SAKIN KORKMA -1

73 2 0
                                    

Bu benim ilk hikayem umarım beğenirsiniz.
Yeni bölümler her hafta salı günü gelecek.
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

Gözlerimi AC/DC'nin Rock N Roll Train şarkısıyla araladım. Çok sevdiğim bu şarkı sabahın bu köründe cidden dayak arıyordu. Hızla alarmı kapattım ve yataktan kalktım. Okulun ilk günü sıfır heyecan vardı. Ama ilk izlenimden kötü olmak istemezdim. Acaba benim gibi senenin ortasında okul değiştirmek zorunda kalanlar da varmıdır? Eminim yoktur. Varsada dönemin sonunu bekliyorlardır.
Düşüncelerim eşliğinde dolabıma yöneldim, telefonumu aldım ve Art Of Dying'den You Don't Know Me açarak kıyafet seçmeye koyuldum. Hemen hemen hepsi siyahtı zaten. Hemen elime geçen siyah kotla siyah kısa kollu beyaz METALLICA baskılı t-skirt ü aldım ve üstüme geçirdim. Siyah deri üzerine gümüş baskılı bilekliğimi sol bileğime, Siyah kordonlu beyaz ROCK yazılı bilekliğimi de herzamanki gibi sağ bileğime geçirdim ve saçlarımı gelişigüzel bi' şekilde bağlayarak dağınık at kuyruğu yaptım. Ayağıma da bir çift siyah renli beyaz ipli convers geçirdim ve gri, üstü bol bol rozetli, zımbalı, zincirli ve sevdiğim grupların yamalarıyla dolu kendi eserim olan kot çantamı kaparak kapıya ilerledim. Tam evden çıkacakken annem seslendi.
"Lorien! Kahvaltı!"
Ah anne ah! Benim bu saatte kahvaltı edemeyeceğimi hâlâ anlayamadın mı?
"Anne bu saatte gerçekten yemek istemiyorum. Hem ben zaten geç kalıyorum. Okulda birşeyler yerim söz. Seni seviyorum!" Ben numara kesin sökmedi diye düşünürken annem beni şaşırttı. Geldi yanağımdan herzamanki gibi öptü ve
"Söz verdin! Bende seni seviyorum tatlım dikkatli ol." dedi. Bende onu öptüm.
Ayy canım annem sözüme güvendi de izin verdi. Ben şimdi yemem mi?
Kapıyı kapattım ve taksiye atladım. Yürümek istiyordum ama anneme söylediğim bahane gerçekti. Ne kadar erken o kadar iyi.
Geldiğimizde ücreti ödeyip indim ve Flame Okulu'nun büyük ve bir o kadar da görkemli kapısından içeri girdim. Kimse yoktu. Heralde içerdedirler diye düşünerek okula girdiğimde de etraf boştu. Nerdeydi herkes? Bi sunuma falan mı gitmişlerdi?
Sessiz ve boş koridorlarda gezinirken sınıflara baktım. Arka arkaya 5 tane sıradan yan yana 4 tane dizilmişti. Demek toplam 20 öğrenci oluyordu. Peki ben 21. miydim? Yoksa bi sınıfta 19 tane öğreni vardı da ben 20. olarak mı girmiştim? Ama bu okul kolej gibi. Hatta yakında olur da. Yani sınıflardaki öğrenci sayısı mutlaka eşit olur diye düşünüyorum.
Düşüncelerimden sıyrılıp kapının başında Kristen Flame yazan müdürenin odasına gittim. Bayan Flame yerinde oturuyordu ve çalan telefonu açmış konuşuyordu. Beni gömemişti.
"Merhaba efendim."

"Evet efendim. İstediğiniz gibi kapalı."

"akşam 20'de kapanacak."

"Sadece onun haberi yok."

"Tabii tabii herzaman efendim."
Telefonu kapattı ve derin bir oh çeti. Büyük bir tehlikeden kurtulmuş gibi görünüyordu. Konuştuğu her kimse ona yamuk yapmaktan korkuyor gibiydi.
Nihayet benim odada dikildiğimi görünce onu telaş kapladı. Birden ayağa kalktı ve terlemeye başladı. Burada olmamam mı gerekiyordu acaba?
"Özür dilerim Bayan Flame. Çıkmamı ister misiniz?" dedim kapıyı işaret ederek.
Bana korkmuş bir şekilde bakıyordu. Birşey dememe fırsat bırakmadan
"Çok üzgünüm Lorien. Bugün okulun bakımı yapılacağı için dersler öğlen saat 12'de başlayacak. Akşam da saat 20'de bitecek. Seçmeli dersler bugün geç bitireceğimiz için iptal. Yeni olanlara haber verilemedi maalesef. Tekrar üzgünüm."
Onun bu telaşı ve hemen birşeyler açıklaması garip geldi doğrusu. Birşeyler saklıyordu sanki. Aman neyse banane. Özel bi konudur heralde. Ya da ben fazla inceliyordum.
O değilde ben şimdi boşuna mı erken kalkmıştım? Param taksiye boşuna mı gitmişti? Şaşkınlığı bırakıp her hücrem sinirden tepinirken ben sadece Bayan Falme'e gülümseyerek bakıp "Sorun değil." dedim. Tam kapıdan çıkacakken Bayan Flame bana seslendi.
"Evet Bayan Flame?"
Endişeli duruyordu. İlk önce duraksadı ve sonra
"Ne zamandır odamda duruyordun?" diye sordu.
"Siz telefonla görüştüğünüzden beri."
Daha da endişeli duruyordu.
Hemen "Kapıyı tıklatmadan girdiğim için özür dilerim. Özel bir konuşma mıydı?" dedim. Bunları dedikten sonra endişesi kalkmış gibi duruyordu.
"Evet. Biraz. Önemli değil."
Garip davranıyordu. Daha fazla odada kalmayarak çıktım. Daha sonra son hızla eve doğru söylenerek gittim.
***
Okula tekrar gittiğimde öğrenciler ve öğretmenler dışardaydı. Bu da demek oluyordu ki daha zil çalmamıştı.
Normal adımlarla yürümeye çalıştım. Hani heyecanlanmayacaktım ben? Hani bu sabah heyecan sıfırdı? Ama maalesef herkes bana ilk defa insan görmüş gibi bakınca bu pek mümkün olmuyordu.
Sakinliğimi ve soğukluğumu koruyarak boş bi köşeye ilerledim. Gerçekten devasa bir bahçesi vardı. Neyseki içinde kaybolmuştum ve insanlar kendi alemlerine dönmüşlerdi. Bende etrafa bakmak yerine boş bi' banka oturdum ve çizimlerime devam ettim.
Kendimi öyle kaptırmışım ki yanıma bi' çocuğun oturduğunu ancak "çizimlerin gerçekten inanılmaz" dediğinde farketmiştim. Kafamı kaldırıp ona baktığımda sırıtıyordu. Çizim yaparken rahatsız edilmeyi sevmem ama bugün ilk gün olduğundan kötü imaj yapmak istemiyordum.
"Teşekkür ederim." dedim.
"Ben Dylan. Yenilerden biri de sensin sanırım. İsmini öğrenebilir miyim?" Yenilerden mi?
"Ben de Lorien. Yenilerden derken? Benden başkalarıda mı var?"
"Aslında sadece bir kişi var ve o da kız."
"Peki şu an burada mı?"
Etrafına bakarak "Buradadır ama etraf kalabalık. O da senin gibi bi köşeye sinmiştir." dedi.
Gülümsedim ve o anda zil çaldı.
"Hadi sınıfına. İlk günden gecikmek istemezsin. İstersen sınıfını bulmana yardım edebilirim."
"Teşekkürler ama kendim halledebilirim."dedim.
"Sen bilirsin. Tanıştığıma memnun oldum Lorien." elini uzattı.
"Bende Dylan" diyerek elini sıktım ve sınıfımı bulmak için okul koridorlarında dolanmaya başladım.
***
Bu anlardan nefret ediyordum. Ayakta dikilmiş hocanın yanımdaki kızla beni sınıfa tanıtma konuşmasını dinliyordum. Adının Lilly olduğunu öğrendiğim kızla aynı sınıfa düşmemizi müdür kasten yapmıştı. Yabancılık çekmememiz için ki bence bu çok iyi oldu çünkü gerçekten samimi duruyordu ve onu sevmiştim.
"Kendinizi bize tanıtırmısınız Bayan Moonlight?"
Bide bu eksikti. Zaten heyecandan ellerim titriyordu nasıl konuşacaktım ben?
Tedirgince gözlerimi etrafta gezdirince Dylan'la aynı sınıfta olduğumu o zaman farkettim. E tabi sürekli yere bakarsan görmezsin.
Bana sakin ol dercesine bakıyordu. O kadar mı belli oluyordu yaa?
Hadi Lorien bunu yapabilirsin. Ufak bi tanıtma sadece. Yere bakarak derin bir nefes aldım ve konuşmaya başladım.
"Benim adım Lorien Moonlight. Profesyonel badminton oynuyorum ve çizim yapıyorum. Amatör olarak da yazı yazıyorum ve elektro gitar çalıyorum. Müzik Tarihi dersinde olduğumuza göre bunu söylememde sakınca yok. Sert müzik dinlerim. Aslında kulağıma güzel geleni dinlerim ama rockçıyım. Sayısalda iyi değilim ama sözel derslerim çok iyidir. Sanırım bu kadar."
Hepsini bir çırpıda söylemiştim. Bakışlarımı yerden kaldırıp Dylan'a baktığımda söylediğim herşeyi dikkatle dinlediğini görmüştüm. Heralde ilgi alanlarım her kızda olmadığı için dikkatini çekmişti.
Gülümsedi ve 'Tamamdır' dercesine baş parmaklarını kaldırdı.
"Peki Lorien acaba bize buraya ne sebeple yerleştiğinizi söylermisiniz?"
Ne gerek vardı ki şimdi? Hayır artık kim merak ediyorsa benim buraya neden geldiğimi? Hocaya 'Ölüyolar meraktan dimi bu kız neden buraya geldi diye' dememek için kendimi zor tuttum.
"Özel sebepler."
Bana anladım dercesine başını salladı ve yerime gidebileceğimi söyledi. Bende cam kenarının 2. sırasına oturdum. Evet tahmin ettiğim gibi her sınıfta eşit miktarda öğrenci varmış. Kesin kolej olacak bura. Hangi lisede sırf öğrencilerin müzik bilgisi gelişsin diye zorunlu Müzik Tarihi dersi vardır ki?
Yerime geçince sıramın üzerine yan hizamda oturan Dylan bir not attı.
Özel sebep?
Altına cevap yazdım.
Aile meselesi. Boşver.
Sonra hocaya görünmeden Dylan'a attım. Okuduktan sonra tamam dercesine kafa salladı ve önümüze döndük.
Lilly'ye de kendini tanıtmasını rica etti ve O da gayet rahat bir şekilde konuşmaya başladı.
"Benim adım Lilly Sunshine. Sayısal derslerim çok iyidir fakat sözeller için aynı şey söylenemez. Buraya gelmemin sebebi babamın işidir ve artık temelli burada kalacağız. Klasik gitar çalıyorum ve slow dinliyorum. Sanatla uğraşmıyorum ama sanatla ilgilenenlerin çalışmalarını her zaman merak ederim. Bu kadar sanırım."
Vay canına! Bu kız tam benim tersim ve o da bunun farkında olacak ki bana bakıp gülümsüyordu. Bende ona aynı şekilde gülümsüyordum. Baştan aşağı süzdüm de benim aksime epey renkliydi. Tıpkı soyadı gibi güneş ışığıydı.
Hoca onu da yerine oturttu, bize teşekkür etti ve derse döndü.
Sonraki tüm teneffüslerde Lilly ve Dylan'la takıldım. İyi arkadaş olduk. Dylan bize okulu gezdirdi ve kuralları anlattı. Klasik okul kuralları işte.
Sınıftakilerle de tanıştım ama Dylan ve Lilly daha sıcak geldi. Resmen tipik yeni çocuk günüydü. Zaten başka birşey olmasını da beklemiyordum.
***
Son ders de bitince eşyalarımı toparlamaya başladım. Lilly yanıma geldi ve
"Yarın görüşürüz. Seni sevdim Lorien. Geçerlisin." dedi.
"Bende seni sevdim Lilly. Görüşürüz."dedim. İsmide onun gibi çok şekerdi.
Tam sınıftan çıkacakken durdu ve bana
"Sayısalda sana seve seve yardım ederim. İster misin? Hem pratik yapmış olurum bende" dedi.
Ne kadar iyi bir kız yaa. Gerçekten çok lazımdı banada.
"Çok iyi olur cidden. Bende sana sözelde yardım edebilirim. Hem pratik yapmış olurum." dedim.
İçen bir gülümsemeyle
"Süper olur." dedi.
"Çok renkli ve sosyal bir kızsın sen Lilly. Keşke bende senin gibi olabilsem." diye itiraf ettim bir anda. 'Sen mal mısın?" bakışları atarak şaşkın şaşkın bakıyordu.
"Sen acayip cool, soğuk ve gizemlisin. Sessizliğin ve ulaşılmazlığın seni öyle dehşet çekici yapıyor ki senin gibi biri olmayı çok istiyorum. Senin öyle düşünmene karşıyım." diye bir anda itiraf etti. Vay be cidden öylemiydim? Benim hakkımda böyle mi düşünüyordu? Herkes mi böyle düşünüyordu?
"Hiç böyle bakmamıştım. Cidden öyle mi?" dedim.
"Tabiki öyle!"
"Haber verdiğin iyi oldu." dedim gülümseyerek.
"Sen gerçekten manyaksın. İyi geceler." dedi gülerek.
O da gidince sınıfta sadece ben ve Dylan kaldık.
Dylan yanıma geldi ve
"Aile meselelerini açar mısın? Genişletilmiş olarak" dedi.
Ona baktığımda sorarcasına kaşlarını kaldırdı. İlk önce gülümsedim. Sonra
"Neden soruyorsun?" dedim sakin olmaya çalışarak.
"Merak ettim sadece."
"Bu konuyu konuşmayı sevmiyorum." dedim. Evet sevmiyordum.
"Peki öyle olsun. Direk eve mi gideceksin? Birşeyler içmek ister misin?" diye bir teklifte bulundu. Doğrusu harika olurdu. Fakat geç olmuştu. Okul öğleden sonra başladığı için hava karanlamıştı.
"Çok isterdim ama bugün olmaz. Yarına ne dersin?"
"Tabi olur. Seni evine bırakmamı ister misin?"
"Hayır teşekkürler. Ben yürüyerek giderim." dedim.
"Lilly'nin dediklerine aynen katılıyorum. Ulaşılmaz ve cool... Evet çok çekici." dedi gülümseyerek. Tamam bu beni çok heyecanlandırdı ama kendimi bozmayarak
"Biliyorum." dedim.
"Lilly senin yerinde olmayı istemekle haklı ama sen onun yerinde olmayı istemekle haklı değilsin. Her kız Lilly gibi. Ama her kız sen gibi değil."
"Bir erkeğin ağzından bunları duymak çok hoş." dedim bütün heyecanıma karşı.
"Seni bırakmak için ısrarlıyım."
"Bende kendim gitmek için ısrarlıyım."
Bana bir süre baktı. Bedenimi süzdü ve iç geçirdi.
'Tamam o zaman. Yarın birşeyler içtikten sonra eve seni ben bırakacağım." dedi.
"Öyle olsun."dedim ve gülümsedim.
"İyi geceler." diyerek gülümsedi ve sınıftan çıktı. Bende toparlanıp çıktım.
***
Arabalar vızır vızırdı. Normalde o yoldan giderdim ama bugüne istisna oldukça tenha ama kestirme bir yol tercih ettim.
Kestirmeden ilerlerken çok tedirgindim. Etraf biraz ormanlığa kaçan yıkık dökük evlerin olduğu daracık biryerdi. Gölgeler geçtikçe sıçrıyordum. Tamam itiraf ediyorum deli gibi korkuyordum. Etraf çok karanlıktı ve ben karanlıktan çok korkardım.
Kendi kendime kediler var. Onların gölgesi diyerek daha hızlı, hatta koşar adım ilerlemeye başladım.
Birden bir kırılma sesi duydum. Sıçrayarak arkamı döndüm ve
"Kim var orada!?" diyerek bağırdım. Öyle korkuyordum ki şuracıkta bayılabilirdim. Zangır zangır titriyordum. Bacaklarımın bağı çözülmüştü resmen.
Ayakta durmak o kadar zorlaşmıştı ki yanımdaki belkide tek sağlam evin duvarına tutundum ve dehşetle kırılma seslerinin olduğu yere baktım.
Karanlıkların arasından yavaş yavaş belirginleşen ve bana doğru hızla gelen bir erkek belirdi.
Karakterleri yazacağım. Oy ve yorum istiyorum lütfen.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 07, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SAKIN KORKMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin