"Aşk yeni başladığında hep tuhaftır. Dünya umrunda olmamalı."
~
Tanrım, en güçlü kulun ben değilim. Lütfen beni bu şekilde sınama.
Jungkook yolun yarasında aramış, isterse arabasıyla beni alabileceğini söylemişti. Çoktan otobüse bindiğimi öğrendiğinde ise samimi bir şekilde üzüldüğünü hissetmiştim.
"Namjoon'un evi uzakta kalıyor, otobüs seni çok dolandıracak. Keşke seni baştan uyarsaydım."
Keşke, Jungkook. Keşke bu teklifi daha erken yapabilseydin.
Yaklaşık bir saat süren yolculuğun sonunda otobüsten indim. Namjoon'un evine yürürken mahallenin tenha olmadığını, genelde öğrenci evleriyle dolu olduğunu fark ettim. Etrafta yaşıtım olan çok insan vardı ve bu bana iyi gelmemişti.
Apartmanın önüne vardığımda daire numarasını tuşlayarak zili çaldım. Merdivenleri kullanarak katları çıktım ve sonunda Namjoon'un dairesinin önüne vardım. Kapı Jungkook tarafından açıldı. Ufak bir selamlaşmanın ayakkabılarımı çıkartıp salona girdim.
Namjoon beni gördüğüne şaşırmış gibiydi.
"Ah, merhaba Yoongi. Geleceğini tahmin etmemiştim."
İnsanlara vebalı gibi davrandığımdan olsa gerek, buluşmayı yine ekeceğimi düşünmüştü. Bunu düşündükleri için onları suçlayamazdım.
"Normal." diye mırıldandım. "Başın ağrıyormuş. Nasıl oldun?"
"Daha iyiyim, teşekkürler."
Bana karşı mesafeliydi.
Jungkook ile buluştuğu zaman ilk yaptığı şey onunla sarılmak, temas etmek olurdu. Şu ana kadar hiç böyle bir arkadaşa sahip olmamıştım. Yolda tesadüfen denk geldiğim tanıdıklar benimle selamlaşmıyordu bile.
İçeriye geçtiği zaman Jungkook benim olduğum tarafa dönmüş, oturmam için işaret vermişti. Ona uyup tekli bir koltuğa oturdum. İkisi önümdeydi ve nedense bu durum beni germişti.
"Projeyle alakalı sorun nedir?"
Sorumu Jungkook yanıtladı.
"Konularımız Jimin'in grubuyla aynıymış. Hoca uyardı. En kısa zamanda bu karışıklığı çözmemiz lazım."
Jimin'in kim olduğuna dair en ufak bir fikrim bile yoktu. Derslikte ve içinde bulunduğum sohbet gruplarında adını sıkça duysam da hiç karşılaşmamıştım. Aklıma gelmişken... Bir ara okuldakilerin kurduğu kakaotalk ve whatsapp gruplarından çıkmalıydım.
"Hmm..."
Benden bir tepki vermemi bekliyorlardı çünkü çalışacağımız konuyu ben bulmuştum. Çocukluğumdan beri Antik Yunan Sanatına ilgi duyuyordum, karar aşamasında heykelleri konu alabileceğimizi öne sürmüştüm. Grup arkadaşlarım da ilgilerini çektiği için kabul etmişti.
"Ödevin ne kadarını yapmışlar?"
"Henüz başlamamışlar."
"Ben ise üstüme düşen payın yarısını bitirdim. Yol yakınken konularını değiştirebilirler, herhangi bir kayıpları da olmaz."
Bana göre, dediğim şey gayet mantıklıydı. Bu alana oldukça ilgi duyuyordum ve ödevime konu almak iyi hissettirmişti. Kendime yakın bulduğum sayılı şey vardı ve bunlardan birini bile başkasına kaptırmak istemezdim.
Namjoon ve Jungkook birbirlerine baktı. Akıllarından ne geçiyordu bilmiyordum fakat huzursuz olmuştum. Ufak bir bakışmaydı fakat sanki çıkıntılık yapıyormuşum gibi hissettirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
you're the only good thing in my life • yoonseok
Fanfic"you make me think of storms on the beaches with all the lights off. everything is wrong, but it's alright. you're the only good thing in my life." 15/06/24