2. BÖLÜM: KİMİM BEN?

102 3 4
                                    

Selamlar! İkinci bölüm ile karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz. Yazım ve noktalama hatalarım için şimdilen özür diliyor ve keyifli okumalar diliyorum.

2. BÖLÜM: KİMİM BEN?

Mine'den:
Tam 46 saat geçmişti hastaneden ayrılışımızın üzerine. Her kapı çalınışında yüreğimiz ağzımıza gelse de DNA testleri daha yeni elimize geçmişti. Her şeyin başladığı yerdeydik mutfak masasında.

Elimdeki zarfları döndürüp dururken açamayacağımı anladım ve yavaşça babamın önüne ittim. Tam üç tane zarf vardı. Biri benle babamın, biri benle o adamın diğeri ise babam ve hastanedeki kızın.

Üzerlerinde isim soy isim yazmadığı için en üsttekini açtı babam. Okudu okudu, yüzü sararmaya başladı. Daha sonra diğerini sonra ise diğerini derken hepsini okumuştu.

En son sapsarı olmuş şaşkın yüzüyle bana döndü ve "Şimdi, şöyleki sen hastanedeki o adamın kızı değilsin, o kızda benim kızım değil." Derin bir nefes verdim "Ayy çok iyi, ben zaten biliyordum sizin kızınız olduğumu." Annemle oturduğumuz yerden sıkıca sarıldık. Bunu bölen babamın "De," sesi oldu. Bu ses bir felaketin sesiydi biliyorum. Devam etti babam "bizim seninle de aramızda biyolojik bağ bulunmuyormuş."

Zaman durdu sanki o an benim için. Ağzım açık, gözlerim dolu dolu kaldı. "Nasıl yani?" diyebildim sadece. Onlar benim ailem değil miydi. Ama beni bırakmazlar ki. "Neyse ya siz beni bırakmazsınız zaten." diyerek gülümsedim. Onları üzmek gibi bir hakkım yoktu.

Anne babam bana sarılınca abim "Tüh ya, yine kurtulamadık." dedi. Amacı bizi güldürmek olsa da ters ters baktım ona. Tam laf edicekken babam "Prensesim, biz seni bırakırmıyız hiç başkasına. Abin olsaydı işler değişebilirdi tabii." demişti. İşte bu dediğine babamla ben gülerken. Abim somurtmaya başlamıştı bile.

Annemse çok başka bir yerdeydi. Bana sarılmış halde uzaklara dalmıştı. Babam onu kolundan tutup ayağa kaldırdı. Bize hiçbir şey söylemeden ikisi odalarına çekildiler. Abim telefonuna dönünce ben de baktım bir süre. Telefon pek sarmayınca yukarı çıkmak istedim. Ancak annemleri rahatsız etmek istemediğim için çıkmadım.

Ayağa kalktım abimin bakışı bana dönünce "Biraz hava alıp geleceğim." dedim. "Gelirken kola al. diyip 100 lira para verdi. "Tamam." diye mırıldanıp anahtarımı cebine attım. Ve hızlıca yukarı çıkıp kulaklıklarımı da cebime koydum yine aynı hızla evden dışarı çıktım.

Hızlı hızlı yürümeye başladım. Amacım koşmak için ısınmaktı. koştum sonra, saatlerce koştum, şehir içinde oradan oraya. En son eve dönüş yolunda bir park gördüm dinlenmek için oraya oturdum. Telefonumu çıkarttım, saate baktım 19.16'ydı. Hava kararmaya başlamadan eve gitmem gerekti kalktım oturduğum yerden. Yavaş yavaş yürümeye başladım

En sonunda evin yakınlarında bir marketten bir tane kola alıp eve geri döndüm. Akşam yemeğini hazırlıyorlardı. Annem bana döndü "Hoş geldin annecim, aradım ama açmadın?" Tek kaşı kalkmış hesap sorma pozisyonunu almıştı. Telefonu kontrol ettim 6-7 dakika olmuştu arıyalı "Kısıkta kalmış herhalde." diyip yerime oturdum.

Etraftaki sessizliği farkedince abimin olmadığını abladım. "Abim yok mu?" diye sordum. Babam masaya servis tabağını koyarken "İşi varmış onun biraz. 2 saate falan gelir." dedi. Kafamı sallayıp tencerenin içine baktım. Mercimek çorbası vardı. Annemin koyduğu borcamda ise köfte patates vardı. Hafifçe yüzümü buruşturdum. Köfte neyse de patatesi sevmezdim ki ben.

Biraz ordan biraz burdan bir şeyler yedim ve sofranın toplanmasına yardım edip odama çıktım.

Elime birkaç parça kıyafet ve havlularımı alıp banyoya girdim. Soğuk bir duş iyi gelicekti bana. Üzerimdekileri çıkartıp soğuk suyun altına girdim. Yavaş yavaş yıkandım. Üzerimdeki ter aktı, terle beraber içimdeki tüm kötü hisler de aktı.

LAZ KIZI/GERÇEK AİLEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin