Medya; July'nin bu bölümde giydiği kıyafet.
Çoğunuz, Emma Watson'ın yer aldığı Beauty and the Beast filmini biliyorsunuzdur. Medyada ki fotoğraf o filmden.
ᯓᡣ𐭩
Alnımda ki terleri sağ elimin tersiyle silip sol elimde ki eldiveni çıkardım. Samanlığı temizlemek yorucuydu, her hafta temizlenmesi gerekiyordu.
Her hafta ben ve arkadaşım Erica, samanlığı temizlemekte görevliydik fakat Erica bu hafta hastalandığı için samanlığın bütün işi bana kalmıştı.
Eldivenleri bir köşeye koyup dinlenmek için köşede ki samanların üzerine oturdum. Evden çıkarken annemin verdiği bez çantayı açarak içinde ne olduğuna baktım.
İki şişe su, bir peynirli sandviç, bir patatesli börek vardı. Peynirli sandviçi çıkararak hızlıca bir parça ısırdım. Yaklaşık dört saattir samanlıkta çalışıyordum ve hiçbir şey yememiştim.
Sandviçten bir ısırık daha alacağım sırada arkadan gelen ses beni durdurdu.
"Ne yazık..."
Sesin sahibini tanımıyordum. Kim olduğuna bakma zahmetine girmeyerek sandviçten bir ısırık daha aldım ve yanımda ki su şişesini alarak birkaç yudum içtim. Kısa bir süre boyunca kim olduğunu bilmediğim kişi de, ben de konuşmadık. Ben sandviçimi yemeye devam ettim.
"Babamın sizi böyle zahmetli işlere sokmasını diyorum, ne yazık."
Draco. Draco Malfoy. Yüzünü hiç görmediğim ama ismini yüzlerce kez duyduğum o çocuk. Bildiğim kadarıyla saçlarının rengi ve gözleri Lucuis Malfoy'a benzeyen bir çocuktu.
Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu'nda eğitim aldığını ve çok başarılı bir öğrenci olduğu konuşuluyordu kasabada fakat hiç kulak asmamıştım.
Lucuis Malfoy'un, kısacası bir Malfoy nasıl başarılı olabilirdi?
Draco Malfoy adım atarak sonunda arkamda durmaktan vazgeçmiş ve oturduğum yerin sağında bulunan pencereye doğru ilerlemişti.
Onu izlemeye devam ettim. Pencerenin dışında ki kasvetli havayı uzunca bir süre seyretti. Hiçbir şey söylemedi. Bir şey yapacak mı bilmiyordum. Fırtına öncesi sessizlik gibiydi.
Gözlerimi ondan ayırıp, su şişemi bez çantaya geri koydum ve çantamı alarak ayağa kalktım.
Malfoy hala yerindeydi.
Bir şey yapabileceğinden dolayı temkinli davranarak ne hızlı ve yavaş adımlarla samanlığın çıkışına doğru ilerledim, yavaşça ellerimi kapının koluna uzatmak istediğimde ne olduğunu anlamadım ve bir şey beni sertçe geri savurdu.
Hızlıca arkaya doğru bir şey tarafından fırlatıldım.
Draco Malfoy'un tam ayakları dibine sırt üstü hızlıca düştüğümde canım çok yanmıştı.
Dudaklarımdan acı bir inilti döküldü.
Gözlerim sımsıkı kapatmış bir şekilde bir elimi belime götürdüm, belki ağrısı geçer diye. Başımı yere hızlıca çarptığım için başımda ağrıyordu.
Acıyla belimi tutarken gözlerimi açmaya çalışmak zor olmuştu. "Tanrım..." Galiba belim kırılmıştı. Ama kırılsaydı ölürdüm. Ölürdüm herhalde veya sadece yaralanır mıydım?
Gözlerimi açtığımda bir çift mavi gözle karşılaşmayı beklemediğim için kendimi geriye çekmeye çalıştım. "Kahretsin! Ne diye birden önümde duruyorsun?"
Karşımda duran ve bana doğru diz çökerek eğilmiş olan Malfoy, söylediğimi komik bularak dişlerini göstererek adeta bana alaylıca sırıttı.
Sırıtmasına karşılık gözlerimi devirdim ve bir elimi yere, bi elimi de dizime koyarak destek almaya ve ayağa kalkmaya çalıştım. Yavaşça kalkmaya çalışırken dengemi kaybettiğim de elim dizimden kaydı ve tam yere düşeceğim sırada, Malfoy'un kolları arasında olmayı hiç beklemiyordum.
Refleks olarak gözlerim kapanmıştı. Açtığımda Malfoy'un bana boş boş baktığını gördüm.
Böyle aptalca bir durumda kalmaya devam etmek istemediğim için kolları arasından çıkacağım sırada beni engelledi.
"Şşştt nereye?"
Aptal gibi olduğu durumdan keyif alıyordu. Kızlara böyle hareketler göstermek hoşuna gidiyordu sanırım ama benim o kızlardan olmadığımı hiç bilmiyordu.
Birkaç dakikadır sinirden ağzımın içinde tuttuğum tükürüğü bir anda Malfoy'un yüzüne püskürterek kolları arasından çıktım ve orada oyalanmasını umarak hızlıca belimin ağrısına rağmen samanlığın çıkışına doğru koştum.
Kapının önünde durduğumda birkaç dakika önce geriye fırlatıldığım gibi fırlatılmamak için yavaşça kapıya kolumu uzattım ve bu sefer öyle bir şey olmadı. Oh çekerek kapının kolunu aşağıya indirdiğim de kapı açılmadı.
Birkaç kez denedim fakat yine açılmadığında ne yapacağımı düşünmeye başladım.
Arkamı döndüğümde Malfoy'un yüzünü silme işlemini bitirmesine az kaldığını ve az sonra beni öldüreceğini anlayarak, kazma ile küreklerin olduğu bölüme canım çıkarcasına koşmaya başladım.
Bu sırada Malfoy sinirden kahkaha atarak bana doğru geliyordu.
"Aptal! Sen ne yaptığını zannediyorsun? Yüzümün güzelliği için babamın kaç trilyon galleon ödediğinden haberin var mı!"
Malfoy olduğunu bu kadar belli etme Malfoy.
Elimde ki küreği Malfoy'a doğru tutuyor ve bana doğru gelmesini engellemeye çalışıyordum. Kürek pis olduğu için yanına yaklaşamıyordu.
Şuan ki hali o kadar komikti ki. Kasaba halkına anlatsam asla bana inanmazlardı.
"Aptal sensin! Çabuk buradan defol saman saçlı çocuk yoksa bu küreği yüzünün ortasında bulursun!"
Malfoy olduğu yerde durarak sanki bir şey hatırlamış gibi kafasını kaşıdı ve siyah ceketini cebinden asa çıkararak bana doğrulttu.
"Asa mı daha güçlü yoksa pis bir kürek mi?"
Alayla kahkahalar attığında yüzümü ekşittim ve dikkatini dağıtmaya çalıştım. Malfoy başka bir yöne baktığı sırada küreği daha da kaldırarak asasına doğru savurdum. Asa yerde yuvarlanırken Malfoy bana ve daha sonra elimde ki küreğe şaşkınca bakıp samanlığın çıkışına doğru arkasına bile bakmadan koştu.
Tek şaşırdığım ben açmaya çalışırken açılmayan kapı Malfoy açtığında açılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kasaba Kızı | Draco Malfoy
FanfictionJuly Watson, Malfoyların ayakları altına aldığı küçük bir kasabada yaşayan bir kızdır ve yıllardır Hogwarts Mektubu'nu bekler. Bu mektup hiç beklemediği bir kişiden kendisine gönderilir. Watson'ı artık tamamen farklı bir gelecek bekler. Hikaye tamam...