01

4 1 0
                                    


............................................................................
Kendimi hızlıca odamdan atarak koşmaya başladım. Ne yapacağımı bilmiyordum bile. Nereye gidecektim? Ne yapmalıydım? Gibi sorularla kafam çok karışıkken koridora hiç bakmamıştım. Birkaç saniye sonrasında bir bedene çarpıp sertçe yere düşmüştüm.

Karşımdaki kişiyle göz göze geldim. O Jennieydi. Rahatlamıştım. Hızlıca kalkarak onun da kalkmasına yardımcı olmak için elimi uzattım.

Jennie endişeyle bana bakarak "Ne oldu Lisa?" Diye sordu. Muhtemelen yüzüm şuanda bakılabilecek bir durumda bile değildi farkındaydım.

Jennieye  bakarak "Jennie, Chaeyoung... az önce burdaydı" dedim. Jennie ağzını kocaman aralayarak "NE" diye bağırdı. Bütün koridor onun sesiyle inlerken tekrar ağlamaya başladım.

"Doğru duydun, Chaeyoung az önce burdaydı Jennie" dedim. Jennie hemen beni kolları arasına alırken "sakin ol Lisa. Burdayım, yanındayım tamam mı?" Dedi. Kolları arasında da ağlamaya devam ediyordum. Hatta ağlamam daha da şiddetlenmişti.

Jennie "Eve gidelim o zaman detaylıca  anlatırsın olur mu? Şuan burda ağlama daha fazla" dedi ardından elimden tutarak yürümeye başladı.

Hastaneden çıkıp arabaya bindik. Sonra en yakında benim evim olduğu için benim evime gittik. Evimin kapısından içer geçtiğimde sanki bütün gücüm çekilmiş gibi yere düştüm bir anda.

Jennie  kapıyı kapatarak içeri girip yanıma çökerek elimden tuttu. Tekrar ağlamaya başladım. Bir yandan da olayı Jennieye anlatmaya başladım.

"Hastaymış o yüzden hastaneye gelmiş Chaeyoung. Senin hastanmış başta ama sen amilyata girince bana verdiler. Jennie yemin ederim onu gördüğümde kalbim yerinden çıkacaktı. Kızamadım ona. Bağıramadım, çağıramadım, hesap soramadım ondan. Tek bir bakışı... Tek bir bakışı susmam için yetti. Ben hala onu deli gibi seviyorum. Ne yapacağım ki ben?" Dedim ağlamam şiddetlenmişti.

Jennie bir süre sessiz kalıp düşündü ne diyeceğini ardından "Lisa" diye seslendi sonra devam etti "Lisa Chaeyoungu bana ver ben bakarım ona. Sana gelecek olursak seninle bu noktaya gelmek için çok uğraştık hatırlıyor musun? Her şeyi bir bakışla kenara atma Lisa. Lütfen... Çok zor senin için anlıyorum ama kendini bu kadar harap etme" dedi.

Hemen başımı olumsuz anlamda salladım "chaeyoungu sana vermeyeceğim. Chaeyoung benim hastam olarak kalsın. Zaten bir daha göremeyeceğim onu. Bari yüzüne bakarak hasret gidereyim olur mu?" Diye sordum.

Sesim o kadar acıklı çıkmıştı ki Jennienin gözleri dolmuş bir şekilde "Peki Lisa ama lütfen bir daha bu ses tonuyla konuşma... Bu halin paramparça ediyor beni " dedi

Burukça ona gülümsedim sonra ayağıya kalkmaya çalıştım. Birkaç başarısız denemeden sonra ayağı kalkarak mutfağa ilerledim.

Mutfağa geldiğimde buz dolabımı açarak içinden viskiyi çıkardım. Hiç beklemeden viskiyi açıp kafama diktim. Taki Jennienin gelip viskiyi elimden almasına kadar.

Jennie kızgın bir şekilde "Lisa neden evinde alkol var? Hani bana söz vermiştin. Hani içmeyecektin" dedi

Ona bir şey söyleyemedim. Haklıydı söz vermiştim ama sözümü tutmamıştım. Bırakmak istemiyordum işte. Alkol benim beynimi uyuşturarak onu düşünmemi engelliyordu...

Jennie bir cevap bekliyordu benden. Ne cevap vereceğimi bilmiyordum o yüzden sadece "Yapamadım" dedim.

Jennie  sıkıca gözünü kapattı ardından "Lisa ben bir daha senin hastaneye kaldırılmanı göremem. Bir daha o halini göremem tamam mı? Yalvarırım yapma" dedi sesi gerçekten yalvarır gibi çıkmıştı.

Onun bu hali içimi parçalıyordu. Benim yüzümden kendini üzmesi gerçekten acıydı. Kendisini üzmesini istemiyordum. O benim için çok değerliydi. Bu yüzden ona dönerek "Tamam bir daha içmeyeceğim ama lütfen bugün biraz içeyim. Hem bak sende yanımdasın. Kendimi kontrol edemezsem aen edersin" dedim.

Jennie bir süre düşündü. Arından bana bakarak "O olabilir" dedi. Gerçekten halim o kadar berbattı ki sayemde alkolle travma yaşayan en yakın arkadaşım tekrar alkol kullanmama izin vermişti...

Uzun bir süre beraber oturmuştuk Jennieyle. Biraz içmiştim sonra Jennie önümden alıp kaldırmıştı. Sonrasında ise kendisi uyumuştu.

Bense gecenin bir vaktinde uyumadan  yarı sarhoş bir şekilde Chaeyoungu düşünüyordum.

İstemesem bile her an aklımdaydı.. sahi Chaeyoung demişken tahlilleri çıkmış mıydı?
Aklıma takılan bu soru yüzünden hemen bilgisayarımı açarak sisteme girdim.

Sisteme Park Chaeyoung  yazarken ellerim titriyordu. Bir insanın adı bile bu kadar heyecanlandıramazdı birini diye düşünüyordum eskiden. Fakat şimdi bir ad yüzünden kalbim yerinden çıkacak gibi olmuştu....

Sisteme girdiğimde daha tahlilerinin çıkmadığını gördüm. Tam sistemden çıkacaktım ki birden kaşlarım çatıldı.
Geçmiş hastalıklarım adlı klasörde normal bir insanın iki karı kadar olan bir alan vardı.

Neden ki diye düşündüm. Merakıma yenik düşüp açtım klasörü. Klasörü açtığım an gözlerim şokla açılmış, bütün vücudum titremişti.

Gözlerim dolu bir biçimde aşağılara inerken bir elimi ağzımla kapatıp hıçkırdım. Bu nasıl olabilirdi? Chaeyoungun kanseri mi vardı? Bu bir rüya mıydı?

Ellerim daha çok titrerken tehşisin ilk konulduğu tarihe indim. Tarihi gördüğümde bağırarak "SİKTİR" dedim

Çünkü ekranda yazan tarih bizim ayrıldığımız günün tarihiydi...

.....................................................................
Sanırım daha önce yazdıklarım için küfür yemediğimden oluyo böyle. Şimdiden çok küfretmeyin bana çünkü daha sonra edeceksiniz

The DoctorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin