huzurlu geceyi bölen bir telefon sesi, ve yerinde duramayan bir genç adam. atsumu küçük dairesinde ordan oraya yürüyor, panik atak evresine geçirmemeye çalışıyordu.
kardeşi osamu'dan 2 saat önce garip bir mail almıştı. osamu'dan böyle şeyler beklenirdi, çoğu zaman böyle garip şeyler yazardı ancak bu mail farklıydı. ailesiyle ilgili bir durum daha vardı. atsumu dayanamayarak ilk önce sevgilisi tobio'yu aradı. "alo?"
"efendim bebeğim?" tobio'nun sesi telefondan duyulurken arkadan kuroo'nun sesi de duyuluyordu. atsumu konuşmaya başladı. "tobio, osamu yine o maillerden gönderdi ve ailemden de haber alamıyorum." tobio arkadaki kuroo'yu susturarak cevap verdi. "sakin ol atsu, eminim iyilerdir ve uyuyorlardır. sabah cevap verdiklerinde görürsün."
atsumu yinede rahat edemedi ve en iyi fikirin tobio'nun yanında olması olduğuna karar verdi. "takılmak ister misin? gerçekten iyi değilim." tobio derin bir nefes aldı ve ilk masadaki arkadaşlarına baktı. tsukishima omuzlarını silkti, kiyoomi gibi.
kuroo ise ağzını oynatarak gitmemesi gerektiğini söyleyip yakındı. fakat kageyama onu dinlemedi, "en kısa sürede geleceğim." vedalaştıktan sonra tobio telefonu kapattı, ardından da kuroo hızlıca konuştu.
"hadi ama dostum! bizi bırakıp gidemezsin! zaten ayrılacaksın ondan!" tobio başını sallarken kuroo ona kızmaya devam ediyordu. o sırada atsumu dayanamamıştı. bilgisayarının başına oturdu ve ikizinin gönderdiği maile yeniden baktı."artık dayanamıyorum, bu sefer yanlız olmayacağım. beraberimde ailemizi de götürüyorum."
atsumu boğazının yandığını hissederek parmaklarını oynattı ve endişeli olduğunu belirten bir mail daha attı. aradan 10 dakika daha geçtikten sonra dayanamadı ve telefonuna sarılarak annesini aradı. çaldı. çaldı fakat açan olmadı ve bir sesli mesaj bırakmaya karar verdi.
"anne, gecenin bu saatinde rahatsız ediyorum. büyük ihtimal uyuyorsunuz ama yerimde duramadım. osamu yeniden garip mailler attı ve bu mailde sizden de bahsediyordu. endişelendim, lütfen uyanınca beni geri arayın. sizi seviyorum, görüşürüz."
atsumu telefonunu masaya koyarak mutfağa doğru adımladı. eliyle saçlarını geriye iterken kendine bir içecek aldı ve salona geçip oturdu. televizyona bakınırken bir süre sonra telefonu çaldı. içeceğini sehpaya koyarak telefonunu koyduğu masaya adımlarken telefonu çalmaya devam ediyordu. bilinmeyen numaradan gelen aramayı yanıtladığında arayan kişi konuştu.
"miya atsumu siz misiniz?"
"evet, benim." dedikten sonra adam bir süre sustu ve sonra konuştu. "ben Chicago itfaiyesindenim, ailenizin evinde karbondioksit kaçağı varmış ve maalesef.."
iplerin koptuğu yer buydu. emin olun atsumu'nun hayatı zaten yolunda değildi. tobio'nun ondan ayrılacağını biliyordu, bipolar ikizi yüzünden her gün endişeliydi ve endişeleri gerçek olmuştu, bu hayatta artık yapayalnızdı.
sonrasında tobio'nun yeniden telefonu çaldı, arayan atsumu'ydu. kuroo bakmaması gerektiğini ve bu mekanda fıstık gibi kızlar olduğunu söylerken tobio elden ne gelir dercesine bir bakış attı ve ayağa kalkarak telefonu açtı. ilk duyduğu şey ise atsumu'nun bağırarak ağlamasıydı.
sonrasında ise sevgilisinin evine gitmiş ve onu dağılmış halde bulmuştu. daha saatler önce söylediği 'ailen iyi' lafı yalan olmuş, sevgilisi yalnız kalmıştı. atsumu'nun kırmızı koltuğunda onu kucağına yatırmış teselli etmeye çalışıyordu ama pek faydası olmuyordu.
atsumu hıçkıra hıçkıra ağlıyor ve 'hayır' diye sayıklıyordu. kalbindeki yanma ve elinden hiç bir şey gelememesi onu mahvederken sarıldığı beden bile onu rahatlatamıyordu. ve bütün gece boyunca ağladı, sesi çıkmayana kadar.