Bir sevinç çığlığı atarak yerimden sıçradım. Kalkmam gereken saatten erken kalktığım için kitap okuyordum. Bu yüzden ortalığı ayağa kaldırdım. Çok güzel bir sahnedeydim fakat o anda kalkınca kapatmayı unuttuğum alarm çaldı. Hazır hatırlamışken ilaçlarımı içip duşa girmeye hazırlanmaya başladım. Erken kalkmamın sebebi heyecan ve mutluluk duygusundan olduğu her halimden belliydi. Evet bugün istikametim dışarıydı. Bedenimi saran sargıları kendimden arındırıp vücudumun nefes almasını sağladım. Belkide hazır bugün serbest olduğum gibi vücudumu da serbest bırakabilirdim. Duş aldıktan sonra pansumanı es geçip hazırlanmaya başladım.
Havanın soğuk olduğu rahat anlaşılıyordu. Üzerime boğazlı beyaz bir kazak geçirdim. Altıma siyah pamuklu bir kilotlu çorap. Üzerinede diz kapağımın hemen hemen bir karış üstünde biten pileli bir etek giydim. Ayakkabı olarak beyaz bir bot seçtim. Saçlarımı açık bırakmak istedim ve saçlarımın topuz şeklinde kalmasını sağlayan tokamı çıkardım. Saç buklelerim tutam tutam sırtıma döküldü. Nazikçe saçımı taradıktan sonra makyaj masama oturdum. Elimi rujuma götürdüm. Tam dudağıma sürecekken aynada istemsizce kendime baktım. Akıma annemin kanlı görüntüsü gelmişti. Ben ellerimle en sevdiğim kişinin ölü bedeninide tuttum ruj da. Vay be! Ne hayat.
Makyajimı tamamlamadan hemen önce bir hizmetçi odamı temizlemek için içeri daldı. Aynamdaki yansımasından ona bakıyordum, oda bana. Gözlerimi ondan çekerek tamamlanmak üzere olan makyajıma döndüm. "Bu gününü odandamı geçirmeyi düşünüyorsun?" Makyajımı bitirmiştim fakat cevap vermedim. İnsanlar seni her halinle yargılıyorsa susmak en doğrusu değilmidir? Ona bakmadan dışarı çıkmaya gayret gösterdim. Odamın kapısını sertçe kapatarak odamdan çıktım. Arkamdan küfür savurduğuna eminim. Koridorda pür dikkatle ilerliyordum. Burasının kaç katlı olduğunu tahmin edemezdim ama panik atağim yüzünden asansöre binmeyi göze alamadım. Merdivenlere yöneldim. Uzun ve dolanmaçlı merdivenin aşağısına bakınca. Başım döndü. "Ah, evet geliyor. Atağım geliyor." Anca bir iki basamak inmiştim. Ellerim alıştığı için kot pantolonların ceplerinin bulunduğu bölgeye yönelmişti. Ama hem kot giymemiştim hemde ilaçlarımı almamıştım. "Kahretsin!"
Odama geri dönmeliydim. Fakat hizmetçiyle yüzleşmek istemiyordum. Sağlığımdan önemli değil ya. Odamın yolunu tuttum. Odamın kapısına vardığımda kulağımı kapıma dayadım. Seslerden belli ki içerideydi. Hatta sanki odayı dövüyormuş gibi temizlik yapıyordu. Bunu duyunca kıkırdadım. İçerideki sesler kesilince aniden kas katı kesildim. Hemen saklanabileceğım bir kolonun arkasına geçtim. Bekledim bekledim ama çıkmadı. "Sanırsam biraz fazla abarttım acaba direk içeri girsem mi?" Diye düşündüm. Yinede karşılaşmama umuduyla kapıya doğru yürüdüm. Kendimi avutmak için: "Belkide çıktığını görmemişimdir." Diye düşündüm. Elim kapı kolunu bulunca kuvvet uygulayarak açtım kapıyı. "Keşke 1 dakika daha bekleseydim." Dedim. Ben girdiğimde o çıkıyordu zaten. Göz göze geldiğimizde bana ölümcül bir bakış attı. Omuzunu çarparak sert adımlarla gözden kayboldu. Bu trip de neydi? Sanki lisedeki düşman kızlarmışız gibi.
Yinede fazla abartmışım. İlaçlarımı koyduğum yere baktım. Yoktu. Yine karıştırdı herşeyimi. Yerdeki tozara bakılırsa işini yapmıyor sadece yapıyor gibi gözüksün diye oyalanıyor, biyerleri karıştırıyordu. En azından bana göre. Biraz arandıktan sonra ilaçlarımı buldum. Gardorabımdan çıktı. Artık ne yaptıysa kadın! Hepsini kemerim ve eteğimin arasına sıkıştırdım. İçmem gerekmedi. Şuan iyiydim. Ama hayat bana önceden önlem almayıda öğretmişti. Aynada tekrar kendime baktıktan sonra kapıya yöneldim. Kapımı da kilitlemiştim. Sahi kaç kişide odamın anahtarı vardı? Bu düşünce beni rahatsız etmişti. Gece gelip beni geceliklede görebilirlerdi. Odamdan çıkmıştım.
"Hey! Yarım saatimi içeride geçirmiştim. Dışarıda geçırebileceğim vaktimi içeride harcamıştım. Daha fazla oyalanmadan merdivenlere yöneldim. İlk basamağı inince aşağıdaki iki çalışanın konuşmasına kulak misafiri oldum. Anlattıklarına göre: Bugün saat yedi buçuğa doğru bir şirket sahibi ve iki oğlu yurdumuzu ziyarete gelicekmiş. Hangi şirket, kimler ve ya niçin geldiklerini duyamamıştım. Ya da konuşmamışlardı. Aşağı inmeden önce istemsiz kulak misafiri olduğum belli olmasın diye yüzümdeki merak duygusunu yok edip, doğruldum. Yavaş adımlarla basamakları atlatmayı başardım. Yandaki boşluğa bakılırsa daha çok kat vardı. Tahminimce iki kat kalmıştı ve ben oldukça susamıştım. Kulaktan dolma aşağıda kantin gibi bir satış yerinin bulunduğunu duymuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suç Aşkı
FantasyOnun mükemmel olması önemli değildir. Çünkü mükemmeli değil, onu istersin...