Hayatımın en büyük üzüntüsüyle baş başkayken yanımda kimse yoktu.Son sözleri, anılarımız, bana bakışı, hediyeleri, tavırları, adım attığı yerler, eşyaları, en sevdiği yemekler...
Beynimin bana uyguladığı işkencenin haddi hesabı yoktu. Hayatımda ilk defa bu kadar acı çekiyor, ölmek istiyordum. Babam her şeyimdi, annem olmadığından benimle normal bir babanın 2 katı ilgilenmiş hayatımın her anında yanımda o olmuştu. Ne arkadaşım ne sevgilim olmuştu. Ben kimseye ihtiyaç duymamıştım, babam bana yetiyordu.Beynimdeki soyut resimler şu an yanımdaymış gibi kalbimi sızlatırken ben yere çökmüş saatlerdir ağlıyordum.
Bu derin boşluğu 10.000 sayfaya hatta 100.000 sayfaya dahi yazsam yetmezdi...Bilmem gecenin kaçıydı, babamın çok sevdiği deri ceketini giydim, ceketin kolunda benim baş harfim vardı. üzerimdeki incecik pijamalarıma aldırmadım. Buz gibi soğuk vücuduma çarpsa da içimdeki derin boşluk ve acı ondan çok daha baskındı.
Biraz yürüdüm kocaman demir kapıyı ardıma bıraktım ve arkama baktım.O eskiden bembeyaz olan evim artık simsiyah, hüzün doluydu.
Dalgın gözlerle elimdeki kocaman şarap şişesini kafama diktim. Üzerindeki babamın imzasına uzun uzun baktım. Gözlerimden düşen yaşlarla etraf bulanıktı, nereye gittiğimi bilmiyordum. Sahil kenarındaydım fakat hiç gitmediğim yerlerden yürüyordum. Sokak lambasının tiz ışığı etrafın ıssız olması umrumda değildi.Babamın büyük bir şirketi vardı, yaşadığımız yerde oldukça popüler olan bir şirketti. Alkollü, alkolsüz özellikle şarap olmak üzere içecekler üretirdi, kokteyl içecekleri. O dev gibi şirketin yanında onun iki katı kadar fabrikası vardı. Yoktan buralara gelen babam çok zeki ve saygın bir adamdı. Magazinlerde adı dolaşıyor kendi şirketi "Red Wine" reklamları televizyon kanallarında yer alıyordu.
Tanınmanın aksine herkes onu tek başına kimsesiz sanardı. Beni hiçbir zaman magazine tanıtmamış arkadaşlarından bile uzak tutmuş sadece birkaç kişiyle tanıştırmıştı yani beni kimse tanımaz onun kızı olduğumu bilmezdi.Öldüğüne dair haberler ve magazin üstüne sosyal medya deli gibi çalkalanırken, onun cinayetten öldüğü düşüncesi yayılıyordu. Evet babam bir kazayla değil kasıtlı öldürülmüştü. Bir cinayete kurban gitti haberlerini görmekten gözlerim şişmiş katilin bulunamadığı kendimi yiyip bitirmeme sebebiyet vermişti. Babam 3 ay önce ölmüştü. Plakası olmayan siyah camlı eski bir jeep ona çarpmış metrelerde sürüklemiş şarampolden takla atmasına sebep olmuştu.
Her saniyem babamdı.
Gözümdeki yaşı silmeye mecal bulamazken ani bir frenle yanımda kılpayı duran arabaya bile bakmadım. Yere takılıp düştüğümde arabadaki adam indi ve beni kaldırıp kaldırımdaki banka oturttu. Yüzünü göremediğim adam beni sakinleştirmeye çalışırken sesini zar zor duyuyordum. Elimdeki şarabı aldı ve üzerine baktı.
"Hanımefendi, sarhoşsunuz. Lütfen evinizin yerini söyleyin, başınıza bir şey gelecek."
Elindeki şişeyi hızla çektim ve yere fırlattım. Daha da kötü ağlarken şişeyi kırdığım yere dizlerimin üzerine çöktüm. Elime camları aldım. Adam beni aniden kaldırdı ve bağırmaya başladım.
Dizimdeki camları çıkarıp elimdekileri attıktan sonra beni kucağına alıp arabaya bindirdi."Başıma daha kötü bir şey gelemez!" diye bağırdım kapıları zorladım adam kilitlemişti. Kafamı sertçe cama çarptım ve sonra karanlık...
...
YOU ARE READING
Red Wine
RomanceÖlen babasının intikamını almak isteyen Efsun büyük bir oyunun içine düşer. 💎 Korku, Şehvet, şatafat...