Üzerimdeki kabanı çıkarıp yanıma astım ve amfideki yerimi aldım. Arkeoloji okuyordum ve bölüm birinciliğine oynuyordum aynı zamanda. Bugün staj göreceğimiz bölgeler açıklanacaktı. Duyduğuma göre belli gruplar halinde gidecektik.
Amfiden içeriye giren arkadaşımı gördüğümde elimle gel işareti yaptım. Hemen yanıma geldi. "Günaydın şekerim, dün gece neler oldu bak anlatacağım dersten sonra. Şok olacaksın."
"Günaydın Deren." dedim yılgın bir sesle. O o kadar hiperaktif ve aynı zamanda flörtözdü ki anlatacakları hiç bitmezdi.
Tüm herkes toplandıktan sonra hoca içeri girdi. Projeksiyonu ayarladı ve staj yerlerimizden, görevlerimizden, ne tarz projeler beklediğinden bahsetmeye başladı. Sıra grupları açıklamaya geldiğinde dosyasından çıkardığı kağıttan okumaya başladı.
Birçok kişiyi açıklamışken sıranın hala bana gelmesini bekliyordum. Henüz Deren de söylenmemişti ve umarım aynı gruba düşeriz diye umut ediyorduk.
"Merih, Açelya, Kerem, Cenker, Deren ve Caner. Nevşehir'in Avanos ilçesinde Sopeli köyü kazı çalışmalarına destek vereceksiniz. Sizin konumunuz nedeniyle otel ayarlayamadık ama üniversite yönetimi orada bir ev tuttu sizin için." Arkamda oturan Kerem'in sessizce küfür ettiğini işittim. "Göndere göndere köye gönderiyor bu da amına koyayım!"
Deren de hemen oflamaya puflamaya başlamıştı. "Nasıl ya? Herkes piyasa yaparken biz köyde mi çalışacağız?"
"Ben de anlamadım. Sopeli'yi duydum ama kazı var sadece elle tutulur bir şey çıkmadı oradan." Dedim.
2 Ay Sonra
Grup içi kaynaşmalar başlamıştı. Birkaç pürüz dışında anlaşamadığımız bir konu yoktu. O pürüz ise Kerem'in ta kendisiydi. Oldum olası zorba küfürbaz bir çocuktu zaten.
Uzun bir uçak yolculuğu sonrası bizim için tutulan eve varmıştık. Erkekler arabadan valizleri indirirken çantamdan çıkardığım anahtar ile kapıyı açtım. İki katlı eski ahşap bir evdi. Mobilyalar antikavari gözüküyordu. Yaşanmışlık akıyordu evden ama bir yandan da iç daraltıcı bir yanı da vardı. Oldukça tozluydu ev. Temizlenmesi gerekiyordu.
"Benim köpeğin kulübesi bu evden daha yaşanır haldeydi bu ne böyle kafayı yiyeceğim şimdi." Deren söylenirken Kerem ona sert bir yanıt verdi. "Hocaya çıtını çıkaramadın burada ötüyorsun maşallah."
Deren kaşlarını çattı. "Sen ne atlıyorsun lafa ya ben seninle konuşmuyorum."
"Sen benimle konuşamazsın zaten." Diye cevap veren Kerem aşağılar bir bakış atıp valizini eline aldı ve odalardan birine girdi. Kerem uzun boylu fazla yapılı ve serseri tarzda bir çocuktu. Deren ise aman tırnağım kırılmasın kızıydı. Bu nedenle anlaşamamalarını doğal karşılıyordum.
Herkes evdeki odaları gezmeye başlarken ben mobilyaların üstündeki örtüleri kaldırmaya başladım. Kapı girişinde arkasına yaslanıp beni izleyen Caner geldiğimizden beridir hiçbir şekilde laf atmamış ve yol boyunca da sessiz kalıp kitap okumayı tercih etmişti.
Onunla okulda da hiç muhabbetim yoktu. Garip içe dönük soğukkanlı ve yabani biriydi. Boyu çok uzundu. 1.90 vardı. Yapılıydı ve gözleri renkliydi. İlk dikkat çeken hep gözleri olurdu zaten. Çok açık bir yeşildi.
"Öyle bakacak mısın yoksa yardım edecek misin?" Diye laf attığımda adamda mimik oynamadı. Ama yaslandığı yerden doğrulup yanıma adımladı. Birlikte çarşafları kaldırıp ortalığı daha yaşanır hale getirmeye koyulduk.
O esnada yukarı kattan tartışma sesleri gelmeye başladı. Cenk ve Deren'in sesi yükseliyordu. "Kaybol dedim ilk ben dedim burası benim odam diye!"
YOU ARE READING
SOPELİ
ParanormalArkeoloji bölümü okuyan bir grup staj yapmak üzere Nevşehir'in bir ilçe köyüne gönderilir. Bu köyün adı Sopeli olarak geçer. Sopeli'de henüz yeni kazı çalışmalarına başlanmıştır. Bir vaha üzerinde yapılan bu çalışma ilk başta oldukça kıymetsiz görün...