Hello diyerek iyi okumalar diliyorum şarkı olarak unsecret inkilerden birini açıp dinleyebilirsiniz💕
Şimdi anlamıştım, çaresizliğin ne olduğunu...
Çaresizlik, elinden kolundan bağlanıp sabaha kadar işkence görmektiBen, artık hayatın bana karşı umutsuz bir vaka olarak baktığını düşünüyordum. Halada öyle düşünüyorum. Bütün, kötü şeyler beni, buluyordu.
Üstüme doğru, gelmeye başladığında,
"Korkuyor musun, prenses?" Dedi, sırıtarak. "Korkmuyorum" diye, bağırdımda, sinsice güldü. "Öyle olsun, prenses" diyerek, kolumu sertçe tuttu. "Bırak kolumu, adi" bana ters ters baktığında, "noldu? Gücüne mi gitti?" Dediğimde, kolumu, dahada sıkıyordu. Bıçağıyla, elime, büyük bir çizik attığında, canım çok yandı, ama belli etmedim. Biliyordum, bu adilerin hepsi, insanların acı çekmesinden, hoşlanıyordu.Bacağıma, bir çizik attığında, ağlamak üzereydim. Olan gücümle, karnına tekmeyi geçirdiğimde, yerde inliyordu. Bıçağı, yere düşmüştü. Yere düşen bıçağı, elime aldım. "Sıra bende, orman tilkisi" dediğimde, "sen onu tutmayı, biliyor musun" diye, yanıtladı. "Bilmem" dediğimde, elimde bıçağı, parmak ucumda, döndürüyordum. Bıcağı, hiç beklemediği bir zamanda durdurup, karnına saplayacaktım ki, eliyle engelledi. "Sende, az değilmişsin, yaban arısı" "dikkat et de, sokmuyayım." Diye, yanıtladım. Onla, göz teması kurmaya devam ederken, bacağına, bıçağı sapladım. "Ben sana dikkat et demiştim" ayağa kalkamadığı için doğal olarak, ýürüyemiyordu.
"Prenses misin? Psikopat mısın belli değil" diye inlediğinde, güldüm. Sırıtarak, cevapladım. "Psikopat" cavap vermesine, izin bile vermeden, çekmecemdeki, ipi alıp ellerini bağladım. Bunu yaparken beni zorladı. İpi, 10 dakikada bağladım. Adını bile bilmediğim adamı, sandalyeye oturttum. Masaya bıraktığım bıçağı, aldım. "Ee orman tilkisi, adın ne?" "Bana, karar derler, yaban arısı" "buraya, neden geldin? Orman tilkisi" "seni, öldürmeye" dediğinde, sırıtarak bana bakıyordu. Elimdeki bıçakla, koluna, bir çizik attığımda, sinirle bana bağırdı. "Arılar, bir kere sokar, ne biçim arısın sen!" Gülerek "yaban arısı" dediğimde, koluna, çizikler atmaya devam ediyordum.
Sabah olduğunda, orman tilkisi, sandalyesinde uyuyordu. Dürterek uyandırdım. Kolu, çiziklerle doluydu.
Gülerek,"nerde, kalmıştık" dediğimde, bana, yalvarırcasına bakıyordu. "Lütfen, yalvarıyorum, beni artık rahat bırak" "öyle olsun, orman tilkisi" dediğimde, gülerek banyoya girdim.Yüzümü yıkadığımda, banyodan çıkıp, giysi dolabımdan, sarı renkli, kolları balon gibi olan, eteği hafif kabarık, yakası üçgen şeklinde, kremi renginde bir kemeri olan, elbisemi alıp, giydiğimde, adeta balodaki prenseslere, dönüşmüştüm. Banyodan tekrar çıktığımda, bana, büyülenmiş gözlerle bakıyordu. Aynanın karşısına geçip, tarağımı, yanıma aldım. Sarı saçlarımı, özenle tarıyordum. Bu sefer saçlarımı, salık bırakmaya karar verdim.
Çantamda bıraktığım kutumu, elime aldım. "Seni, açmaya hazır değilim " diye mırıldandığımda, çantama kutuyu, özenle bıraktım. Mutfağa gidip, kendime kahvaltı hazırladım.
Afiyetle karnımı doyurduğumda, tabağımdaki artıkları, onun önüne koydum. "Bu yaptığım iyiliği, unutma orman tilkisi" diyip, odadan çıktım. Kardeşlerimi alıp, buraya getirecektim. İclal, bu adiye ne yapacağını iyi bilirdi. Kapıyı kilitleyip, çıktım.Gece'yi ahırından, çıkardım. Üstüne bindim ve yola koyulduk. Şatodan çıkarken, 4 atlının benim şatoma geldiğini farkettim. Onlarda, beni farketmiş olucak ki, bana elleriyle, dur işareti yaptılar. Sakince, onları bekledim. Geldiklerinde, "Karar Prens nerede?" Diye, sordu kızgın bir adam.
"O orman tilkisi mi? Orman tilkisi olduğuna göre, bence ormana gitmiştir, havada uçacak değil ya" kıkırdayarak söylediklerim, onları kızdırmış olucak ki, şatoma girmeye çalıştılar. "Şatonun anahtarı, bende. İsteseniz de giremezsiniz. Orman tilkisini, yanlış yerlerde arıyorsunuz" dedikten sonra, geceyi olağan gücümle, hızlı sürmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneşin Sönüşü
Actionben Güneş hayattaki tüm zorluklara rağmen ayakta kalmayı başarmış mıydım? hayat hikayemi okuyarak öğrenebilirsiniz...