İki

70 20 12
                                    

selamlar xoxo

eger bolumu begendiyseniz yorum yapmayi, begenmeyi ve belki de arkadaslarinizla paylasmayi unutmayin

sizi seviyorum, iyi okumalar <3

Gökyüzünden hızla ayrılan yağmur damlaları Londra'nın ıssız sokağının kirli zeminine düşerken sert sesler çıkarıyordu. Sherlock'tan ödünç aldığın şemsiyeyle acımasız yağmurdan az da olsa korunabilsen de damlalar bazen boşta kalan eline ve kabarık eteğine çarpıp oradan zemine doğru süzülüyordu.

Oflayarak adımlarını hızlandırdın ve nihayet gelmen gereken kumarhanenin kapısının tam önünde durdun. Elbette oyun oynamak için gelmediğin bu yere aslında Sherlock tarafından gönderilmiştin çünkü ona göre geçenlerde öldürülen kurbanın, senin boğazını keserek öldürdüğün, yakın arkadaşı bu kumarhanenin sahibiydi ve aslında ikisi ortaktı. Bu yüzden katilin o olabilme olasılığı yüksekti fakat o değilse bile yakın olduklarından dolayı herhangi bir düşmanını tanıyor olabilirdi.

Kapının önünde dikilen devasa korumalarla konuşmadan önce şemsiyeni indirdin ve oldukça gösterişli olan elbiseni düzelttin. Açıkçası kendini her zamanki gibi rahat hissetmiyordun çünkü bu tarz kirli yerlere gelen insanlar genelde senin kurbanların olduğu için tanınma riskini göze alamazdın. Yine de cesaretle omuzlarını dikleştirdin ve dudaklarına cilveli bir gülümseme kondurarak güvenliğe yaklaştın.

"İyi geceler beyefendi, Bay Frank'in misafiri olarak geldim." Adamlar, yöneticinin misafiri olduğunu duyduklarında çatılı kaşlarla birbirlerine baktılar. Belli ki sana inanmamışlardı.

"Bay Frank'e sorup bunu teyit etmemiz lazım bayan." Dedi daha uzun boylu olan güvenlik. Endişeni belli etmemeye çalışarak yavaşça kıkırdadın ve elini adamın koluna koydun. Parmaklarının altındaki derinin gerildiğini hissettiğinde kolunu okşayarak elini geri çektin.

"Şöyle ki," mırıldandın. "Bay Frank beni özel, gizli olarak rica etti. İlişkilerinin basına yansımasını istemediğine eminim. Bu güzel geceyi onun ve kendiniz için mahvetmek istemezdiniz diye tahmin ediyorum."

İki erkek yine birbirine baktığında kısa olan güvenlik baş hareketiyle uzun olana geri çekilmesini söyledi. İkinci güvenlik pek huzurlu olmasa da arkadaşını dinleyerek geri çekildi ve kumarhanenin kapılarını sonuna kadar açtı. İçerinin loş ışığı ve kısık müziği nihayet duyulmaya başladığında memnuniyetle gülümsedin.

"Teşekkürler beyler, bu iyiliğiniz karşılıksız kalmayacak." Gülümsedin ve ilk adımını attın. İçeri girdiğin an büyük kapılar kapanmıştı. Çoğunluğu erkekten oluşan kalabalık her masaya oturmuş belki de tüm mal varlıklarını ortaya atıyordu. Çekingen görünmeye özen göstererek krupiyelerden birisine yanaştın. Telaşlı adam bir masaya yetişmeye çalışıyordu fakat onun acelesi umrunda bile değildi.

"İyi akşamlar beyefendi." Neredeyse melek gibi bir tonla mırıldandığında genç krupiyenin duraksamasına sebep olmuştun. "Bay Frank ile özel görüşmemiz vardı. Beni doğum günü hediyesi olarak arkadaşlarından birisi çağırdı."

Adam; kısaca saçını, makyajını ve kıyafetlerini süzdükten sonra başını salladı. Sana kolayca inanmıştı. "Elbette hanımefendi, sizi oraya götürmesi için bir garson çağıracağım."

Minnetle başını sallayıp bir kenara çekildiğinde krupiye ıslık çalarak içki dağıtan arkadaşına seslendi. Garson jet hızıyla yanınıza geldiğinde krupiye kısaca ne yapması gerektiğini garsona açıkladı.

"Elbette götürürüm. Beni takip edin lütfen." Sessizce başını salladın ve etrafını inceleyerek garsonun arkasından yola düştün. Koyu kırmızı ve yeşil tonlarının hakimiyet kurduğu salon, içilen sayısız puro yüzünden duman altıydı.
Tok, zengin kahkahalar ve ağlamaklı itirazlarla karışan klasik müzik sesi insana belli belirsiz bir huzursuzluk yayıyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 08 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Catch Me If You CanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin