Bu kurgu "Suchwita au" adıyla 22.02.24 tarihinde Twitter hesabımda (@chimforsuga) yayımlanmıştır.
İyi okumalar dilerim 💛
-
Yoongi izin gününün verdiği rahatlıkla televizyonun karşısında uzanırken elindeki telefonun ekranını aşağı kaydırmaya devam ediyordu. Duvardaki saat onu biraz geçerken Suchwita'nın yeni fragmanı bildirim merkezinde tıklanmayı bekliyordu ama o zaten sıradaki bölümün konuğunu bildiği için aceleci değildi.
Fragmanı açmadan önce okuduğu haberin sonuna gelmeyi tercih edeceği için açmayı da ertelemişti. Ama daha son paragrafı bitiremeden telefonun zil sesi boş evin içinde yayılmaya başladı. Tepeden düşen arama kayıtlı olmayan bir numaraya aitti. Yoongi numaraya aşina olup olmadığını görmek için bir süre bekledi ama hiçbir çağrışım yapmadığı için meşgule atmayı tercih etti.
Numara hemen ardından tekrar düştüğünde bunu yineledi. İlk değildi. Diğer üyeler kadar Yoongi de numarasının yayılma sorunundan muzdaripti. Eğer bir kez daha ararsa telefonunu uçak moduna alarak yarın numarasını değiştirmesi gerektiğini biliyordu ve bundan ölesiye nefret ediyordu.
Yüzünü buruşturdu.
+82 10-4786-3292
Telefonu aç Min Yoongi.Aynı numaradan düşen yeni bildirim bu sefer bir mesaj olduğunda Yoongi mesajın kabalığı karşısında kaşlarını çattı ama bir yeni mesajın ona eklenmesi uzun sürmedi.
+82 10-4786-3292
Benim. Park Jimin.Yoongi'nin kaş çatması iki katına çıkarken bu sefer son aramalara girip onu arayan kendisiydi. Telefon bir kez bile çalmadan açıldığında duyduğu ilk şey bir merhaba yerine "Min Yoongi." oldu. "Senden nefret ettiğimi biliyorsun değil mi?"
Kısa bir sessizlik boyunca Yoongi yattığı yerde nasıl bir hata yapmış olabileceğini düşündü ama aklına tek bir ihtimal bile gelmediği için "Jimin-ah," diye mırıldanmaktan başka bir şey yapamadı. "Telefon için izin saatleriniz gündüz vakitlerinde olmuyor muydu?"
"Telefonu tatil izninden dönen bir arkadaşımdan aldım." diyerek tersledi. "Bunun söylediklerimle alakası yok."
"Bir başkasının telefonundan numaramı mı aradın?"
"Sileceğim tamam mı? Bu acildi!" Jimin'in sesindeki o kızgın ton git gide arttığı için Yoongi şu an ilerlediği yolun ne kadar yanlış olduğunun da farkında olarak aceleyle ayaklandı. Koltuğunda düz bir konuma gelerek sesi kısık televizyona boş boş baktı.
"Tamam," diye mırıldandı. "Ben... Bir şey mi yaptım?"
"Soruyor musun?" Yoongi orada, o sinirin altında hafif bir kırgınlığı sezdiğinde istemsiz bir telaşın kalbini sardığını hissetti.
Jimin ile daha önce defalarca sorun yaşadıkları büyük bir gerçekti. Ama geçirdikleri uzun ve kasvetli ayrılık dönemlerinin ardından yeniden bir araya geldiklerinde verdikleri önemli bir söz vardı. Artık aralarında yersiz tartışmalara izin yoktu. Bunu Jimin söylemişti: Eğer bir sorun varsa bunu iki yetişkin olarak konuşabilmeleri gerekiyordu.
Kaçmak yoktu.
Ama Yoongi bunu aşmak için çaba sarf etmesi gereken taraftı. Bir şey olduğunda suskunluk ona daha kolay geldiği için bazen Jimin olaya girmeden önce kafasının içinde çok fazla dolaşıyor, gitmemesi gereken noktalara gidiyordu.
Ve bazen yeniden aynı süreçlerden geçmeleri gerekirse diye yersiz bir korkuya kapılıyordu.
Min Yoongi ne kadar değişirse değişsin, zihnini ne kadar güçlendirirse güçlendirsin içinde bir yerlerde hala eski benliği yaşamaya devam ediyordu.