Güneşin ilk ışıklarıyla uyandım ve olduğumdan daha mutluydum bugün... Yine ağrılarım ve sızılarım vardı belki de aylar geçmişti Kinsey ile geçirdiğim vakitten bu yana. Her defasında daha da kötüleşmeyi başarıyordu. Bugün ise doğum günümdü oysa doğum günlerinde daha kibar davranılması gerekmez miydi?
"Günaydın, 21 oldum sanırım.. " Dedim kendi kendime aynaya bakarak. 18 Mart.. Yılın en değerli günüydü benim için. Çünkü birşeylerin değiştiği tek gündü bugün. Kıyafetlerim ne kadar tek parça ve dikkat çekmeyen türden olsa da en iyilerini geçip giyindim bugün. Saclarımı taradım yıllar önce bana hediye aldığı tarakla. Aynada yüzümü sildim sakince ve acıtmadan. Dün yine beni sebepsizce dövmüştü çünkü yüzüm acıyordu o yüzden.
"Uyandın mı güzelim benim.. Daha gece bile olmadı ama ışık saçıyorsun bakıyorum. " Dedi Kinsey odaya girerken. 3 parçadan oluşan şık takımını düzeltti. Krem rengi ve altın renkleri ön plandaydı takımında. Kuzgun siyahı sacları ile beyaz tenli uyum içerisindeydi.
"Bugün krallığa uğramam gerek. Yine de gelince sana bir süprizim olacak. Gelmek gitmek kadar uzun süreceğinden en az 5 gün buralarda olmayacağım. Bakıcılarının sözünden çıkma. " Dedi ve oradan çıktı. Ayakkabılarının sesi aşşa kattan ardından da kapı sesinden geçti. Kaybolduğunda sevinerek kendimce kutlama yaptım. Ufak dans hareketleriyle yerimde kıpırdandım.
"Sonunda! Teşekkür ederim anne! " Dedim gülerek ve kahvaltıya indim. Benim için bir tabakta marul, havuç ve siyah zeytinler duruyordu. Kinsey varken böyle bir tabak hazırlasalar muhtemelen son gördükleri şey olurdu... Bugünün doğum günüm olması şerefine üzülmeyecektim tabii..
"Teşekkürler Arthur! " Dedim gülümseyerek. Karşımdaki 20'li yaşların sonundaki büyükçe adam yüzüme ve gülümsememe baktı. Sert ifadesi yumuşadı ve yerini hafif bir kızarıklığa bıraktı.
"Hımhım.. " Diye mırıldandı ve ardından gitti. Ben ise aç kalmamak adına tabağımın hepsini bitirdim. Bugün tüm gün ormanda gezmek istiyordum çünkü!
Tabağı masada bırakıp ayağı fırladım. 11 yıldır bu hapishanede yaşıyordum. Cidden nefret ediyordum ama Kinsey olmadığı zamanlarda kendimi mutlu hissedebiliyorum. Kocaman kapılardan çıkış yaptığım an taşlık bahçeye adımladım. Mutlulukla derin nefesler alıyordum. Bahçenin kapısına ilerleyip demir parmaklıklara ulaştığım an omuzuma bir el değdi. Sert ve kaba bir hareketle arkamı çevirdi. Çevirdiği an bu kişinin bahçe şövalyelerinden biri olduğunu gördüm.
"Efendim, senin bahçeden çıkmanı o gelene kadar yasakladı. İçeri geç ucube. " Dedi sinirle soluyarak.
Gözlerimi kırpıştırıp ona bakmayı sürdürdüm. Daha öncesinden bu yaşanmamıştı hiç. Kinsey gittiğinde ben de kendi halimde dolaşabilirdim ormanda.
"A.. Ama neden? " Dedim hüzünle.
Adam kolumdaki elini daha sert çıktı ve çürüklerle dolu kolum acımaya başlamıştı.
"Senin o götünü sağlama almıştır ibne. Nereden bileyim ben! İçeri geç. " Diye gürledi sonlara doğru.
Yavaş adımlarda eve ilerledim. Büyük bir hüzün ve hayal kırıklığı yaşıyordum. Bir gün bile dere yatağına gitmemezlik yapmamıştım. Şimdi ne yapacaktım! 5 gün boyunca ne yapacaktım?!
Nitekim öyle de oldu. Kinsey gelene kadar odamdan çıkmadım, odamdaki banyoda duş almak dışında da bir aktivite yapmadım. Dereye gidemeyip Dolunay'ı göremeyeceksem ne anlamı vardı zaten. Gün geçtikçe iyice zayıf düştüm tabii. Hareket edemez oldum. Aynada gördüğüm kişi bana benzemiyordu. Duşta yuttuğum sular dışında ne bir şey yiyor ne içiyordum. Aç bile hissetmiyordum. Saçlarım Bembeyaz ve parlak iken gittikçe solmaya ve dökülmeye başlamıştı. Gözlerimin ışığı da eskisi gibi değildi. Ölmeye ramak kalmış gibi duruyordu. Eski yaralarım sızılarını da gün yüzüne çıkarmış bana daha fazla işkence ediyordu. 5 günün ardından sonunda hiç olmadığı kadar bekliyordum Kinsey'i gelmesi ve günde yarım saat kadar en azından Dolunay'ı görmek için çıldırıcaktım resmen. 5. Günün akşam saatlerinde kadar bekledim fakat geldiğine dair bir işaret alamamıştım. Umutsuzlukla ve zorlukla doğrulup pencereden baktım. Ay ve dere yatağı görünmüyordu. Kocaman ağaçlar pencerenin önünü kaplamıştı hatta bazı dalları odamın içine kadar uzanıyordu. Derin nefesler eşliğinde dışarı izledim ama başım da dönüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dolunay °BxB°
FantasyGüzelliğini Ay'ın ışığından alan bir oğlan Oğlana takıntılı bir sosyopat Bir krallık ve bir katil. Eşcinsel bir kurgudur. (şiddet, kan, küfür vb. ögeler vardır.)