13.1

18 2 5
                                    

''Park Jimin, içeri gelin lütfen.''

İsmimi duymamla oturduğum sandalyelerden kalkıp karşımda duran kapıya adımladım. Derin bir nefes aldım ve kapıyı açıp içeri girdim. Oradaydı, bundan önceki iki seferde de olduğu gibi. Sakin adımlarla ona doğru ilerleyip masasının önüne yerleştirilmiş yumuşak, tekli koltuğa oturdum. Benim hazırlanmamı bekler gibiydi, hoş o zaten her zaman bir şeyleri benden beklerdi.

''Merhaba.''

''Hoş geldin Jimin. Bugün konuşmaya hazır gibi misin?''

''Biraz daha iyiyim en azından. Öncekiler gibi olmayacak bugün, eminim.''

''Peki, ne zaman başlamak istersen başlayalım.''

Yapabilirdim. Bazı şeyleri geride bırakabilirdim, boşuna oturmuş olmayacaktım bu koltukta.

''Erkek arkadaşım, gerçi şu an ayrıyız ama alışkanlıktan işte... Bir kız arkadaşı var. Biliyorum çok normal diyeceksiniz ama ben bir türlü iyi olamıyorum. Ayrılalı daha iki hafta yeni yeni oluyorken hemen biriyle bir ilişkiye başlaması ne kadar doğru? Bazen öylece aklıma geliyor, ya beni hiç sevmediyse diye. Bu düşünceler yiyip bitiriyor beni.''

''Öncelikle normal olmadığını düşünmen bana saçma gelmiyor. Herkesin ilişkiye bakışı, ilişkiyi sahiplenişi farklıdır. Kimi daha iki gün olmadan birileriyle takılmaya başlar kimi de senin gibi uzunca bir süre bekler. Bunlar çok normal ve kişiye göre değişen şeyler. Ha, böyle diyorum diye de iki gün sonra biriyle çıkılabilir olarak algılama sakın. Ben de senin gibi düşünüyorum çünkü. Eski sevgiline gelince de... Bana birkaç anınızdan bahsedebilir misin? Bir şeyler bilmeden yorum yapmam doğru olmaz çünkü.''

''Ben, anlatayım o zaman. Ama nereden başlamam gerektiğini bilmiyorum.''

''Nasıl tanıştığınızdan başlayalım istersen.''

''Peki. Biz kampüsümüzde tanışmıştık. Ben arkadaşlarımla bir bankta otururken onun bir arkadaşı yanımıza gelmişti. Hep beraber sohbet ederken bir süre sonra o da yanımıza gelmişti. Sohbet, muhabbet derken öyle tanışmış olduk. Bir yerlerde karşılaşmalarımızla da iyice samimi olduk.''

''Peki o sıralar sana karşı olan davranışları nasıldı?''

''Yani, normaldi ama sevgili olduktan sonraki gibi de samimi değildi doğal olarak. Hiç tanışmayan iki kişinin arkadaş olması gibi düşünün. Bizimkisi de öyleydi. Yabancıydık, birbirimiz hakkında hiçbir şey bilmiyorduk; tanıştık, yakınlaştık ama şimdi de yabancıyız. Tek fark artık birbirimiz hakkında kendimizden fazla şey biliyor olmamız.''

''Biraz da sevgili olmanızdan bahsedebilir misin lütfen?''

''Ne kadar şaşırırsınız bilmiyorum ama ilk sevdiğini söyleyen de birinin peşinden koşan da kıskanan da hep Jungkook'tu. Ah, yani eski sevgilim. Unutamıyorum beni sevdiğini söylediği anı. Doğum günümdü.''

Flashback

''İyi ki doğdun!''

''Doğum günün kutlu olsun!''

''Nice mutlu, bizli yıllara!''

''Hiç ayrılmamamız dileğiyle!''

Doğum günü tebriklerimi ala ala kampüsten içeri girmiştim. Etrafıma bakınmamla bizimkilerin benim geldiğimi görmediğini ve önlerinde duran pastayı saklamaya çalıştıklarını gördüm. Heyecanlarını bozmamak için telefonumu çıkarıp Hoseok'u aradım.

''Alo, ben geldim ama sizi göremedim. Neredesiniz?''

''Nasıl geldin? Neden geldin?''

traitor | jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin