3. Bölüm
Geçen sene okul çevresinde, kimin yazdığı belli olmayan gazete küpürleri dağıtılmaya başlanmıştı. Dersliklerin sıralarında, banklarda, yemekhanelerde, kütüphanede, tuvaletlerde...okulun her bir yerinde bu gazete küpürleri bulunuyordu. Yazılarda ise dönemimizin muhalefeti ve siyaseti eleştiriliyordu. Şimdiki siyasileri destekleyen kişilerin gözlerini açmak adına muhalefetin iki yüzlülüğünü, halkın onlar için birer oyuncak olduğunu anlatmak adına upuzun paragraflar yazıyorlardı. Başta okuldan birçok tepki gelmişti bu yazılar için, özellikle yazılanlarla karşıt görüşlü olan kişilerden, fakat bir o kadar da destekleyenler vardı. Hükümet bu tür olaylara karşı çok katıydı ve tek bir karşıt davranışın ölüme dahi götürdüğü bu dönemde büyük bir cesaretti doğrusu bu yazılar. Okul yönetimi başta bu yazılarla ilgilenileceğini belirtseler de arkası gelmemiş ve okulun adının böyle bir konuyla çıkmaması adına öğrencilerden sessiz kalınmaları istenmişti. Okulun bu uyarısından sonra bir müddet bu yazılar kesilmişti. Muhtemelen yazan kişilerin, bence tek bir kişi değil birçok kişilerdi, yakalanmamak adına belli bir süreliğine ara verdikleri bir dönemdi ama çoğu kişi bunun aksine artık yazılarını tamamiyle kestiklerini düşünüyorlardı. Fakat şimdi elimde tuttuğum bu gazete küpürü yanıldıklarını gösteriyordu."Hükümet bizlere yalnızca sağlam bir kâr kaynağı gözüyle bakıyor."
Okuduğum gazete başlığıyla kağıdı katlayıp daha sonra okumak için cebime tıkıştırdım. Sabah dersliğe geldiğimde çoğu sıranın üzerinde bu kağıtlar vardı. Çoğu kişi ya sessizce okumaya başlamış ya da aralarında hemen bir fikir tartışmasına girmişti. Aslında kendi savunduğum fikirler tam olarak bu yazıların anlattığı gibiydi fakat bu konularda sessiz kalmaya, fikirlerimi çok paylaşmamaya çalışırdım. Bunun için de annem ve babam çok kez tembihlemişti beni sessiz kalmam adına. Arbede çıktığı, polis ve halkın karşı karşıya kaldığı çok an olmuştu ve ailem de bu olaylara karışmamdan, içeri tıkılmamdan oldukça korkuyorlardı ve bunu bana belki de binlerce kez tembih ediyorlardı.
Bu tembihlerini dinliyordum dinlemesine ama bir süre sonra sesimi çıkaramadığım için canım sıkılmıyor da değildi. Chanyeol bir ara üniversite çevresinde olan eylemlere katılmayı teklif etmişti fakat ailemin de söylediklerini göz önünde bulundurarak hem onu hem de kendimi geri çekmiştim. İnsanın inandığı fikirlerin peşinden gitmesi, onları savunması kadar güzel bir şey yoktu benim için. Bu yüzden bu yazıları yazıp, yayan kişilere içten içe bir imrenme hissediyordum.
"Jongin, selam."
Yanıma oturan Jongdae ile düşüncelerime son verirken selamına karşılık verdim. Gözleri kendi sırasındaki kağıda dönerken "Bu ne? Yine mi başlamışlar yazılara?" dedi. "Akıllanmadılar herhalde. Saçma sapan fikirlerini insanlara yaymaya çalışıyorlar." Yorumunu yaparken aynı zamanda kağıdı elinde çevirip yazılara üstün körü bakıyordu.
Böyle zamanlarda annemin nasihatını kullanırdım işte: "Arkadaşla siyaset yapılmaz, oğlum." Bu yüzden Jongdae'nin dediklerine sessiz kaldım. Doğrusu uğraşacak halim de yoktu. Sonbahara göre sıcak bir hava vardı bugün ve her şey yeterince katlanılmazdı zaten.
"Ucubeler, yazıyla bir işe yarayacaklarını zannediyorlar."
Tamam, anne nasihatı bir yere kadar dinlenilebilir ve ben yeterince dinlediğimi düşünüyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
anısı biz olalım bu sokakların | sekai
FanfictionI'm fucked up homie, you fucked up but if god got us then we gon' be alright