Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
↳ 𝗰𝗵𝗮𝗽𝘁𝗲𝗿 𝘁𝘄𝗼,,, first day at hogwarts
⋆⋆⋆
akşam yemeğinden kısa bir süre sonra
akşam yemeğinin bitmesinin üzerinden geçen kısa zamandan sonra öğrenciler hogwarts içerisine dağılmaya başlamış ve herkes birbirinden kopmuştu, yemekte olan birliktelikten eser yoktu. minho her gece yaptığı gibi bugün de hogwarts gezintisine çıkmıştı, aslında yaptığı tek şey gezmekti herhangi bir amacı yoktu yalnızca eski günleri özlüyordu. eskiden her gece birlikte darlene ile gezerlerdi, darlene'in kalbini kazanması çok zamanını almıştı fakat ego tatmini meraklısı biri yüzünden ilişkileri yalnızca birkaç ay sürmüştü.
seungmin olmasaydı şu an birlikte olabilirlerdi, "birileri benim hakkımda düşünüyor ha?"
"aklımı okumayı kes seungmin, ne istiyorsun?" seungmin, minho'nun sinirli sesine karşın yüzüne bir gülümseme yerleştirdi "bana yardım edersen sana darlene'i geri vereceğim."
"ne yapacaksın peki seungmin, gidip yapmadı onu lütfen affet diye ayağına mı kapanacaksın? komik olma."
"beni hafife almaman gerektiğini biliyorsun minho, istediğimi yaparsan onu yarın yanında bulabilirsin. denemekten zarar gelmez, edecek misin?"
minho seungmin'in istediği birkaç şeyden sonra yanından ayrılmış daha sonra etrafta dolanmaya başlamıştı, ilk başta rare'e gitmek istediyse de muhtemelen ortak salonda darlene ile birlikte olduğundan bundan vazgeçmişti. fiona'yı bulmak istiyordu fakat nereye baktıysa kız yoktu, demek ki ortak salonuna gitmişti ve minho'da ilk seçeneğe kalmış gibi görünüyordu.
stresli bir şekilde slytherin ortak salonuna girdiğinde dörtlü yine birlikteydi, yapışık gibi asla ayrılmazlardı. nadiren ayrıldıklarında bile yanlarında başkaları oluyordu, kızlar tek gezmeyi gerçekten bilmiyorlardı.
blair eline aldığı aynadan yüzünü incelerken eleanor darlene'in dizine yatmış uyuyor ve darlene'de elindeki küre ve fallarla ilgileniyordu. rare ise « minho rare'in kesinlikle sorunlu olduğunu düşünüyordu » gereksiz derecedeki uzun asasını kurbağasına tutmuş kurbağası üzerinde büyüler deniyordu, sharpy'nin bir cam kurbağa olduğu yetmezmiş gibi rare'in yaptığı büyüler ile de büyülerin iç organlarda nasıl bir etki bıraktığı fazlasıyla açıkça belli oluyordu, iğrenç.
"rare, bi' bakabilir misin?" rare duyduğu ses ile gözlerini büyüterek minho'ya baktı. blair'de aynı şekilde dönmüş olsa da derlene herhangi bir tepki vermemişti. rare ayağa kalkıp kurbağasını koltuğa bıraktı ve minho'nun yanına ilerledi "ne oldu?"
