Bölüm şarkısı:
Dedublüman - Geçmesin Günümüz&
Normalden daha sıcak geçen klasik bir haziran günüydü.
Normalden daha sıcak diyordu çünkü meşhur Adana sıcaklarından sağ çıkan bünyesine bile fazlaydı bu sıcak.
Hava tam tamına 44° dereceydi!
Haliyle bu sıcakta dışarı çıkacak kadar da kafayı yememişti henüz. Bu yüzden de mobil uygulama üzerinden mutfak alışverişi yapmıştı. Keşke yapmasaydı çünkü yaklaşık bir buçuk saattir siparişinin gelmesini bekliyordu! Hiçbir zaman sabırlı bir adam olamamıştı ve şu an kelimenin tam anlamıyla oturduğu yerden kuduruyordu.
Birinci saatin sonunda bağlandığı müşteri hizmetleri yoğunluk sebebiyle siparişlerde gecikme olduğunu söylese de kurye geldiği zaman hesap sormayı çoktan aklının bir köşesine not etmişti.
Neredeyse buzdolabındaki bütün meyve sebzeleri bozulmuştu ve yemek yapmak için bile siparişinin gelmesini bekliyordu. Siparişi iptal etmek istese de prosedür gereği iptal edememişti.
Takıntılı ve dakik bir kişiliği olması onun suçu değildi ki! Güne bu denli kötü şekilde başlaması bile onu şimdiden strese sokmuştu. Sıkıntıyla nefeslenerek dört döndüğü salonunda bulunan klimanın önüne oturdu. Sanırsa stres onu daha çok terletiyordu.
Birkaç dakika sinirle titrettiği dizlerini izledi. Ta ki klimanın hava üflemediğini fark edene kadar. Olabildiğince dramatik bir şekilde kafasını televizyonun yanında bulunan wi-fi adaptörüne çevirdi. Işıkları yanmıyordu...
Başta salona ait şalterin attığını düşündü. Hızlıca ayaklandı. Diğer odaların elektriğini bile denemeden giriş kapısının solunda bulunan şalter kutusuna ilerledi. Kötüyü çağırmak istemiyordu çünkü şu an, bu cehennem sıcağında elektriklerin kesilmesi kabusu olabilirdi.
Büyük bir hevesle incelediği kutuda aşağı yönde duran herhangi bir anahtar göremedi. Büyük bir yıkılmışlık edasıyla omuzlarını düşürdü. Elektrikler kesilmişti. Elektriklerin olmaması eşittir klimasızlıktı!
Şansına küserek tekrardan salona döndü. Havasızlıktan ölmemek için pencereleri açmaya karar verdi. Yaprak bile kımıldamayan, sıcak nedeniyle bomboş sokağı izledi.
Bir süre sonra aklına siparişi geldi. Kurye gelirse eğer kapıda kalacaktı. Üstelik kendisi dokuzuncu katta oturuyordu, aşağı inip kapıyı açması mümkün değildi çünkü indiği dokuz katın bir de çıkışı vardı!
Uygulamadan kuryeye ulaşmaya çalışmak en mantıklısıydı. Telefonunu eline aldığı an çalması bir olmuştu. 850'li bir numara arıyordu. Kurye olabileceği ihtimalini düşünerek hemen cevapladı.
"İyi günler Yalım Bey, ben Gökmen. Diva marketten arıyorum." Uygulamada sürekli darlamaya çalıştığı kuryenin ismi de Gökmen'di. Demek ki doğru tahmin etmişti!