0.1

22 4 40
                                    


-Yazardan

 13 Temmuz 2006-Konya

   13 temmuz günü saat sabah 12.17'de bir bebek ağlaması yankılandı tüm hastane koridorlarında. Asen Solmaz daha küçük bir bebek olmasına rağmen ne annesi, ne de babası onu kucağına almak istiyordu.

  Bunu gören Eren Sunay ise Asen'i kucağına almış ve normal bir bebeğe göre daha gür ve koyu  renkli olan saçlarını sevgi ve şefkatle okşamıştı. Çocuğun gözleri kendi gözleri gibi denizin derinliklerin de ki mavi gibiydi. Sanki kim kucağında ki bebeğin gözlerine bakıcak olsa mavinin derinliklerinde kaybolacakmış gibiydi.

  Eren Sunay'ın  bebeğe karşı içinde belli belirsiz bir sevgi oluşmuştu. Kucağında ki bebeğe bakarken bebeğin gözlerine odaklanmıştı. Bebekte aynı şekilde onu kucağına alan doktora bakıyordu. Kısa bir süre sonrasında Asen uyumuştu.

 Eren Sunay, Asen'i yatağa bıraktı ve anne, babasının yanına ilerlemeye başladı. Ebeveyinleri normal anne babaların aksine mutlu değil üzgün gibilerdi. Asen'in anne ve babasının  tam önünde durdu.

" Tebrik ederim efendim, çok güzel bir kızınız oldu. Allah analı babalı büyütsün. " 

  Asen'in babası Zeki Bey kafasını sallamakla yetindi. Annesi Nevin Hanım ise tek kelime etmeden boş duvara öylece bakıyordu. Uzun süren bir sessizlik sonrasında Eren anne babayı tekrardan tebrik ederek odadan ayrıldı.

 Odadan çıkarken bir kaç hemşirenin yeni doğan bebek hakkında şeyler duyunca  tarafa doğru ilerlemeye başladı. Duydukları nutkunun tutulmasına sebep olmuştu.

" Bir anne çocuğunu nasıl istemez ya?"

" Evet ya bir de söylediklerine göre çocuğu aldırmaya bile çalışmış. "

" Yazık, çoçuğa çok üzüldüm. "

  Eren duyduklarıyla birlikte yere yığılacak gibi olmuştu. Hep çok güçlü biriydi fakat bu duydukları karşısında kimse güçlü duramazdı. Bir an duydukları kulaklarında yankılanmaya başladı.

 Bir insan çocuğunu nasıl istemez ya? Evet ya bir de söylediklerine göre çocuğu aldırmaya bile çalışmış. Yazık, çocuğa çok üzüldüm.

  İnsan kendi çocuğunu nasıl istemezdi? Minicik, günahsız ve hiç bir suçu olmayan bir bebekti Asen. Herkes anne baba olmamalıydı. Bu gün bunu bir kez daha çok iyi anlamıştı. 

  Bazı insanlar anne baba olmak için çırpınıp Tanrı'ya yalvarırken, bazı insanlar anne baba olmayı bırakın küçük bir bebekleri dahi olmasını hak etmiyordu...

Günümüz- Asen'den

13 Temmuz - 2024

  Önümde duran kitaba bakmayı sürdürdüm. Charles Dickens'den İki Şehrin Hikayesi kitabını okuyordum. Okuduğum sayfada şöyle bir alıntı vardı...

' Zamanların hem en iyisiydi, hem en kötüsüydü. Bilgeliğin ve aptallığın çağıydı. Hem inanç hem kuşku devriydi. Işığın da asrıydı karanlığın da. Hem umut baharıydı hem de umutsuzluk kışı. Her şeye sahiptik, hiç bir şeyimiz yoktu. '

 Okuduğum söz sanki hayatımı anlatıyor gibiydi. Çünkü şu an tam da böyle bir durumun içerisindeydim. Yaz olsa bile okula gelip askerlik eğitimine katılması gereken, hayali komutan olmak olan ve en kötüsü de doğum gününde bile eğitime katılmak zorunda olan ben  Asen Solmaz.

  Kendimi bildim bileli komutan olmak istiyordum. Bu hayalim için çocukluğumdan beri eğitimler görür, araştırmalar yapar ve bu konular hakkında kitapla okurdum. Şimdi de yıllar süren bu çabalarımın karşılığını almak için MSÜ  giriş sınavına hazırlanıyordum.

  Çalışmama devam ederken duyduğum sesle çalışmam yarıda kesildi.

" Asen Solmaz! "

  Duyduğum sesin sahibine doğru döndüğümde yüzümde ki ciddi ifade silindi ve yerini nedenini bilmediğim bir sırıtış aldı.

 Sesin sahibi Umut'tu...

  " Abine bir hoş geldin yok mu ya?" dedi , gülerek.


~

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. 

ANGLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin