2- IŞIK

23 5 1
                                    

Gözlerimi açtığımda gördüğüm zifiri karanlıktan başka birşey değildi. Bedenimi kontrol ettim. Herhangi bir yara veya başka bir şey yoktu. Peki hâlâ nefes alabiliyorsam güvertede yaşadıklarım ne oluyordu o halde? Yoksa ölmüş müydüm? Ama ölümün böyle olmaması gerekiyordu. Dikkatimi çeken bir diğer şey ise bedenimin çıplak oluşuydu . Açıkcası bu beni biraz korkutmuştu. Düşüncelere dalarak ayağa kalkmaya çalıştım. Daha bi adım atmıştım ki sendeleyerek kendimi tekrar yerde buldum. Ama tuhaf olan şu ki, yere sert bi şekilde kapaklanmama rağmen hiç acı hissetmemiştim. Tekrar ayağa kalkmaya çalışacaktım ki yakınlardan duyduğum sesle nefesimin kesildiğini hissettim.

"Sakin ol" korkudan neredeyse çığlık atacaktım. "Ne oluyor burada?" Korkuyla kendimi yerde sürükleyebildiğim kadar geriye sürükledim."Bak... Çise sana içinde bulunduğun durumu nasıl açıklayabilirim bilmiyorum.." sesin sahibi kesinlikke tanıdık değildi ve beni korkutan sesin her hangi bir yerden değil, heryerden aynı anda geliyor oluşuydu.

"Kimsin, ne istiyorsun benden?!" Sesim boş alanda yankılanırken korkudan aklımı kaçırmak üzereydim. "Bak öncelikle sakin ol ve şunu sindirmeye çalış," dedi ve derin bi nefes aldı "Çise... Sen ölüsün" sesler kulağımda yankılanırken umutsuzca dizlerimi karnıma çekip kulaklarımı kapadım. Hayır, ben ciddi anlamda ölmüş olamazdım değil mi? Ama gerek bulunduğum ortamın zifiri karanlık olması, gerekse düştüğümde canımın yanmayışı beni tek bi gerçeğe itiyordu. Başımı kaldırıp
etrafa baktım. Sadece karanlık vardı... ellerimi bile zar zor görüyordum.

Acı gerçeği kabullenmek istemezcesine haykırdım. "Yalan söylüyorsun!" Gözyaşları içinde söylediğim şeye ben bile inanmıyordum. "Çise, öncelikle sakin ol. Ben seni kurtarmaya geldim.." dediğinde merakla başımı kaldırıp zifiri karanlığa baktım. "Önce bana öldüğümü kanıtla." Dedim hıçkırarak.

"Elini kalbine veya şahdamarına koy." hızla dediğini yaptığımda daha çok ağlamaya başladım. Ne kalbimde nede nabzımda hiçbir şekilde hareketlilik yoktu.
"Ayrıca kendini yerden yerede atsan hiçbir şekilde acı hissetmeyeceksin." Bunu zaten farketmiştim. Aman Allah ım gerçekten ölmüştüm...

"Tamam artık sakin olur musun? Ben dediğim gibi seni tekrar dünyaya döndürmeye geldim" söylediklerinden hiç bir şey amlamıyordum. Bana öldüğümü söylerken aynı anda nasıl sakin olmamı bekleyebilirdi? "Bak sana son bir şans verdiler. Anlıyor musun? Eğer sakin olursan sana herşeyi anlatacağım." derin bir nefes alarak başımı kaldırdım. "Sakinim." Tekrardan nefes alarak konuşmaya başladı.

"Sana bir şans daha verildi." Dediğinde artık sıkılmaya başlamıştım.

"Kimsin sen?!" Bunu gerçekten merak ediyordum.

"Gerçekten anlayamadın mı?" şifreli konuşmayı bıraksa çok iyi olacak.

"Hatırlıyor musun? Seninle ilkokul, ortaokul ve lisede aynı sınıfa denk geldiğiniz , sınavlarda bile aynı sınıfa çıktığınız, kimseyle konuşmayan içine kapanık bi çocuk vardı." Dediğinde heyecandan göz bebeklerimin büyüdüğünü hissedebiliyordum. "Adal..." diye fısıldadım istemsiz bi şekilde. "Evet, o bendim..."

"Ama bu nasıl mümkün olur?" Şaşkınlığımı hiçbir şekilde gizleyemiyordum. Derin bi nefes alarak konuşmaya devam etti;

"Sen beni asla fark etmesende ben seni her zaman koruyordum."

"Yeterince koruyamamışsın anlaşılan." Diyerek etrafı gösterdim.

"Artık vakti geldi.." ne desiğini anlayamazken başımın döndüğünü hissettim gözlerim kararırken bilincim kapanıyordu.

____________________~●~____________________
2 Eylül 2023
Kan ter içerisin yataktan nefes nefese kalktım. Etrafıma baktığımda kafayı yiyecek gibi hissediyordum. Nasıl yani? O, beni gerçekten dünyaya geri mi gönderdi? Odamdaydım, güvenli alanımda ama hâlâ içimden bir ses geliyordu. 'Belkide hepsi bir rüyaydı..' diyordu o ses. O ana kafama dank etti. Gerçektende bir rüya olabilir miydi? Telefonumu komodinin üzerinden alıp saate bakmak için ekranını açtım. Gözüm tarih kısmına gidince heyecandan bayılacaktım neredeyse.

2 eylül 2023 yazıyordu tarihte gözlerimi ovuşturup tekrar baktım. Evet, gerçekten öyle yazıyordu. Hızla yatağımdan inip ışığı açtım. Hâlâ olanların şokundaydım. Elimle saçlarımı geriye çektim. Bir dakika, bileğimdeki o morlukta neyin nesiydi? Dikkatli baktığımda sadece bileğimde değil,
tüm vücudumun morluklar içerisinde olduğunu gördüm. Hızla aynanın karşısına geçip boynuma baktığımda resmen kanım çekiliyordu. Boynumun her iki yanındada kocaman morluklar vardı. Korka korka elim nabzıma gitti. Kahretsin nabzım atmıyor!

Bunun tek bir anlamı var, Adal haklıydı...

BUZLUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin