Kuğular

2 0 0
                                    

Nehir
Yokuluğunda buldum seni, bir şairin mısrasıdır değil mi? Şairler, şiirler, yokluklar, varlıklar hepsi bir ikilemdir aslında. Ben ikilemimde kaybolmuştum. Kapının eşiğine çöküp ağladığım o günden beri ne bulabildim ne de kimseye sorabildim yerimi. Daha önce hiç bir insanı canınıza bedel tuttunuz mu? Ben tuttum. Canımı alacağını bilmeme rağmen tuttum. Gitmesine izin vermedim yüreğimde zaten gideceğine de inanmadım hiç bir zaman. Ama en sonunda bana bunu inandırmayı başardı. İnanmak çok mu kolaydı gittiğine? Hayır... Tam 15 kilo verdim yokluğunda gülmeyi unuttum onsuz. Çünkü oydu bana gülmeyi öğreten. Onun en ufak kelimesinde mutlu olur en ufak kötülüğünde saatlerce ağlardım. Gidişiyle tüm duygularımı aldı benden. İsmimi söylemem lazım sanırım artık giderken unutulucak olsam da son kez ismimi hatırlamanızı istiyorum Nehir. Babam koymuş ismimi belki de bu yüzdendir hayatımda sadece sürüklenmem hem ona hem de onun yüzünden sevdiğim adama. Ne de olsa tutarmış babaların bedduaları. Sonunda tutuyor babam artık anladım neden bana bu ismi koyduğunu. Burda daha fazla kalamam son sürüklenişim ölüme artık hoşçakalın. Gelme artık neye yarar.

Rüzgar

Onu gördüm. Her seferinde yutkunmama engel olamadığım ama yutkunamadığım her şeyim olan o kızı. Size nasıl anlatsam belki bana kötü bakışlar atıcaksınız ama ben onun acısına olan bağlılığına aşık oldum. Hiç bir zaman anlatmadı bana acısını. Oysa yanında olmayı o kadar isterdim ki. Ben rüzgar, nehir hep poyraz der. Oysa hiç sevmezdim poyraz ismini çünkü o ismi bana annem koymuş. Onunla birlikte sevdim. O bana soğuk olan tarafımı da sevebileceğimi öğretti. Çünkü o hep kötü yanları severdi yaşamda onlara tutunurdu belki de ben öyle sandım.
İki sene önce
Biz onla tam iki sene önce tanıştık deli gibi yağmur yağıyordu hep düzleştirdiği saçlarının bukleleri çıkmıştı ortaya. Yağmur göz yaşlarını gizliyordu. O öyle sanıyordu. Denizin önüne oturmuş sigara içiyordu. İlk orda buldum onun yanına oturacak cesareti. Oturdum, bana dönüp bakmadı bile denize öyle bir kitlenmişti ki kendinin bile farkında değildi. Çok uzun zaman sonra orda gözümden ilk defa bir damla yaş düştü onun acısına ortak olmak istercesine sanki. Kalkmak istedim ordan yapamadım. Anladı bunu, başını omzuma yasladı. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Soramadım. O da anlatmadı zaten. Sigarası hiç bitmezdi hep yenisini yakardı çünkü. Hiç durmadan. Bir kuğu gibiydi ölümüne bir uçuştaydı düşüşünü bekliyordu sanki.

Şimdi
Nehir kağıdı alıp yastığının altına koydu ordan çıkardığı jiletle ilk önce saçlarını kesti ilk başta ne yapmaya çalıştığını anlamadım sonra bileğine tuttu. O an onla geçirdiğimiz her şey gözümün önünden geçti bunlar saliseler içinde oldu o an bağırdım yapma diye. Yapma nehir diye bağırdım. Beni duymadı. Sanki tüm seslere kapamıştı kulağını. Koştum, yetişemedim. Bileğine doğrulttuğu jilet vücuduna işlemiş, kanlar akıyordu bağırdım beni duysunlar diye hastanenin içinde öyle bir bağırdım ki. Yetişemememin verdiği suçlulukla kendimi öldürmeye bağırıyordum sanki. Gelmeleri saniyeleri buldu ama ben dizlerime düşen nehire öylece bakıyordum sadece. Bunu ilk deneyişi değildi ama ilk kez geçirmişti hayata bu düşüncesini. Ağlamaya başladım iki sene sonra yeniden nehir için ağlıyordum. Ama bu sefer başını omzuma koyamadı. Hemen müdahale ettiler düzeleceğini söylediler. Burası akıl hastanesi olduğu için bunlara alışıktılar ama Nehir buna alışık değildi. Nehir saçları kısayken yaşayamazdı ki. Nehir kendini öldürmeye çalışamazdı. Nasıl yaptı bunu kendine. Asla anlamıyorum. İlaçların etkisiyle iki gün uyudu. Seren gelmişti o uyurken en yakın arkadaşı. Ama uyanamadan geri gitmek zorunda kaldı. Benim gözüme uyku girmemişti yemek yiyemedim. Hiçbir şey yapamadım onu kaybetme korkusu öyle çıkamadı ki vücudumdan o uyanmadan hiçbir şey yapmak istemiyordum. Sadece yazdığı mektubu okudum, yüzlerce kez.

Nehir

Saçlarımı keserken öyle bir ağlamak geldiki içimden yapmadım. Yapamadım belkide. Poyraza söz verdim çünkü bir daha onun için ağlamayacaktım. Saçlarımı da onun için kesiyordum. Bir sözüm daha vardı ondan gerçekten vazgeçersem o vazgeçemediği saçlarımdan vazgeçeceğim. Hiç düşünmeden kestim onları. Sonra bileğime doğrulttum. Tam o an Poyrazı gördüm bağırıyordu yapma diye bağırıyordu. Ama yapmalıyım Poyraz sen beni hep kuğulara benzetersin. Benim artık uçmaya gücüm kalmadı. Poyraz öyle bir koştu ki onun gözündeki telaşı hiç görmemiştim. O bana yetişemedi. Dizlerine düştüm. Gözlerinin içine baktım, gözümden bir damla yaş düştü. Özür dilerim dedim başım dizlerindeyken. Ama o duymadı yardım istiyordu çığlıklarla yardım istiyordu. Tek duyduğum onun sesiydi sonra yaşarken de gömüldüğüm o karanlığa gömüldüm yerimi yadırgamayacağımı biliyordum. O karanlıkta son nefesimi verdiğimi sandım.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 06 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Varsayılan Başlık - Kendi Başlığını YazWhere stories live. Discover now