Bölüm 2 ⚠

53 3 2
                                    


Lydia-this is twice now

-tamam tamam yeter artık kapat o çeneni anne! Annem bana dikkatli olmam gerektiğini içeren bir kaç tane daha öğüt verdikten sonra bu cevabı vermiştim. Annemle aram hiç bir zaman iyi olmadı sadece 2 dakika belki birbirimize güldüğümüz zamanlar olurdu. Asla şu anne kız olayına girmemiştik hiçbir zaman birbirimizi doğru düzgün sevmemiştik. Bu belki benim belki annemin sorunuydu bilemiyorum. Başımın daha fazla dönmesine katlanamayıp kendimi yatağa attım ayaklarım hala yerle birleşik bir durumdaydı. Servis aklıma gelince yattığım yerden doğruldum. Kapıyı aralayıp odamı terk ettim. Diğer herkeze yaptığım gibi... Ayakkabılarımı ayağıma geçirirken karşı komşunun kapısı açıldı ilk önce Ozan daha sonra annesi çıktı kapının önüne. Ozan bizim okuldaki popüler sayılacak bir yere sahipti eh yakışıklıydı bunu inkâr edenlerin kör olduğunu bile düşünebilirim. Ozan'ı hep kıskanmaşımdır yanlış anlamayın yakışıklılığını değil annesiyle ilişkisini. Şu hani anne kız ilişkisi dedikleri Ozan'la annesi arasında erkek olan versiyonuydu. Ozan beni fark edince gülümsedi ben sadece baktım. 'Sıla geliyor musun servis gidecek ha sonra'dedi Ozan dikkatimi dağıtarak. Kafamı sallayıp arkasından gittim. Servise vardığımda ayağımı daha sonrada bedenimi içeri ittim. Arkalara doğru ilerlerken bir yüz dikkatimi çekti. Bu bu o gün yerde yatan çocuk bu olamaz bizim okuldan mıydı yani? Yanı boş olduğunu görünce onu dürtüp yana kayması için işaret verdim. Beni görünce ilk surat ifadesi değişti ama sonra kaydı. Kulaklarıdaki kulaklığın birini çıkardı ve yüzünü bana döndü. 'Sen bizim okula mı gidiyorsun' dediğinde sadece başımı salladım 'Barlas'ta bizim okulda'dedi Barlas kim? Bilmiyorum adı hiç ama hiç tanıdık gelmiyordu. Yabancı birini tanımam zaten imkansız. 'O gece ki çocuk' yine tanıyamadığımdan dolayı sadece yüzüne bön bön baktım. Nerden bilebilirim ben onu. O gece bir çok çocuk vardı orda ama sadece biri dikkatimi fazlasıyla çekmişti ooo hayır hayır o olmasın. Arsız gülüşü... Rampa saçları... Derin bakışları seni etkiledi mi yoksa Sıla! Hayır bu da nerden çıktı şimdi ben hiç kimseden etkilenmedim şu ana kadar. Etkilenmişsin işte! Kendi iç sesimle kavga etmeyi hiç ama hiç sevmiyorum. 'Barlas nasıl biri tarif etsene bana yani tipini falan belki çıkarabilirim' dedim. Belki o değildir bir ihtimal yani. 'Nasıl desem ki bana bıçak çeken piç Barlas' bu çocuk ne diye küfür ediyordu şimdi. Ah olamaz Barlas... Bıçaklı çocuk... Bizim okulda mıydı yani? Işte şimdi kalbimin teklediğini ve vücudumun titrediğini hissediyorum. Belki Barlas denilen çocuk beni görmemiştir ha olamaz mı? Karşımdaki çocuk elini gözümün önünde sallayıncaya kadar daldığımı fark etmemiştim. Kendimi toparlayıp 'efendim' diyebilmiştim sonunda. 'Okula geldik umarım Barlas seni görmemiştir neyse sonra görüşürüz.'dedi ve gitti. Bende sınıfa doğru yol almaya başladım. Etrafı kontrol etmek yerine her zaman yaptığım gibi yeri izledim tam 2 senedir yaptığım gibi... yolda ki taşlar hoşuma gidiyordu sanırım. Yürürken en korktuğum şey başıma gelmesini istemiyordum ama yinede yere bakmak hoşuma gidiyordu. Bir anda bir şeye çarptığım anda durdum ve kafamı kaldırdım ve... bu o... Barlas...Cidden burdayı... Kan basıncı artınca kontrolümü kaybettim ve popo üstü yere düştüm. Barlas arkadan hemen elini uzattı ama ben sadece onun eline bakmakla yetindim ama tutamadım. Yerden destek alıp ayağa kalktım ve sınıfıma doğru koşar adım ilerledim. Sınıfın gevezesi sınıfta olan yerini almış bir oraya bir buraya laf atıyordu. Derdi ne bunun! Beni görünce bir an sadece baktı ve ' sınıfın uyuyan güzeli okula teşrif etmiş arkadaşlar' hah arkadaşlarmış hepsi senin arkandan atıp tutuyor haberi yok ya neyse... Ona içten olmayan samimiyetsiz bir gülüş yolladım. Sınıf yavaş yavaş dolmaya başladı ve son olarak içeri hoca girdi. Hey bu kim bizim Selami Daşbaşa ne oldu? Ama hocanın Allah'ı var. Hocadan sonra içeri biri daha girdi bunu bende hiç görmemiştim. Evet en azından sınıfımdaki insanları tanıyorum. Çocuk hocaya baktı. Hoca 'valla yavrum bana öyle bakma bende yeniyim bak şu kızın yanı boş 'dedi çocuk yanıma gelip oturdu. Cam kenarında ben oturuyorum çünkü derste gökyüzüne bakmayı seviyorum. Çocuğun ince bakışlarına maruz kalınca kafamı çevirdim. Ne yani sormamı falan mı bekliyordunuz. Ben kimseyle konuşmam ki okulda anca soru sorarsalar cevap veririm. İlke olmuştu bu bende. Okuda bu yüzden hiç arkadaşım yoktu. Aslında bakarsanız okul dışındada arkadaşım yok. Çocuğun bakışları hala üstümdeydi bu oldukça rahatsız etmesi yetmiyormuş gibi 'adın ne?'diye sormuştu. 'Sıla' dedim yüzüne bakmadan. Bir erkeğin yüzüne direk bakmak bana biraz cesaret istiyor gibi görünüyordu bu zamana kadar nasıl babamla yüz yüze gelmediysem başkalarıyla da gelmedim. Gelmeyede hiç niyetim yoktu.bakışlarımı bir oraya bir buraya çevirdim. Gökyüzü tamamen griye bürümüş ağlamak için zaman sayıyor gibi duruyordu. Tanrının gözyaşı... O ağladı için rahmet dağıtır ve bu da insanları sevindirir. Zilin çalmasıyla yanımdaki adını bilmediğim çocuk kalktı. Bende arkasından kalktım. Rahmete tanık olmaya gidiyorum. Yağmur yağmaya başladı tabi bizim okulun yağmurdan korkan kızları daha doğrusu makyajlarını korumaya çalışanları kaçınmaya başladı. Ben ise onların aksi istikametine ilerliyordum. Yağmur şiddetini arttırdıkça benim yüzümdeki gülümseme de artıyordu. Arkamadan gelen sesleri önemsemeyerek kafamı yukarı kaldırdım Tanrı rahmet dağıtırken kaçmak ta neydi. Yüzümde duran su damlacıkları. Bu çok hoştu. Zilin çalması anı böldü. Koridorda ilerlerken bir kaç 'deli misin sen?' Bakışı yakalamış fakat her zaman ki gibi kafamı yere çevirmiştim. Koridoru inleten bir ' asla' sesle kafamı çevirdim. O... yine o... sadece yüzüne baktım Barlas'ın. Tabii sonra yüzümü çevirdim. Karşısındaki kişi dikkatimi çekti ve bu yeni çocuk. O... bu yeni çocuğun derdi ne o Barlas onun bıçağı var. Bıçak dediğin ne ki Sıla senin evinin mutfağında da var . İçimdeki ses yine ve yine haklıydı ama Barlas tehlike kelimesinin vücut bulmuş hali gibiydi. Barlas yeni çocukla kavga etmişti Barlas' ın yüzünde morluklar ve azda kan vardı hayret ettiğim şey yeni çocukta birşey yoktu belki Barlas ona okulda değil de başka bir yerde dersini verecekti. 'Sıla Barlas'ı revire götür' dedi Feyza hoca ben ısrar etmeden direk Barlas' ın koluna girdim. Hemşirenin yanına geldiğimizde 'çocuklar beş dakikaya geliyorum siz oturun' diyerek bizi koltuklara yöneltti. 'Adın ne?'dedi bana dönerek. 'Sıla' dedim bakışlarım yerdeyken. 'Sıla... hiç duymadım bizim okulda olduğuna emin misin?'dedi ben onun bu sözüyle hafif bir şekilde güldüm. Ona döndüm daha sonra tekrar yere çevirdim kafamı 'sen ondan daha güçlüsün neden onda birşey yok' dedim kafam yerdeyken. ' hiçbir şey düşündüğün gibi değil küçük kız sen belli ki hayal dünyasında yaşıyorsun ama demem o ki keşke herşey senin hayalindeki kadar kolay olsa' Benim hayal dünyasında yaşadığım su götürmez bir gerçekti. Haklıydı keşke hayat benim hayal dünyamda ki gibi olsaydı...

Medya Sıla

JİLET⚠Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin