Başım dönüyor. Her eşyamız birbirine girmiş gibi. Evimiz dağılmış gibi.
Koltuğun kenarından tutunarak ayağa kalkmaya çalıştığımda midem o kadar çok bulanıyor ki daha derin nefesler almaya çalışıyorum.
Avuç içlerim terliyor. Hava durumu değişmemesine rağmen sanki her saniye daha nemli bir hale geliyor.
Burnum tıkandığı için ağzımı aralıyorum.
Daha fazla dayanamadığım için gözlerimi kapatıyorum. Göz kapaklarım aşağı indikçe her şey daha da kötüleşiyor.
Kahretsin. Bunu tahmin etmeliydim.
Sana veda etmek zorundayım. Başından beri sözünü tutamayanın sadece sen olduğunu düşünüyordum. Özür dilerim. Çok özür dilerim.
Yanından ayrılıyorum. Krizim şiddetlendikçe göğüs kafesim daha hızlı çarpmaya başlıyor. Hayatım boyunca unutmayacağım tek şey olan kar küresini görebilmek için göz kapaklarımı aralıyorum. Şöminenin yanına gidebildiğimde elime aldığım kar küresini yere fırlatıyorum ve parçalara ayrılmasını izliyorum.
Birazdan üstüne düşmeyecekmiş gibi. Camları ruhsuz bedenimin her bir köşesine batmayacakmış gibi.
Lütfen gittiğimde mutlu ol. Ben yapamadım. Ne olur.
Telaşlarım arasında düşünmeme vakit kalmıyor. Titremem geçtiğinde tahtaya çarpan bedenimin sesini duyduğumu hatırlıyorum
-
"Lisa! Lisa! Of ne olur uyanır mısın artık!"
Sitem dolu sesle yerinden sıçrayarak kalkan kız başındaki arkadaşınında geri adım atmasına sebep oldu.
Etrafına bakınırken hala kendi rahat yatağında olduğunu kavrayamıyordu. Hatırladığı her bir saniyeyle yüreği sıkıştı.
"İyi misin?" Kız omzuna dokunarak yaklaştı ona.
"Çok garip bir rüya gördüm."
"Ne gördün."
"Bir kadın.." devamını getiremedi. Boğazı çok kuruydu. Susamıştı
"Bana karşılıksız aşıktı ve uyuşturucu krizi geçirip ölüyordu."
Karşısındaki yüzün gerildiğini ve kaşlarının havalandığını fark etti.
"Oh.. gerçekten.. garip."
Kız kendisine gelmesi için bir bardak suyun iyi geleceğini düşündü ve arkasını döndüğünde yerinde kalakaldı.
"Lisa?"
"Hm?"
"Rosalia'ya aldığın kar küresi.."
Lisa yerinde doğrularak görmeye çalıştı.
"Ne olmuş?"
"Parçalanmış."
...