Kapının karşisinda seung vardı ve gözleri şişmişti Felix hemen sarıldı arkadaşına sarılması bittiğinde ise içeri aldı ve birlikte salona geçtiler.
Seung Chan'ı içeride görünce hemen kalkmak istedi ama minho konuştu "hey seung hitme konuşsun sende dinle" seung sınırlı olduğu için bağırdı "NE DİNLİCEM BE BEN BUNU DOGRU BİR AVİKLAMASİ OLAMAZ BU İTİN" Han yerinden kalktı seung'un kolunu tutup mutfağa gittiler.
Han seung'u sandalyeye oturttu ve bardağa su doldurup içirdi ve konuştu "seungum bak biliyorum sinirlisin ama dinle bize anlattı herşeyi lütfen sende dinle" "han neyi dunlicem ya yalan atarsa" "atmicak çünkü telefonda son konuştuğu kişiyi gösterdi bize" seung derin bir nefes aldı "peki ama senin için dunlicem" dedi ve ayağa kalkıp içeri gittiler.
Han minhoya bakıp göz kırptı minho fark etti ve başını aşağı yukarı doğru salladı.
Chan ve Seung karşı karşıya oturdular hemen Chan konuştu "yavrum bak ben kardeşim Hannah ile konuşuyordum sen çok yanlış anladın herşeyi" "eğer bana son arama geçmişini gösterirsen inanırım" "al telefonumu herşeye bak" dedi Chan.
Seung hemen telefonu aldı ve bütün uygulamalara girip baktı ve düşündüğü şey yoktu ve gülümsedi.
Telefonu önünde ki masay koydu ve ayağa kalktı hemen Chan'a doğru yürüdü ve kucağına oturdu "özür dilerim sevgilim ben seni çok yanlış anladım söylediğim şeyler yüzünden ve sana attığım tokat yuzunden beni affedicekmisin" seung o kadar tatlı dedi ki arkadan ses geldi ve bu ses hyunjin'di "seung o seni böyle affetmezse benle ol" Felix duydu ve yalandan boğazını temizledi.
Bunu gören han hemen sırıttı ve içinden kendi kendine konuştu "evet bir iş daha oldu ve bunları da yapmam lazım".
Chan seung'u çok tatlı buldugu için hemen dudağına minik bir öpücük kondurdu ve konuştu "yavrum ben seni hep affederim bundan emin ol" dedi.
Saat çok geç oluyordu hepsi odalarına çekildi ve yataklarına girip yattılar ama iki kişi hariç. Bu ikili minho ve han'dı.
Han yatağın üstüne çıkıp bağdaj kurdu ve oturdu "sevgilim sence Felix ve hyunjin yakisiyor mu" bunu duyan minho hemen konuştu 'bebegim sen dersen yakışır ve niyeki" "Felix galiba hyunjin'den hoşlanıyor ama hyunjin kör olduğu için anlamıyor" minho sevgilisinin bu zekiligine hayran kalmıştı.
"Onları yapalım mi demek istiyosun yani" "evet minhocum aynen öyle demek itiyorum" "yaparız bebeğim onuda yapariz" han duyduğu cümleyle yerinde zıplayıp el carpti ve sonra sevgilisine sarıldı "iyi ki varsın sevgilim" "sende güzelim sende" "hadi yatalım geç olmasın daha fazla" diyip yatağın içine girdiler ikisi ve birbirlerine sarılıp uyudular.
Sabah oldu ve minho,Chan,hyunjin ve Changbin uyanmıştı ve spor için koşu yapicaklardi evden sessiz bir şekilde çıkıp yürüyüşe başladılar.
Önde Chan ve Changbin arkada ise minho ve hyunjin vardı minho bunu fırsat bilip konuştu "lan göt sen birinden hoşlanıyon mu" hyunjin bunu duyduğu için kafasını minhoya çevirdi "evet ama ne yapicaksin bu bilgiyi. Gotune mi sokucaksin" dediği anda gülmeye başladı "yok ya sana sokucam. Of neyse be bu sevdiğin kişi kim söyle bakayım abine" hyunjin "abi" kelimesini duyduğu gibi göz devirdi ve konuştu "Felix varya benim minik kuşum,yavrum,bebeğim,bebişim,her şeyim. Çok güzel değil mi resmen bir melek" minho bunu duyunca "yes ve" dedi Hyunjin bunu duymuştu tabi anlamaz bakışlar attı minhoya.
Minho bunu fark etti ve toparlamak istedi "saatimden rekorumu geçtiğimi fark ettim o yüzden" dedi hemen nasıl yalan bulduğunu oda anlamıyordu ama demişti işte.
Hyunjin anlamış mırıltılar çıkardı ve yolarina devam ettiler.
Chan'da chang'la konuşuyordu.
"Ee kanka senin hoslandigin kişi var mı" changbin ona gelen soru ile başını ona çevirdi ve konuştu"var ama emin değilim o yüzden belli etmiyorum" Chan Jeongin olması dileğiyle tanrıya dua ediyordu "ee peki bu şansli kişi kimmiş".