-
&
'Dieu, tu me manques!'
(Tanrı'm ne çok özlüyorum.)
and maybe i don't quite know what to say:Eunwoo, Taehyung'la konuştuğundan olsa gerek gergindi. Şu an tüm arkadaşlar bir taraftaydı. Eunwoo balkona doğru gidip sigarasını içmek istiyor ancak başındaki keskin ağrı, biraz önce kardeşiyle atıştığı ve o lafları ettiği için, onu rahat bırakmıyordu.
Jungkook'sa karşısındaki Jimin'le birlikte bilardo oynuyordu. Daha doğrusu oynamaya çalışıyordu. Çünkü Jimin, ne kadar oyun başında iki kişi olsak diye karar kılsa da bunu kendi kafasına göre değiştirmiş ve Yoongi'yi de takıma almıştı.
Eunwoo, tıpkı Jungkook gibiydi. Jungkook'un birkaç saat önceki hâli gibi. Öyle ki Jungkook, bilardo fikrini öne atan kişi bile olmuştu.
Ki bu çok büyük bir şeydi, çünkü kendisi gruptaki aktivitelere en karşı taraf olan adamdı.
Başı tıpkı Eunwoo gibi keskin bir ağrıyla çepeçevre sarılmıştı birkaç saat önce. Oğlana düşünmeden ettiği o laflar, kendisinin de anlamadığı bir şekilde canını sıkar olmuştu.
Umursamazdı. Gerçekten umursamazdı. Ancak nedense Taehyung'un hastaneye gitmeden önce ağlayan hâli oğlanla yıllardır karşı karşıya gelmelerine rağmen ilk defa hissettiği minik bir merhamet kıvılcımına sebep olmuştu. Bir de, Taehyung'un bir dakika bile düşünmeden onun koca gövdesine sarılması vardı tabii.
Ona işi olduğunu oldukça kaba bir yolla dile getirdikten sonra üst kattan duyduğu hıçkırık sesi, telefonu koca eli içinde sıkmasına ve kafasını yukarı doğru uzatmasına sebep olmuştu çünkü. Her ne kadar oğlanın odasının içerde olduğunu bilse de bunu yapmasına engel olamamıştı. İçinden gelen derin bir ses, adeta bir sarmaşık olmuş ve onun boğazını amansızca sıkmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
this is me trying ; tk.
Fanfictionve eğer kalbinizin ilk kırılışı değilse mutlaka sonuncu olmayacağını bilirsiniz.