selam hanzehlerrr, yorumlarınızı okumak istiyorum
antrenman yapmamız gerekirken, bugünlük paydos olduğunu belirten italyan adam ile birlikte sponsorluk çekimlerinde yer almıştık. henüz yüzde yüzümü veremeyeceğimi biliyor olduğumdan dolayı oldukça işime gelmişti bu durum, antrenmanlarda bile iyi olduğumu kanıtlamak ve koçun bana güvenmesini istiyordum. çekimler bittikten sonra tuğba ve mile ile bir şeyler içmek adına sözleşmiştik. birkaç saatimizi öyle öldürmeyi, birlikte vakit geçirmeyi planlıyorduk çünkü oldukça uzak kalmıştık.
şimdi ise soyunma odasında kalan şapkamı almak için oraya doğru ilerliyordum. tuğba ve mile beni dışarıda, arabada bekliyorlardı, acele etmem gerekiyordu bu yüzden.
hızlı adımlarla odaya vardığımda kapısını hiç beklemeden açtım. şimdiye kadar herkesin dağılmış olması gerekiyordu bu yüzden burası boş olacaktı.
ama öyle değildi, evet.
odaya girer girmez bakışlarım soyunma odasındaki küçük koltukta, küçücük bir şekilde üstüne aldığı ince örtü ile kıvrılmış uyuyan hande baladın kadını ile buluştu. reklam çekiminin son dakikalarında kendini iyi hissetmediğini söyleyerek gitmişti. her ne kadar merak etsem de kendime engel olmuştum. öyle istemişti çünkü.
onu merak bile etmemi istemiyordu.
dudaklarım arasından histerik bir gülüşün kaçmasına engel olamamıştım düşüncelerim nedeniyle. ebrar'ı bana onun hakkındaki şeyleri anlatmaması için uyaracak kadar alçalmış ve bir an olsun ebrar'ın neler hissedeceğini, arada kalıp kalmayacağını düşünmemişti.
bencil birisiydi.
tek düşündüğü şey kendisiydi. kendisi iyi olduğu zaman etrafındaki hiç kimse önemli değildi ve bu kendisinin kötü olduğu zaman diliminde de geçerliydi. hande kendisi kötü hissediyorken de kimseyi düşünmezdi. belki de bazen böyle olmak gerekiyordu, değil mi? bencil olduğun zaman karşındaki insan sana daha çok değer veriyordu, en azından ben ve hande için durum böyleydi. ilişkimiz boyunca fedakar olan, sürekli kendinden ödün veren, kendi mutluluğumu hande'ninkinden önemsiz gören taraf ben olmuştum.
beni aldattığını öğrendiğimde bile basit bir cümle kurmuş, birbirimize iyi gelmediğimizi söyleyerek o bitirmek istediğini söylemişti. halbuki, insan birazcık utanmalıydı, değil mi? bazen yüzü kızarmalıydı insanın.
ona olan nefret dolu düşüncelerime rağmen, şimdi onu böyle savunmasız bir şekilde uyurken görmek olduğum yerde kalakalmamı sağlamıştı.
hemen şapkamı alıp bu ortamı terk etmem gerekiyordu.
hem de hemen.
yoksa eski günlerdeki gibi tam karşısına oturacak ya da tam yanı başına uzanacak, bir elimi yumuşacık, uzun saçlarına atarak onu izleyecektim.
istemsizce dolan gözlerim yüzünden sıkıntılı sessiz bir nefes verdim ve şapkamı gözlerimle aramaya başladım.
şapkam yoktu.
hande baladın, benim kendime olan saygımı yitirmeme neden olmadan önce en iyisi şapkadan vazgeçip buradan çıkmaktı, daha sonra temizlikçilere sorardım. bu yüzden hızlıca arkamı dönmek istedim ama yapabildiğim tek şey girdiğimde ardımdan açık bıraktığım kapıya çarpmak olmuştu. çıkan gürültü ile bakışlarım korku ile arkamda uyuyan bedene döndüğünde gözlerini kaşıyarak yarı oturur pozisyona geçmeye çalıştığını fark ettim.
''çok özür dilerim.'' dedim kısık sesle. hande uyurken ve hatta yeni uyandığında bile çıkan yüksek seslerden korkardı, bu yüzdendi özürüm. henüz ayılamamış olduğundan dolayı kısık gözleriyle bana bakıyor, olayı anlamaya çalışıyordu. birkaç saniye boş boş baktıktan sonra kafasını salladı önemli değil dercesine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
aklına ben gelicem | hanzeh
Fanfictionsevdiğim kız hâlâ yaşıyo evet ama benim sevdiğim o hâli öldü bu kitaptaki tüm karakterler ve olayların gerçek kişi ve kurumlarla ilgisi yoktur. tamamen hayal ürünüdür.