0.1

110 21 41
                                    

jungwon: gelecegini soyledigini
saniyordum

riki: bekle biraz

jungwon: seni bekleyecek vaktim
oldugunu sana ne dusundurdu

riki: okuldan sonra bulusmak
isteyen sensin

sonuc olarak beni beklemek
zorundasin

gelicez iste aq

jungwon: duzgun konus be

riki: ay cok ozur dilerim
insanlara tehditler savuran
ogrenci komitesi baskanim
size kufur etmememiz lazim

jungwon: of riki

dershaneme gec kalicam

cabuk gelirsen iyi olur

riki: bakariz

jungwon: senin bu rahatligin ne
ya

bakamazsin hicbir sikime

hizli ol ve buraya gel

pencereden baktigini gordum

sinirlerimi bozuyorsun su an

riki: kufretmeyin ama siz
ogrenci komitesi baskanisiniz

birileri ekran goruntusunu alip
mudur beye gosterebilir

jungwon: senin beni tehdit falan
edemeyecegini ikimiz de biliyoruz
farkindasin degil mi

riki: her seyi cok uzatiyorsun

geliyorum simdi

okulun disinda konusalim

kapida bekle

jungwon: iyi

/

jungwon kendisine söylendiği gibi çıkış kapısı önünde beklemeye koyuldu. riki de çok geçmeden yanına geldi. selamlaşmadılar, okuldan uzaklaşana kadar sessizliklerini koruyarak yürümeye devam ettiler.

"yeterince yürümedik mi? konuşalım." dedi jungwon. riki iç çekti, gözlerini devirdi. " iyi, hadi konuşalım... ne konuşacakmışız??"

" sen gayet iyi biliyorsun ne konuşacağımızı."

"bilmiyorum, hiçbir fikrim yok. ne konuşacağız jungwon? beni biraz da böyle mi tehdit edeceksin, ne? neyini konuşabiliriz?"

"seni gördüm."

"orasını anladık zaten dün. ne yapacaksın? idareye mi söyleyeceksin? ailemi mi arayacaksın? polise mi gideceksin? hiçbiri umurumda değil biliyor musun?"

jungwon son cümle ile birlikte gülerken riki'nin kaşları çatılmıştı. "komik bir şey söylediğimi hatırlamıyorum."

"umurunda değilse neden buradasın? madem umurunda değildi... o zaman gelmeseydin nishimura."

riki tekrar gözlerini devirdi. "her neyse, ne söyleyeceksen söyle de git... dershaneye geç kalmıyor muydun?"

"o sen çabuk gel diye bahaneydi, dersime daha var. her neyse kısaca özetlemek gerekirse elimde fotoğrafların var."

"harika, ne sikim istiyorsun benden? para mı? ne?"

"hayır be... neyim ben eşkıya mı? kendine benzettin herhalde..."

"jungwon, uzatma. ne sikim istiyorsun?"

"kullanma."

"hm muhteşem bir fikir. bu bir peri masalı. sen bunu söylediğin anda bırakıyorum ve sonsuza dek mutlu yaşıyorum değil mi? siltir git başımdan." eski yürümeye başladı.

"gidersen fotoğrafları gösteririm." dedi jungwon peşinden ilerlerken. bunu neden yapıyordu? ne diye onu kurtarmak için kendi başına iş açıyordu? iyi bir insan olduğu için miydi tüm bunlar?

"kime gösterirsen göster... neden polise gitmediğini sorup sana kızacaklar ve ben de o arada tüyeceğim."

"polise gösteririm. göstermeme gerek bile yok. seni arayıp da ihbar edebilirim. aptal liselinin biri uyuşturucu kullanıp satıyor derim."

"ve bu sana ne kazandırıyordu? ne sikimde beni rahatsız ediyorsun ki? almak isteyene satıyorum, kimsenin canını yakmıyprum, zorla bir sey yaptırdığım yok... sana ne ki benim hayatımdan amına koyayım??!"

evet, ona ne ki?

"kullanmayı bırak, satmayı da."

"hayır düşünmüyorum, bırak peşimden gelmeyi."

"hayır."

"yang jungwon, ne var biliyor musun? oldukça sinir bozucu birisin. hem de tahmin ettiğinden daha çok. ne olmasını hayal etmiştin? sen beni böyle güzelce tehdit ettiğin sırada ben de 'oha çok haklısın' diyip hayatıma yeniden mi başlıyordum? sence bu mümkün mü?"

"bırakırsan..."

"hayatı toz pembe görüyorsun herhalde... yang jungwon, herkes senin gibi ağzında altın kaşıkla doğmuyor. bazılarımızın hayatı sikim gibi ve başa çıkmak için bir şeylere ihtiyacımız oluyor. lanet olası aklımızı dağıtacak bir şeylere. anlıyor musun? o yüzden simdi şu konuşmayı sonlandırılması ve sen küçük toz pembe dünyadaki harika hayatına devam et... tamam mı? beni de rahat bırak."

"hayatım toz pembe mi? öyle olduğunu kim söylüyor?"

"değil mi? ailenin parası var. lanet olası her istediğin var. gidip evinde hizmetçilerini falan rahatsız et. benimle uğraşma."

jungwon'un hizmetçileri falan yoktu.

"hayır, uğraşmaya devam ediyorum. sen hak verene kadar peşini bırakmayacağım."

"polise de gitmeyeceksin yani..."

"o bir seçenek. hala ikna olabileceğini düşünüyorum."

"evet, toz pembe dünyan ve toz pembe hayallerin... her şey güzel olacak ve mutlu son, değil mi? lanet olası rüyandan uyan! masal değil burası! siktir git başımdan yeter be!"

"çok bağırıyorsun."

"öyle mi? özür dilerim komite başkanım bağırmamam gerekli değil mi?"

"gitmem gerekiyor, ama bu burada bitmedi."

"ilgilenmiyorum, siktir git."

jungwon, dershanesine gitmek üzere yola koyuldu, riki de evine ya da hangi cehenneme gidiyorsa yolda gözlerden kayboldu.

_______
02.07.24
bu fic cok heyecanli btw 😃🤡🤡 ben cok egleniyom (sonunda ne olacagini falan bilmiyorum btw sadece yaziyom su anlik)

kapitalist duzen ⌗ ni-ki × jungwonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin