Gecenin bir yarısı, saçlarıma iltifat ettikten sonra, birilerinin bizi duyabileceği ya da görmüş olabileceği korkusuyla odasından tek bot ve çıplak ayakla kaçmıştım. Peşimden gelmek ya da bir şey söylemek yerine sırıtıp saçını düzeltmişti. Odama geldiğimde terli ellerimde birkaç sarı saç teli vardi. Başımı yana eğip o parlak taneleri bitki kitaplarımdan birinin içine yerleştirdim. Dudaklarım cayır cayır yanıyor, sanki üzerine tuz basılmış bir yara gibi sızlıyordu.
Pişman olmuştum. Her şeyden, yaptığım onca şeyden. Kendimi utandırmaktan başka bir işe yaramıyordum.
Ama çok güzel hissettirmişti.
Ama unutmalıydım.
Ama çok güzeldi.
Beynimi kapatıp gerçek sorunlara odaklanmalıydım. Yeterince zaman harcamıştım. Zihnimden ağzındakı o şarap tadını atmalıydım.
Çok tatlıydı.
"Hayır. Böyle olmamalı. Unut." Kendimi kandırmaya devam ederek aynadaki dağılmış surata baktım. Bu sefer çok ileri gitmiştim. Evet, gerçekten bir şeyler denemeye çalışırken, farklı olmaya çalışırken yanlış şeyler olmuştu.
Pişman değildim.
Pişman olmalıydım.
Neden gülümsüyorum? Aynadaki yansımada gördüğüm tek şey yeni bir deneyim yaşamış genç kızın çarpık gülümsemesiydi. Başımı iki yana sallayarak botumu ayağımdan çıkardım ve yatağa girdim. Uykum vardı ve şarabım tadını unutmam gerekiyordu.
Şarabın adı Glenn'di.
Ve gittikçe dilimde kötü bir tat bırakıyordu.
Çünkü bağımlılık yapabilirdi.
Berbat bir sabah. Berbat bir göz çevresi. Berbat bir tat. Hizmetçinin kapıyı çalmadan odama girmesi yüzünden sıçrayarak ayağa kalktım. O an ne kadar kötü bir durumda olduğumu anlama fırsatı olmuştu. Ayağımın birinde yün bir çorap varken diğeri çıplaktı. Yastığımda kırmızı boya izleri vardi ve gözlerimin altlari siyahlaşmıştı. Ağlamak üzereyken Janey benim için sıcak bir banyo hazırladığını söyledi. Başımı sallayıp teşekkür ettim. Gülümsedi ama çok soğuktu.
Her şey çok soğuktu. Ben burada ne yapıyordum? Neden Cole'u göz ardı edıyordum? Annemi neden aramıyordum? Ben neden kimseyi umursamıyordum?
'Kendine gelmen lazım'
'evet'
'Kelebekleri tekrar yut. Zamanı geldiğinde kusmaya vakit olacak.'
Sadece kendi kendime konuşarak durumu düzeltmeye çalışıyordum ama olmuyordu. Midemde heyecanla kıpırdanan bir şeyler vardı ama onları istemiyordum. Artık odaklanmam gerekiyordu. Çok fazla vakit harcamıştım.
Ve bir şeylerin yaklaştığını hissediyordum.
'Çok vakit harcadın Theodora.' Elbette. Dinleniyordum.
Tekrar yorulma zamanıydı.
Bir şeyler yapmalıydım. Gerçekten, aylardır eski hayatımı unutmaya çalışırken buraya tekrar dönmüştüm ve yeniden yaşamaya çabalıyordum. Başladığım noktaya geri döndüğüm için hiçbir şekilde ilerleyemeyecektim.