Gölge

10 2 0
                                    

Lütfen oy vermeyi unutmayın
İyi okumalar...
💫
Başımı yastıktan her kaldırdığımda sanki en başa dönüyordu ama bu bana heranın bir oyunuydu. Ağzımdan kan kokusu geliyordu. Bana ne oluyordu yoksa ölüyormuydum yardım isteyecek halim yoktu emir nerdeydi beni fark etmemişmiydi? Bir zorlukla ayağa kalkmaya çalıçtım ama bu nedenini bilmediğim yorgunluğun üzerine gözüm kararıyordu...
(...)
Gözümü açtığımda iki yanımda ve baş ucumda bekleyen değişik insanlar duruyordu. Elim ve ayaklarım bağlıydı bir dakika kıyafetlerimi kim değiştirdi bu beyaz elbisede ne, ben nerdeyim diye düşünürken baş ucumda duran kadın elindeki siyah bez ile gözümü bağlayacaktı. ''Kimsiniz? Ne istiyorsunuz benden, burası neresi?'' Ne kadar bağırsamda kimse bir kelime etmiyordu. ''Beni anlamıyormusunuz''
Derken gözümü ve ağzımı bağladılar. Gözümdeki bezin açık kalan küçük kısmından bir beyaz ışık görüyordum.
Sol tarafımdaki kadın sıvı bir şeyi üstüme damlatıyordu ardından çok tuhaf bir şekilde gözüm karardı...
(...)
Kendime geldiğimdebirilerinin baş ucumda konuştuklarını duyuyordum ama anlamıyordum sanki ispanyolca konuşuyorlardı ama emin değildim

Esta chica necesita morir o el oráculo descubrirá nuestro secreto.

hera que piensas

Martin nos está haciendo esto a propósito.

Si él muere, nosotros también morimos.

El amor de Martín y Lara es tan grande y este amor me está destruyendo.

Martín no debe saber que Lara está aquí, deberíamos colocar guardias en la puerta.

Ayak sesleri geliyordu galiba gidiyorlardı yada başkaları geliyordu...
Bir kaç dakika sonra sesler kesildi
(...)
Gözümü açtığımda birisinin kucağındaydım eleri belerimi sarmış
Hızlı ve endişeli bir şekilde yürüyen birisiydi yüzünde kuzgun maskesi vardı.
Bir zorlukla ''sen kimsin?'' Dedim. Cevap vermedi ardından etrafıma baktım. Her yer yıkılmış ve sis içindeydi bir sarmaşık ağacının altına geldik ve beni hafifçe yere bıraktı ve yüzündeki maskeyi çıkardı bi an göz bebeklerim büyüdü ve yüksek bir sesle ''emi-'' eliyle ağzımı kapatı ve ''sen ne yapmaya çalışıyorsun? bizimi tekrar yakalamaya çalışıyorsun bizi duyarlarsa ne olucak'' ''tamam tamam sesiz olucam ben buraya nasıl geldim ve ben bu elbiseyi nasıl giydim
''Lara bu parelel evren dünya malını buraya alamasın. ''Peki beni kim buraya getirdi'' '' seni katrina getirmiş olmalı
''Katrina da kim emir bana artık net bir cevap ver'' ''Katrina kainatı yönetiyor
Büyük kararları o verir ve o seni get-(sözü yarıda bıraktı) ve ''Lara koş'!!"
Elimi tutu ve koşmaya başladık muahfızlardan biraz olsada uzaklaşmıştık sesleri geliyordu...
Dizlerim titremeye başlamıştı elerim yanıyorcasına acıyordu dizlerimin üstüne çöktüm ''Lara hadi gitmeliyiz
Gözüm kararıyordu zorlukla açtığımda emirin iki kolundan tutmuş götüren muhafızlar emire vuruyorlardı içimdeki acı çoğaldı elerim daha fazla kızarmış ve yanmıştı git gide sinirim geliyordu bi muhafızın bana yaklaşmasıyla bağırarak ayağa kalktım bana doğru gelen muhafız bana yumruk atıcaken yumruğunu tutum ve gözümün içine bakıyordu bana birşey yapamıyordu sanki donmuştu elini bıraktığımda adam kül olup yere düştü ve titremeye başladı ardından gözümün önünde kül oldu ben sinirli ve şaşkın bir şekilde uçan küllere bakıyordum ölüm sessizliğini bozan emir ''Lara sen ne yaptın'' diğer muhafız arkasına bakmadan kaçmıştı emirle birbirimize bakıyorduk emir elimden tutu ve ''vakit kaybetmeden gitmeliyiz'' ''dünyaya nasıl gidicez'' ''bir yarık var oraya girersek dünyaya ışınlanabiliriz ama güneş batmadan oraya varmalıyız yoksa yarık kapanır ve biz burda kalırız...
(...)
Yarığa çok az kalmıştı ama güneşinde batmasına az kalmıştı. Arkamda gezinen gölge beni geriyordu bi an durup arkama baktım ve ''emir farketin mi birisi sanki arkamızdan geliyor gibi''
Emir bana baktı ve ''kimse yok hadi.'' Elimi tutu ve koşmaya başladık...
Karanlık ağaçların ardından gelen ölüm sessizliğini bozan çıtırtılar duyuyordum. Neden bunu sadece ben duyuyordum emir neden bu kadar umursamaz derken emir belindeki hançeri çıkardı ve ''Lara dikatli ol bizi takip eden biri var'' ben etrafa bakarken hera karşımıza dikildi ben karşımda dikilmesiyle irkildim emir ''Hera''...
''Bizi nasıl buldun''
''Şimdi bunu sormanın yeri değil sizi o yarığa götürebilirim'' ben heraya kaşlarım çatık bir şekilde bakarken emir heraya '' peki neden bunu yapıyorsun'' ''laranın ailesinin ölme nedeninin ben olduğunu öğrendiler ve beni öldürücekler ve artık iyi birisi olmak istiyorum'' ben kaşlarımı daha fazla çatarak ''peki sana nasıl güvenebiliriz'' sizi o yarığa ışınlayabilirim''. Emir ''sana güvenmek istiyoruz''. Hera ''hadi ne bekliyoruz bana tutunun'' dedi. Onun dediğini yaptık...
(...)
Yarığa vardığımızda iki muhafız yarığın iki ucunda bekliyorlardı. Tehlikeye her ne kadar yaklaşsam kolumdaki sembol yanıp canımı acıtıyordu benim gücüm bu muydu tehlikeyi yok etmekmiydi kafam çok karışıktı hera bana bir kılıç verdi ve ''savaşabilirmisin'' ben ''ilk olucak'' diyip muhafızların üzerine doğru koştuk onlarında kılıçları vardı. Savaşırken tek düşündüğüm ben bu kadar güzel savaşmayı nerden öğrendimdi. muhafızların sayısı ikiye katlandı Bir muhafız beni arkamdan vurucaken hera bana ''laraa dikat et''
Dediği gibi arkama döndüm ve  çekildim fakat bana saldıran muhafızın kılıcı yüzümü çizmişti bi acı his etmiyordum ama öfkeleniyordum kılıcı kaldırdığım gibi muhafızın başını gövdesinden kopardım. Emir ''hadi gitmeliyiz kapanıcak yarık'' dedi ve üçümüz yarıktan atladık...

Merhaba umarım bu bölümü beğendiniz oy vermeyi utmayın
Yazım hataları için özür
Sizi seviyorum🙃

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 10, 2024 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

2012Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin