemeliyiz!Boğazını acıtıyor!''diyerek insanı korkutacak derece de açık mavi olan gözlerinden delicesine yaşlar akıyormuş.En son yetimhane müdürü tokat atıp diğer çocuklara onu hırpalamasını aklını başına getirmesini söyleyerek beyaz parmak arası terlikleriyle oradan uzaklaşmış.Tenebris kuşların cıvıltısını,cama vuran güneş ışığını izlerken sonunda bedenini rahat bırakıp gülerek uzaklaşmış çocuklar.Ağzına gelen kan tadını umursamadan bir süre daha öylece yatmış.Bacaklarının ezildiğini hissediyormuş.Nefes aldıkça gövdesi acıyormuş.Bir de dudağının kıvrımları acıyormuş.Yetimhanenin en büyük çocuğu kararmış cılız elleriyle ''Çok suratsızsın!Senin de eğlenmeni istiyorum.Gül biraz Tenebris''diyerek dudak kıvrımlarına küçük çizikler atarken kandan korkup daha fazla devam edemeyip elindeki camı bırakıp ''Böyle daha iyi''diyerek hemen uzaklaşmış.Koridordan çığlıklar yükselirken Tenebris neler olduğunu duymaya çalışıyormuş.''Aşçı''diyorlarmış.''Aşçı kendini asmış.''Tenebrisin açık mavi irisleri genişlerken kalbi korkuyla atmaya başlamış.Bunu nasıl gördüğünü şimdi ne olacağını korkuyla düşünürken kapı hızla açılmış.Yetimhane müdürünün beyaz terlikleri görüş alanına girmiş ilk.Beyaz terlikler büyük bir gürültüyle yanına yaklaşırken çömelip anlamayan gözlere ona bakıyormuş.''Nesin sen?Nereden bildin bunu evlat?''derken arkasından çocuklarda korkuyla Tenebrise bakıyorlarmış.İçlerinden şişko olanı ''Şeytan!''diye bağırıyormuş.''Büyük babam insan kılığında aramızda dolaştıklarını söylemişti.Onu buradan atmalıyız.Bize zarar verecek!''Herkes onaylayan sesler çıkarmış bu duruma''Şeytan!''diyerek bağırıyorlarmış hep bir ağızdan.Tenebrisin küçük bedeni korkuyla sarsılırken fısıltıyla ''Değilim''diyebilmiş sadece.Ama yetimhane müdürü de onaylayıp onu yetimhaneden atmışlar.Pencereden onun gidişini izlerlerken şişko çocuk çarpık dişleriyle sırıtarak ona bakıyormuş.Parmaklarını ona uzatıp ''Sırada ki sensin.''demiş Tenebris ağzını oynatarak.Çocuğun irisleri korkuyla açılırken arkadaşlarına korkuyla bakakalmış.Tenebris dudaklarının acısını umursamayarak tebessüm edip yürümeye devam etmiş.Ve o günden sonra ondan haber alınamamış.Sadece o olayla ilgili bilenen son şey şişko çocuğun o gece uykusunda ölmüş olmasıymış.İşte Caecus puteos adlı kabilenin efendisi de Tenebris olarak kabul edilir.Ondan bu laneti alan kabilede ki sayılı kişilerin gözleri aynı onunki gibi insanın ürpereceği derece de açık mavidir.Ve şansızlığım bu laneti almakla kalmayıp gözleri de almıştı.İnsanlar gözlerime çok uzun bakamazdı mesela.Konuşurken hep kaçırırlardı gözlerini.Benim gözlerim mavi göz deyince akılda canlanan güzel etkileyici tablolardan çok uzaktı çünkü.O yüzden siyah lens kullanırdım.Kabilemiz yıllar önce dağılmış.Annemin dediğine göre içlerinde en genç olanı benmişim.Bir tek ben kalmış olabilirmişim.Babam yoktu.Annem normal sıradan bir insandı.Babam ben daha doğmadan annemin hamile olduğunu öğrendiği an gitmiş.Yani bu özelliği babamdan almışım.Annemin dediğine göre babam da kabileden birisi.O da bir Angelus Mortis.Bu evde onunla ilgili konuşmayız.Bir nevi yok sayarız. Ama gerçek bir baba olarak sevdiğim üvey babam Billy var.Ben yaklaşık 5 yaşındayken annemle evlenmişlerdi.En başından beri bana hep kendi öz kızıymış gibi davranırdı ve bu hala değişmemişti.O da bende ki bu laneti biliyor ve ben her seferin de ağlayarak uyandığım da yanıma gelip elimi tutarak ''Bu bir lanet değil.Bu sana bahşedilmiş bir güç.Bunu kullanmayı öğrendiğin zaman dünyanın akışını değiştireceksin.Gücünü küçümseme hayatım.''diyerek sarılırdı.Ve yine öyle oldu.Odamda hıçkırarak ağlarken annem ve Billy yanıma gelmiş beni rahatlatmaya çalışmışlardı.Daha sonra uyuyamayacağımı bildiklerinden onlarda kalkmış ve sabah daha yeni yeni ağarırken Billy sevdiğim serilerden birini televizyona koyup kafamı dağıtmaya çalışıyordu.İntihar etmeyi düşünmüştüm.Ve düşünmekle kalmayıp denemiştim.Ama daha sonra sedye de yarı baygın yatarken Annem ve Billy'nin yıkılmış halini görünce eğer hayatta kalırsam bir daha yapmayacağıma dahil kendime söz vermiştim.Ve bir daha yapmamıştım.Uyumamayı denemiştim ve rekorum 3 gün 6 saat.Haplarla ayakta durmaya çalışıyordum.Bağımlı olma yolun da ilerleyince annem atmıştı.En sonunda kahve kupalarının arasında sızmıştım.''Sen iyi misin tatlım?'' Annemin yumuşak sesiyle ona dönüp ''Bu sefer küçük bir melekti anne.Seninki gibi altın sarı saçları vardı.Ama komik bir şekilde kesilmiş.Tıpkı bir erkek çocuğun ki gibi.Onu engellemem lazımdı.Bir şekil de onu durdurmalıydım.Yapmalıydım.''Elime düşen bir damlayla ağladığımı farkedip hızla yüzümü rengi solmuş siyah hırkama sildim.Billy koltuktan inip önüme diz çöktü.Elimi tutup gözlerime bakarken ''Bu çakma siyah gözleri sevmiyorum.Bana mı özeniyorsun?'deyince burnumu çekip tebessüm ederken gözlerimi Billy'nin siyah gözlerine diktim.''İnan bana onları saklamak istemezsin.Ne kadar harika olduklarını bilmiyorsun.Bari evin içinde çıkar.''Çıkarmak için uzandığım da beni durdurup ''Anlattıklarımı dinledikten sonra çıkarabilirsin.Şimdi dinle olur mu?''Kafamı devam etmesi için salladıktan sonra derin bir nefes aldı.''Kehanetlerle ilgili kitaplar okuyorum biliyorsun.Belki senin durumuna ait bir şeyler bulabilirim diye.Lanet olası kitaplar saçma bir peri masallarından ibaret.Ama sana yardımcı olacak birini buldum.Bay Washtion.Oldukça yaşlı bilge bir adam.Görmüş geçirmiş ve bana ''yüzümde ki her bir çizgi yaşadıklarımın bir hatırası''dedi.Ve inan bana yüzünde ki çizgiler oldukça fazla.Yani kırışıklar.''Annem hafif kıkırdarken ona bakıp gülümsedim.''Yani demek istediğim bana pek bir şey anlatmadı.Durumunla ilgili üstü kapalı bir şeyler geveledim.Belki onu kafaya aldığımı falan düşünmüş olabilir ama sana anlatacağından eminim.Hazır olduğunda gidip onu görmeni istiyorum.Garip bir adam ama sana yardımcı olmaktan mutluluk duyacağını söyledi.''Dedikleriyle içim de umut kırıntıları oluşurken Billy ve annemin elini tutup ''Şimdi.Şimdi gitmek istiyorum''dedim heyecanla.''Tatım acele etme.Kahvaltını yap daha sonra Billy seni götürecek.Değil mi canım?''Billy gülümseyerek kafasını sallarken ellerimi çekip ayağa kalktım.''Dayanacak gücüm kalmadı görmüyor musunuz?Belki sonunda bir şeyleri değiştirme fırsatını yakalayacağım ve buna saatleri bırak dakikalarımı bile ertelemek istemiyorum.Gideceğim.''Annem bıkkınlıkla nefes verirken Billy ayağa kalkıp ''Haydi giyin.Yol üzerinden patatesli poğaçalardan alırız.Ne zamandır yemiyorum.''Hızla ona sarıldım ''Teşekkür ederim.Sen harika bir babasın.''Eliyle beni kendinden uzaklaştırıp''Tanrım!Ter kokuyorsun uzaklaş benden.''derken gözleri dolu doluydu.Ne zaman ona baba desem lafı değiştiriyordu.Ne kadar saklamak istese de duygusal bir adam olduğunu o da bende biliyorduk.Annemle birbirlerine gülümserlerken hızla odama girip dolabımı karıştırdım.Kot pantolonumu ve siyah kazağımı giyip saçlarımı taramaya başladım.Bir yandan da lenslerimi çıkarmasam Billy farkeder mi diye düşünüyordum.O sıra da kapı tıklandı ama açılmadı.''Sakın lenslerini çıkarmadan gelme.''Billy'nin sesini duyduğumda yenilgiyle omuzlarımı düşürdüm.Lenslerimi çıkarıp kutusuna koyduktan sonra aynada kendime baktım.Korkutucu mavi gözler adeta ''Ben buradayım korkun benden!''diye bağırıyordu.Derin bir nefes alıp asker yeşili montumu üzerime geçirdim.''Ben hazırım.Bitirelim şu işi.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümün Gözleri
Fantasy''Bunlar ölümün gözleri''diye fısıldadı genç kız titrek sesiyle.Sanki her şey onun gözlerinin için de saklıymış gibi daha da derin baktı genç adam.''Ölümün gözleri hayat verir mi bir insana?Ölümün gözleri hep bu kadar güzel midir?İzin ver bir de ben...