Bölüm 20

124 12 30
                                    

"Saygın !" diye bağıran kocamın sesini duyduğum da hemen sesin geldiği yöne döndüm. "Atalay onlar sanırım şurada" Alaz hışımla evden çıkmıştı ben ise önce Elvan'ı anneme bırakmıştım. O sırada atalay köprünün yanına gelmişti ancak ikisi de köprünün yanında değildi. Şimdi atalay ve ben onları bulmaya çalışıyorduk. Diğerlerinin gelmesinin gerek olmadığını söylemiştik. Hakan , pare ve efe can ise sinemaya gidecektik. Saçma bir kavga yüzünden onların planlarını bozmak istememiştik.

"Geçmişte olmuş şeyler için niye kavga ediyorlar hiç anlamıyorum !" diye homurdanan Atalay'a sonuna kadar katılıyorum. Ve her şeyi başlatan Aslı olmasına rağmen kendisi burada bile değildi. Firavunun kızı hastalandığı için onun yanında kalıyordu.

"Alaz ! " diye bağırmaya devam ettim. Karşıda ağaçların arasındaki patikayı görünce o tarafa doğru yöneldim. Atalay yoldaki ayak izlerini görünce hemen hızla önüme geçti. Biraz ilerlediğimizde onların sesini az da olsa duymaya başladık. İshak'ın 'sen sedef'i hak etmiyorsun' dediğini duyduğumda yüzümü buruşturdum. Alaz'ı kışkırtıyordu .

'Bir ölüm tacirinin sözünü dinler miyim sanıyorsun ?' diyerek ona karşı veren Alaz'ın kahkahalarla gülüşünü duydum. 'Saygınların saygı duyulacak bir şeyi yok.'

Biraz daha ilerlediğimizde sonunda ikisi görüş alanımıza girmişti. Bir derenin kenarında ikisi karşılıklı bir şekilde duruyorlardı. İshak'ın dudağının ve kaşının yanındaki o kan Alaz'ın ona bir kaç kez vurduğunu gösteriyordu. Ama Alaz'ın yüzünde hiç bir şey yoktu. Çünkü ishak sadece onu kışkırtıyordu. Böyle devam ederse sonunda yüzü tanınmaz hale gelebilirdi.

"Biraz rahatlasanız mı diyorum.." diyerek araya giren atalay onlara doğru yürüdü. İkisi de aynı anda başını kaldırıp bize baktı daha sonra tekrar birbirlerine. Sesli bir şekilde nefesini veren ishak sırıtarak Atalay'a baktı. 'Ya sen bir aile hayatını düzene sokup öyle mi gelsen..' Atalay olduğu yerde durdu ve İshak'a baktı. "Sen sanki bugün dayak yemek istiyorsun ama ... istediğini veremeyeceğim."

#ishakinsanlarıkışkırtma

'Sedef'i niye getirdin' diyen Alaz'a doğru yürüdüm. "Karınım ya hani" Yanına gelip kolundan tuttum. "eğer karşılıklı içinizi döktüyseniz artık normal davranın. " dedim ve ishak'a baktım. "Aslı senin karın elbet karı koca arasına giremeyiz ama Aslı'nın alıngan bir kız olduğunu unutma. Tamam arada sinirlerin bozulmuştur bağırırsın ama sonrasında da gönlünü al. Ben senin hakkında kötü düşünmem çünkü iyi biri olduğunu biliyorum ve sana güveniyorum."

Daha sonra Alaz'a döndüm , derin bir nefes verdim. " Tesiste sakinliği ile sinirlerimi bozan o adam sen nasıl bu kadar hızlı sinirlenir oldun. Ben zaten sinirliyim senin sakin olman gerekiyor. "

"artık bir sorun kalmadığını düşünüyorum. Siz arkadaşsınız. Yılların eskitemedği anılarınız var. Birbirinizin tersine gitmeyin" Son bir kez Alaz'a baktım. "Ben arabaya geçiyorum" Şahsen yolda Atalay'ı görünce onun arabasına binmiştim. Ve onları arkamda bırakarak arabaya yöneldim. Şimdi o sözü alabilirim.

Thats my girl

"ay çok havalıyım" elimle omzumun üstündeki saçlarımı geri ittim. İşte havalı saç savuruşu. Bazen bu dünyadaki tek havalı kişi olduğunu düşünüyorum. Keşke benden bir tane daha olsaydı. Ama yok ben eşsizim kimse benim gibi olamaz. Tabi derya faktörünü saymazsak.. Harbi o kızla ikiz olma ihtimalim yoktu değil mi ? Ama o arda ile evlendiğine göre benden 5-6 yaş daha büyüktür diye tahmin ediyorum.

Tuval diye bir kız da vardı ama onunla kişiliklerimiz benziyordu. Görünüşümüz söylendiğine gör pek benzemiyordu. Ama tuval'in yaşadıkları zordu. Yok ya aslında derya'nın yaşadıkları daha kötü. Kadın neler çekmiştir. Şahsen ben arda ile 1 ay geçirmiştim ve bir ayın sonunda delirmek üzereydim. Unutmadım , Arda'dan kurtulduktan sonra İshak'ın evinde bahçıvan bana onun annesinin öldüğünü söylemişti. Ben basbayağı sevinmişti. Benim yoksa onunda olmasın falan demiştim. İşin şakası benim annem var.

Gözlerimi kısa bir an kapattım. Adımımı attığımda ayağımın altında yeri hissedemediğimde gözlerimi hızla açtım. Hayal dünyamın içine kapıldığım için önümdeki uçurumu fark etmemiştim. Doğrusu yanlış yola saptığımı da fark etmedim. Evet bir süre kendime hayal kurmayı yasakladığım o andayız. Çığlık atarak uçurumdan aşağı düşeceğim sırada bir el belimi kavradı ve beni kendisine çekti.

Gözlerimi sıkıca kapattığımda aldığım yoğun çikolata kokusu ile beni kimin kurtardığını anlamıştım. Bir eliyle sıkıcı belimi kavrarken kafasını çeneme koydu. "senin başına illa birini mi dikmem lazım" dedi. Gözlerimi yavaşça açtım ve yüzüne baktım. O da beni izlerken gülümsedim. " Beni yine kurtardın."

"ölmene izin vermem çocuk kadın"

"niye planlarında mı kullanacaksın beni"

Küçük bir kahkaha attı. Evet mi demek istiyordu. "ver vişne suyumu alaz. Zehir içeyim." Gözleri gözlerimde oyalandı. "senin içmene gerek yok ben zaten içiyorum zehri" dedi. Tek eliyle önüme düşen saçları kulağımın arkasına sıkıştırırken " çünkü senin yokluğun ölüm varlığın zehir güzelim. sen yanımda olduğun sürece ben her zehri içerim."

"buzdağı falan dedik ama sende var biraz romantiklik"

Gülümsedi. "ajan ol!" Ani sesiyle irkildim. Bence tam romantik bir anda ajan ol diye emir veriyorsa pek de normal bir birey değil. "böyle damdan düşer gibi emir verilir mi?" diye bağırdım. Zavallı kalbim emir almaktan sıkıldı. ona zaten ben günde 500 tane emir verirken bir de sevdiği adam da mı emir versin.

sinirlenmem hoşuna gitmiş gibi güldü. ancak bir duraksamayla bana baktı. "sedef.." dedi. Gözlerimi ona diktim. Yine ne isteyecekti acaba. "sence de elvan büyümedi mi ? "

#esteuzubillah

Belimi saran kolundan kurtulup konuştum. " elvan daha küçük alaz." Bu adam valla ayarsız . Normalde çocuklar 25 yaşına gelse ailesi onu çocuk görür. Benim kocam daha kızımız iki yaşına girmeden büyümüş diyo. Sıkıntılı bir nefes verdi belli ki beni zorlamayacaktı. "Akşam babaannemin yanına uğrayalım. Aslı sabah hiç bir şey yemedi demişti. "

Ah firavunun kızı ... Sen benden güçlüydün nasıl oldu da elden ayaktan düştün. Birlikte arabaya doğru ilerledik. Alaz elimi tuttu. "Liseli aşıklar gibi mi gezeceğiz Alaz" İleri baktığımda diğerlerinin arabasını göremedim. Çoktan gitmiş olmalılar. "Tekrar kavga etmeye çalışma." dedim Alaz'a

Alaz bana döndü. "Gerçekten bunu mu konuşacağız" Gözleri dudaklarımı buldu. "Sedef sipahi.." dedi. Gözlerini gözlerime dikti ve tekrara dudaklarıma baktı. Eliyle belimi sardı. "Ne istiyorsun Alaz ?"

"Bir oğlumuz olmasın mı sedef ?"

O sırada tüm gazabı ile çalan telefon anın içine etmişti. Alaz benden ayrılıp sinirle cebinden telefonu çıkardı. "Sıçıcam ağzına telefon" diye homurdandı. Telefonda görünen 'kuzey arıyor' yazısı ile birbirimize baktık. Ben telefonumu evde bırakmıştım. Kuzey de büyük ihtimal kavgayı durdurdunuz mu demek için aramıştı. Alaz telefonu bana verdiğinde aramayı cevapladım.

"Sedef.." diyen endişeli sesini duyduğumda sakin bir şekilde cevap vermedim. "Eğer kavga ettiler mi diye soracaksın hayır etmediler sorun çözüldü." Ancak o bana endişeli sesi ile cevap vermeye devam etti. "Kavgayı boşver sedef daha önemli bir şey var."

"Ne oldu Kuzey ? "

"Hakan kaza yapmış ! Tam bilmiyorum ama zincirleme kaza olmuş diyorlar. Apar topar hastaneye almışlar"

Kalbimin üstünde bir şey vardı sanki. Zorla yutkundum ve hastaneye gidene kadar bildiğim tüm duaları ettim. Hayat , lütfen arkadaşlarımı benden alma...

---------------------------------

Canlarım umarım keyfiniz yerindedir ben gayet mutluyum.

Bölüm hakkında düşünceleriniz.

Gelecek bölüm beklentileriniz.

Hakan , pare , efe .. bakalım onlara ne olacak.

Gelecek bölümde görüşürüz. YAZARINIZ SUNAR...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 18 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yaralasar TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin