"Kaybetmek nasıl bir duygu..."
Saraya bir haber gelmişti fakat ne olduğunu bilmiyorum. Haber kağıdı şuan babamda. Bilmemek çok sabırsıca birşey.
İçeri çalışan Sarah girdi. "Prenses Elena sizi kral William çağırıyor." Büyük ihtimalle haber için çağıracaktı. Aynadan kendime baktım ve babamın yanına doğru yürümeye başladım.
Kapısının önünde durdum ve tedirgince kapıyı çaldım. İçeri girdim ve babam bana tepkisiz bir şekilde bakıyordu. Gözlerimi kırpıştırdım. Gülimsediğimde babam büyük bir şekilde iç çekti.
"Nasıl diyeceğimi bilmiyorum ama..." dedi ve derin bir sessizlik oldu. "Baba?" Gözlerinin içine bakıyordum. Gözlerini aşağıya indirdi. "Direk söylüyorum. Seni biri ile evlendirmek zorundayız. Yoksa büyük savaş çıkacak." dedi.
Bir an ona şaşkınca baktım. "Kim bu kişi? Gidip onun gadasını alayım." dedim. Başını iki yana salladı. "O kişi başka bir krallıkta..." Bağırmak istiyorum. "Ne diyorsun baba! Neden ben?" diye sordum. Bilmiyorum der gibi bana bakıyordu.
Yarın beni alacaklarmış. Buradan ayrılıp farklı bir krallığa gidecekmişim ve kimsenin haberi yok. Annemin ve kardeşlerimin de öyle.
Rahatlamak için odama geçtim. Kapıyı hızlı bir şekilde kapattım. Camdan başımı çıkardım ve nefes almaya çalıştım. Hiç tanımadığım biri ile zorla evlendiriyorum. Ama evlenceğimkişi o saraydan ölmeden çıkamayacak ki bunu da buraya yazıyorum.
Elbisemi çıkardım ve rahat birşeyler giydim. Yatağıma uzandım. Kapı çaldı. İlk başta cevap vermek istemedim ama sonradan içeri aldım. Sarah içeri geldi. "İyi misiniz?" diye sordu. Sıcakkanlı birisiydi. "İyiyim sağol. Sen çıkabilirsin. Uyuyacağım." dedim.
Başını salladı ve odadan çıktı. Sadece evleneceğim kişinin nasıl biri olduğu. Ya kötü biriyse. Düşüncelerimden sıyrılarak uykuya daldım.
Sabah
Sabah olmuştu ve gözlerimi perdemin arasından sızan güneş ışığı ile kalktım. Kalkıp perdemi açtım. Bugün sadece birbirimizi tanıyacaktık. Aklıma geldikçe sinirleniyorum.
Kapı çaldı ve içeri Sarah geldi. "Günaydın Prenses Elena." dedi. "Günaydın Sarah." dedim. Yanıma yaklaştı. "Bugün elbisemi ben giyerim sen çıkabilirsin. Sadece ben çağırdığımda gel." Onayladı ve odadan çıktı.
Bugün iyi bir günüm değildi. Bu yüzden siyah bir elbise seçtim. Kızıl saçlarımı topuz haline getirdim. Yine kapı çaldı. Gir diye bağırdım. İçeri yine Sarah geldi. "Babanız sizi çağırıyor." Başımı salladım. Odadan çıktı. Ardından bende odadan çıktım.
İçeri girdim ve babamın bana bakan gözleri ile karşılaştım. "Kızım. Bugün renkli giyinmelisin." dedi. Gözlerimi kaçırdım. Başımı istemsizce sallayarak odadan çıkarken "Ben bir yere gideceğim. Sonra gelirim. Yemek yiyin siz." dedim. Çıktım. Saraydan çıktım.
Geldim. Elimde renkli çiçekler vardı. Eğildim. "Annecim ben geldim." dedim mezarına eğilirken. "Bugün çok doluyum. Beni zorla evlendirecekler." Gözlerim dolmaya başladı. "Lütfen beni kurtar. İhtiyacım var anne." dediğimde ağlamaya başladım.
"Anne! Beni bu Dünya'dan kurtar. Lütfen! Sana yalvarırım." Göz yaşlarım toprağa dökülüyordu. Çiçeği mezarının üstüne koydum. "Seni seviyorum anne. Hep de öyle olacak. Keşke yanımda olsaydın... Görüşürüz."
dedim ve saraya döndüm.Herkes hazırlık yapıyordu. Göz yaşlarımı sildim. Küçüklük arkadaşım olan Karla yanıma geldi. Ağladığımı anlamıştı. Birlikte odama çıktık. Daha çok ağlamaya başladım. "Karla zorla evlendirileceğim. Babam renkli ol dedi siyaha bürüneceğim." dedim ve sinirli saçımı açtım.
"Arkandayım Elena. Her ne olursa olsun. Aferin kız sana." dediğinde gururlandım fakat uzun sürmedi. Göz yaşlarımı sildim. Siyah bir elbise daha seçtim. Kızıl saçlarımı taradım ve açık bıraktım. Gelmişlerdi.
Karla elimi tuttu. Sakinleştirmeye çalıştı. Derin bir nefes aldım ve aşağı indim. Kapıyı açtığımda karşımda kendisi ve ailesi duruyordu. Yakışıklı biriydi. Onları tüm soğukluğum ile beraber içeri aldım.
Bugün onlarla gidecektim. Aileler birbirini sevmişti. Babası bana baktı. "Selam Elena. Bu benim oğlum Davın." diyerek tanıştırdı. "Biz kalkalım. Bu gece de Prensesimiz Elena bizde kalsın." Sinir krizi geçirecektim. Karla'ya baktım. Sakin ol der gibi bakıyordu.
Derin bir nefes aldım ve kıyafetlerimi almak için yukarı çıktım. Ardımdan kardeşim olan Akira'da geldi. Odaya girdik. "Abla. Seni seviyorum." dedi. Çok sinirliydim. "Akira odadan çıkar mısın ablacım?" Çıkmazsa sinirim ondan çıkarırdım ve bunu istemiyorum.
Odadan korkarak çıktı. Valizimi aldım ve tam çıkacakken ağlamaya başladım. "Anne. Yardım et." diye mırıldandım. Biraz oturdum ve kalktım. Aşağı indim. Saraydan çıkarken babamın gözlerinin içine keskince baktım.
Anladığını düşünüyorum. Onların sarayına gelmiştik. Sarayın kapısından girdim ve içeri bakındım. Bir kadın beni karşıladı."Merhaba. Ben size yardım edeceğim adım Viola." Başımı salladım. Davin elini bana uzattı.
İlk eline baktım ve sonra da kendisine baktım. Elini tuttum. Yumuşak bir eli vardı. Birlikte yukarı çıktık. Aynı odada kalacaktık.
Tanrım sen bana yardım et!
Odaya girdik ve içeri bakındım. "Kıyafetlerini çıkaracaksan odadan çıkabilirim." dedi. Çok masum birine benziyordu. Ama ailesi pek öyle değildi.
"Yok ya. Sonuçta evleneceğiz." dedim. Aslında rahatsız olacağım ama idare edeceğim. "Kaç yaşındasın?" diye sordu. "25 ya sen?" diye sordum. "26."dedi. Üstümü çıkarmaya başladım. Arkasına döndü. Gülümsedim.
Giyindim ve yanına oturdum."Beni gerçekten istiyor musun?" diye sordum. "Senin fotoğrafını görmüştüm. Beğenmiştim." dediğinde şaşırdım. Başımı salladım. "O zaman uyuyalım." dedim. Gözlerime baktı. Ela renginde gözleri vardı. Çok güzellerdi.
Tanrım! Ona aşık olmamalıyım. Öldürmeliyim.
"İstersen gidebilirim." dedi. Ufak bir şekilde tebessüm ettim ve sildim. "Olur. Rahat olurum. Sorun olmaz değil mi?" diye sordum. Başını salladı. Gülümsedim ve odadan çıktı. Rahat bir nefes aldım.
Yatak çok rahattı. Battaniyenin için girdim ve biraz düşündüm.
Sabah
Uyanmıştım fakat bu sefer hava çok karanlıktı. Perdeleri açtım. Yağmur yağmak üzereydi. İçeri çok havasızdı ve pencereyi açtım. Ardından kapı çaldı. Bu kapı hiç bir zaman durmayacaktı. İçeri geldi. "Günaydın Prenses Elena. Hangi elbiseyi giyeceksiniz?" diye sordu. "Ben giyerim,sen çıkabilirsin. " dedim.
Başını salladı ve odadan çıktı. Koyu kahverengi bir elbise seçtim saçlarımı tepeden at kuyruğu yaptım. Rengim solmuştu. Hemen kendimi renklendirmek için birşeyler sürdüm.
Kahvaltı için aşağı indim. Laure adlı kız bana takmışcasına soğuk bir şekilde bakıyordu. Kahvaltı sessizce yaptım ve bir bahane ile odaya geçtim.
Bölüm sonu...