2

7 2 0
                                    

"Bu evrende yalnızım."

Karşımda küçük bir ev vardı. Arkamda ise sık ve yüksek ağaçları olan bir orman. Ormandan kuş cıvıltıları yükseliyordu. Evin bacasından çıkan duman dikkatimi çekti. Oysaki bulunduğum yer sıcaktı. Evin kapısını tıklattım. Kapı kendiliğinden yavaşça açıldı. İçeri adımımı atar atmaz kapı arkamdan kapandı. İçerisi taze kurabiye kokuyordu. Adımlarımı kokunun geldiği yöne doğru çevirdim. Koridorun solundaki odaya girdim. Burası mutfaktı. Koku da masanın üzerindeki bir tabak dolusu sıcak kurabiyeden geliyordu.

Gözüm pencereye kaydı. Birden şok oldum. Çünkü az önce ben dışarıdayken sıcacık olan hava gitmiş yerini lapa lapa yağan kar almıştı. Pencereyi açtım ve elimi uzattım. Gerçekten de kar yağıyordu. Pencereyi kapattım. Biraz üşümüştüm. Sol tarafımda yanmakta olan şömineye yaklaştım. Ateş neşeli neşeli yanıyordu. Ellerimi ısıtmaya başladım. Arkamdan su damlama sesi gelmesiyle irkildim. Aniden arkama döndüm. Şöminenin yanından ayrılıp musluğu sıktım.

Mutfaktan çıkacakken kurabiye tabağının altındaki kağıt parçası dikkatimi çekti. Kağıdı açtım. Güzel ve kıvrımlı el yazısını okumaya başladım.

"Nazik ziyaretiniz için çok memnun oldum Kang Taehyun. Ne yazık ki bir süre evde olamayacağım. Ne kadar uzun yoldan geldiğinizi tahmin edebiliyorum. Çok yorulmuş olmalısınız. Ben gelene kadar evimde istediğiniz gibi vakit geçirebilirsiniz. Sizden tek ricam, ateşi söndürmemeniz ve ormandaki kimseye güvenmemeniz. Kurabiyeler sizin için. Afiyet olsun. İyi eğlenceler."

Sorulacak çok soru vardı. Burada kimin yaşadığı ve adımı nereden bildiği bu sorulardan yalnızca ikisiydi. Mutfaktan çıktım ve diğer odalara bakmaya başladım. Mutfağın hemen sağındaki odada bir not daha vardı. Aynı el yazısıyla yazılmıştı.

"Bu odada çok rahat edeceğinizden eminim Kang Taehyun. Yatak oldukça rahattır. Gardroba sizin için temiz ve daha rahat giysiler koydum. Lütfen rahatınıza bakın."

Yatağın karşısındaki küçük dolabı açtım. Bir sürü temiz giysi vardı. Pencereden baktığımda kol saatimin uyandığım yerde düştüğünü fark ettim. Hemen dışarı çıktım. Ama bu nasıl olur? Az önce lapa lapa kar yağıyordu. Şimdi ise hava az önceki gibi güneşli ve sıcak. Hemen saatimi aldım ve içeri girdim. Mutfağa geri döndüm. Duvardaki guguklu saat altı buçuğu gösteriyordu. Hava kararmaya başlamıştı. O da ne, dışarda yine kar yağıyor! Burası gerçekten çok garipti. Ben neredeydin ve neden hava sürekli değişip duruyordu? Karnım guruldamaya başladı. Kurabiyelerin kokusu başka şeyler düşünmemi engelliyordu. Bir tanesini aldım ve dışarıyı seyrederek yedim. Tadı harikaydı ve bir tanesi beni doyurmuştu. Şöminenin önündeki minderlere oturdum ve düşünmeye başladım.

Hava tamamen karardı. Duvardaki guguklu saatin kuşu altı kere çıkıp saat başı geldiğini haber verdi. Daha sonra kolumdaki saate baktım. Sabah beşi gösteriyordu. Bozulduğunu düşündüm ama hâlâ çalışıyordu. Uykum gelmeye başlamıştı bu konu üzerinde fazla düşünemedim. Saatimi guguklu saate göre düzeltip kafamı duvara yasladım. Uyumak istemiyordum ama şöminenin sıcağı ve çıtırtılı ninnisi beni çoktan içine çekmişti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 26 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sahte ve Gerçek ~ TaegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin