Selamlar, ilk hikayeme hoş geldiniz. Kemerlerinizi sıkıca bağlayın çünkü Mine'nin hayatı bolca aksiyonlu.
Yazım ve noktalama hatalarım için şimdiden sizlerden özür diliyor ve keyifli okumalar diliyorum.
GİRİŞ
Tarih: 11 Ekim 2007
Saat: 10.10
Mekan: Antalya'da bir özel hastaneBUZ GİBİ SOĞUK GERÇEKLER
Hızla hemşirenin çıktığı odaya daldı. Kimse yakalamamalıydı onu. Sessizce odaya göz attı, bir kişi dışında kimse yoktu. Oda uyuyordu. Kenardaki askılıktan gördüğü scrubsları eline aldı. Tezgahın üzerindeki maske kutusundan da hemen bir maske alıp hiç kimseye görünmeden çıkıp lavaboya girdi.
Üzerini değiştirdi, kendi kıyafetlerini yanındaki çantasına koydu. Aynadan saçını düzeltip tam tepesinden topladı ve maskeyi taktı. Yanında getirdiği dinlendirici gözlüğüde taktığı zaman kendini bile tanıyamamıştı.
Canı yanmıştı Aylin'in, bebeği ölmüştü. Hem de bu hastanede ve üç kuruş para yüzünden. Hastanenin başhekimi tedavi yapmayı reddetmişti para yatırılmadan. Ancak eşi şehir dışında olan Aylin Hanım, hasta evladını bir başına bırakıpta para çekmeye gidememişti. Doktorlara her ne kadar durumunu anlatsa da tedaviyi kabul etmemişlerdi. Ve daha 2 yaşında olan Aras bebek hastane yatağında can vermişti.
O da şimdi onlardan intikam alacaktı. Belki bu yapacağı hiç bilinmeyecekti ama eğer öğrenilirse. Baş hekiminden hemşirelerine hepsinin başı yanacaktı. Sinsice gülümsedi aynadaki aksine Aylin Hanım. Ardından bir damla göz yaşı döktü. Kısa bir müddet sakinleşmek için zaman ayırdı kendine ve dışarıya çıktı.
Şimdi rotasında bebek odası vardı. Sezeryanle doğan bebekler bir süre burada kalıyordu. İçeriye göz attı iki tane bebek vardı. Biri kız biri erkek. "Olmaz!" diye düşündü "ikisinin de cinsiyeti aynı olsun." Bir müddet oralarda bekledi. Yeni bebeğin geldiğini görünce hemen harekete geçti.
Bebeğin tartım ölçüm işkeri bitip doğumhane hemşiresi dışarı çıkınca o içeriye girdi. Kameralar yalnızca koridoru gördüğü için rahattı.
Yeni gelen bebek de kızdı. Hemen küvözlerinin yerini değiştirdi. Sırada bileklikleri vardı. Yeni gelen bebeğin bilekliği yoktu ama sorun değildi. Önceden gelmiş bebeğin bilekliğine baktı "BEBEK IŞIK" yazıyordu. Sarışın güzel bi bebekti. Onun bilekliğini yeni gelen kumral saçları olan bebeğe takıp tam çıkarken az önce gelen hemşire içeri girip "Ne yapıyorsun sen burada? Hemen çık dışarı!" diyince sessizce onaylamış ve çıkmıştı.
İki erkek bebek daha gelmişti. Keşke onlarınkini de değiştirebilseydim diyip üzgün adımlarla tuvalete girdi. Üzerini değiştirip hemen dışarı çıktı. Bu meselede kapanmıştı şimdilik. "Bakalım neler olacak?" diye mırıldandı.
Yolda mezarlığa uğradı. Minik oğlu ve eşi ya yana gömülüydü. Eşi yakın bir zamanda trafik kazası sonucu hayatını kaybetmişti. Onlarla biraz dertleşip oğlunun yanındaki boşluğa baktı. Onun içindi sanki.
Evine dönerken avukatını aramış ve vasiyetini söylemişti. Evine vardığındığında bir kağıt kalem almış ve güzelce içini dökmüştü. İşi bitince kağıdı güzelce katlayıp. Sandıktan eşinin tabancasını çıkarmış ve kafasına sıkmıştı. O ölürken geriye buraktığı tek hatıra işte bu masadaki kağıttı.
IŞIK AİLESİ
Bebek odasının camından yeni doğmış bebeklerine bakıyorlardı. Kumral saçları, kıvrık burnu, büzük dudakları ile oldukça sevimli duruyordu. "Sana çok benziyor. İleride senin kadar güzel olacak." dedi Ayhan Bey eşine. Hakikaten de benziyordu. Eşine hala ilk günkü gibi aşıktı keza eşi Zerrin Hanım da ona karşı öyleydi.Beraber biraz daha minik kızlarını izledikten sonra yürüyüşe devam ettiler. Zerrin Hanım ne kadar normal doğum istese de sancılarına dayanamayıp sezeryanle doğurmak zorunda kalmıştı. Sütünün az gelmesi nedeniyle de bol bol yürüyüş yapması gerekiyordu. Eşi Ayhan Bey ise onu bu süreçte hiç yalnız bırakmamış her daim elinden tutmuştur.
İkisi el ele koridorda yürümüş ve günü böylelikle kapatmışlardı.
SOYKAN AİLESİ
"Baba gerçekten üç tane daha mı kardeşim oldu?!" İdris sıkıntıyla derin bir nefes verdi dışarıya. Zaten iki tane erkek kardeşi vardı. Ne gerek vardı ki bu kadar daha kardeşe "Kesin arkadaşlarım benle dalga geçecek." diye düşündü ve bir daha sesli bir nefes verdi.Çocukları bilirsiniz biraz şeydiyler acımasız. Her şeyle dalga geçip her şeye alınabilirler. "Oğlum fena mı işte ailemiz gittikçe büyüyor. Hem sen kız kardeş istemiyor muydun bak orada yatıyor." Kuzey Bey oğlunu yatıştırmaya çalışmakta pek becerikli değildi.
Eşi ameliyattan 8 saat önce çıkmasına rağmen yatağından kalkamıyordu. Onunla ilgilenmeyi çok istese de babaannesi ile hastaneye gelen büyük oğlu durmuyordu. Onun enerjisini almak hatununa en büyük iyilik olacağı için oğluna bakmayı seçmişti. Ama yaptığının kendine zarar olduğunu çok kısa bir sürede anlamıştı.
İdris'in de şikayet ettiği gibi üç erkek çocuğu olan bir aile neden daha çocuk yapar ki. Kızına baktı sarı prensesine. Onun içindi her şey. Evliliklerinin ilk yıllarından itibaren hep kızı olması için uğraşıp durmuştı. Ancak her seferinde oğlu olduğunu öğrenip depresyona girmişti. Sonraysa sağlıklı olması için dua edip eşinin yanında durmuştu.
"Hepsi erkeğe benziyor bunların, hangisi kız kardeşim baba." Kuzey oğlunun lafına gülerek kızını tarif etmeye başladı. "Bak annene benzeyen." İdris hepsine dikkatlice baktı en sonunda eli camda birinin üzerinde kaldı. "Buldum baba, buldum."
Bu Işık'ların kızıydı. Yani bilekliğinde öyle yazıyordu. "Hayır oğlum o değil.Bak şu sarı saçlı." Kuzey Bey'in lafları üzerine oğlu yüzünü buruşturmuş ve "Ya ama baba o anneme hiç benzemiyor ki öbürü daha çok benziyor."
Oğlunun heyecanlanmaya başlamasıyla bebeklerin ruh sağlığını düşünüp İdris'i oradan götürmüştü.
★★★
Evet ilk bülümün sonuna gelmiş bulunmaktayız. Bölümü beğendiyseniz yıdıza basmayı unutmayınız. Görüşmek üzere, öpüldünüz.
İg: mulayim_suyusu0
Main: htcepire0
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAZ KIZI/GERÇEK AİLEM
Teen FictionSevgili her kim okuyorsa Ben bir anneyim, evladını kaybetmiş bir anne. Evladının toprağı çökmeden eşini de kaybeden bir anne. Ben canı yanan bir anneyim. Üç kuruş için canımı yaktınız, evladıma kıydınız. Bu dünyam zehir oldu, öbür dünyam zehir oldu...