.
.
.
.
.Jisung,ani tepki ile irkilirken birkaç adım geriledi.Bu sırada Sam,hızlıca kendini toparlamış,yataktan kalktıktan sonra şaşkınlıkla Jisunga bakmıştı.Onu fazlasıyla uzun bir süre süzmüştü ve anlam verememiş gibi görünüyordu.
"Gerçekten..değişmişsin?"
Jisung,çekingen bir şekilde başını eğip halıyı incelemeye başladı.Bu sırada Sam,boğazını temizleyerek Jisunga yaklaşmıştı.
"Acaba..Benim yanımda başını veya bir yerlerini eğmesen olur mu?"
Jisung,şaşırarak Sam'e döndü. "Bu seni rahatsız mı ediyor?"
"Yani..evet?"
Jisung,başını sallayarak onu onayladı.Bunun sebebini anlamamıştı.Ama bugün zaten genel olarak hiçbir şeyi anlamadığı için sustu.Ancak daha sonra aklına gelen şey ile tekrar yeşil gözlere döndü.
"Bugün yaşadığım şeyler..Hepsinin ne olduğunu anlatacaksınız değil mi?Ben,yani gerçekten aklım çok karıştı."
Sam,iç çekerek başını sallamış ve ilerleyip Jisungun kolunu tutmuştu yavaşça.
"Duyacağın şeyler..Göreceğin şeyler ve sana kanıtlayacağımız her şey,seni şoka sokabilir.Bu yüzden önceden söylemek istedim.İşler sandığından daha önemli bir boyutta ve bunu mahvedemeyiz.Sana ihtiyacımız var.Bize yardım etmen gerek ancak bunun için önce her şeyi öğrenmelisin.Hayatın senden sakladığı şeyler çok fazla,tüm benliğini yok edecek ve seni yeniden yaratacak gerçeklerden bahsediyorum..Bu yüzden lütfen hafife alma."
Jisung,tamamen karmakarışık zihni ile yutkunup başını sağa sola salladı. "Benim gibi sıradan bir insana mı ihtiyacınız var?"
Bunun üzerine Sam,hafifçe güldü ve başını eğdi biraz.Ancak daha çok acılı bir gülüş gibiyd.
"Sıradan bir insan olmadığını kısa sürede fark edeceksin Jisung."
Jisung,tamamen karışmış zihni ile kalakalırken Sam oflayarak odanın kapısına yöneldi. "Gel hadi.Cidden geciktik.Senin duş almanı bekleyeceğimi tahmin etmezdim.."
Jisung,hemen başını sallayarak önden yürüyen adamı takip etti.Kısa süre sonra mermerler yerine tekrar kahverengi tuğlalı zemin karşılamıştı Jisungu.Hala fazlasıyla gergin ve gittikçe korkan genç çocuk,şimdi eskisi kadar kararlı değildi.
Bir süre daha bolca koridor yürüyüp geçtikten sonra tekrar o büyük kapının önüne gelmişlerdi.Jisung,bu kapıya yaklaşır yaklaşmaz yoğun ama tatlı bir ferahlık veren nane kokusunu tekrar solumuştu.Gerginliğini adeta sıfıra indiren bu rahatlatıcı kokunun kaynağını cidden merak ediyordu.Merakla yanındaki adama döndükten sonra bir kez daha kokuyu içine çekti.Doyamıyordu adeta.
"Bu koku ne?"
Sam,dişlerini sıkarak oflamıştı. "Onu cidden öldüreceğim.."
Daha sonra Jisungu fark etmiş ve yavaşça gülümsemişti.
"Hiiç.Fazla sorgulama.Bu odada her şey mümkün."
Daha sonra ise Jisungu beklemeden yine hızlıca içeri girmiş,gıcırdayan kapıyı arkasından kapatmıştı.Jisung,sessiz koridorda tek kaldığında şaşkınlıkla etrafına bakındı.
Bir süre ne dendiğini seçemese bile odadan gelen bağırışları dinlesi.Bir ara Sam birsiine bağırdığında yalnızca onu az çok duymuştu.Hemen ardından ise kapı açılmış,Sam gergin bir şekilde dışarı çıkmış ve derin bir nefes vermişti.
"Gelebilirsin."
Ardından Jisungun kolunu tutmuş,yavaş adımlarla odanın içine sokmuştu.
Jisung,Sam'in kendi odası gibi normal boyutta ve tarz bir oda beklemişti ancak girdiği yer öncelikle kesinlikle bir oda değildi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Last Witch {MinSung}
FanfictionO kalpsiz değildi.Diğerleri onu canavar gibi görüyordu.Lee Know ise onu anlayan tek kişinin Han Jisung olduğunun farkındaydı. -MinSung -HyunLix -SeungI.N -ChanChang ...