11

329 44 63
                                    

2018

kibarlık çerçevesi içinde dürüst olmak gerekirse, jaeyun dünyaya gelmiş en düzgün insan değildi ve dürüst olma işini biraz daha kibarlıktan uzak ele alırsak, jaeyun düzgün bir insan olmaya yakın bile sayılmazdı.

örnek öğrenci, hayırlı evlat ya da iyi arkadaş değildi, pekâlâ, birkaç arkadaş grubunun onun nefsine yenik düşmesiyle dağıldığını göz önünde bulundurursak muhtemelen en çok da iyi arkadaş olmaya uzaktı. vicdan mahkemeleri onun lügatında yer almazdı, olur da zorlukla bu mahkemelerden birine sokulmaya çalışılırsa da baş döndürecek güzelliğiyle –aslında çoğunlukla çirkef kişiliğiyle– bundan kolaylıkla sıyrılırdı. yine de bir şekilde kendini sevdirmeyi çok iyi beceriyordu. kocaman gülümsemesi ve zarif yürüyüşüyle bir meleği andırırdı, onun küçük bir şeytan olduğunu ancak onu gerçekten tanıyan insanlar bilirdi.

mevsimlerden yazdı, jaeyun'un doğum gününe henüz birkaç ay olmasına rağmen güney kore'nin yaş sistemi onun lehine çalışmış ve bu seneye girer girmez uzun zamandır beklediği gün gelmişti, artık reşitti. bundan önce de parasını kullanarak pek tabii her istediğini yapabilen jaeyun'un umursamaz tavırları reşit olmasının üzerine büyük bir kademe atlamıştı. sonuçta 'jaeyun'un parası' diye bahsettiğimiz tüm o harcamalar aslında babasının kartından yapıldığından elbette bay sim, jaeyun'un ne zaman nerede olduğunu takip edebilecek kadar akıllıydı. jaeyun her ne kadar söz dinlemez bir küstah olsa bile reşit olmadan önce yapabilecekleri sınırlıydı –bu ona ne kadar engel olabilirse. şimdiyse önünde gereksiz olarak nitelendirdiği yaş engeli de yokken tamamen durdurulamazdı.

jaeyun girdiği barda hemen dikkat çekmişti ki tahmin edilebileceği üzere, bu onun hayli alışık olduğu bir durum olduğundan üstündeki bakışlara pek de ilgi gösterdiği söylenemezdi. jaeyun ilgi odağı olmayı severdi ve istediği ilgiyi alabilmek için gerek yaptığı hareketlerle, gerek giydiği abartı giysilerle bunu sağlardı. yine de ona aldığı kadarı yetmezdi, jaeyun doyumsuzdu ve onun hedefleri genelde üstünde olmayan gözler olurdu.

bar tezgâhının hemen önünde oturmuş, barmenin ona az önce verdiği içkiyi yudumlayan, muhtemelen ondan birkaç yaş büyük olan siyah saçlı adam gibi.

jaeyun'un yeni hedefi belliydi.

adımlarını yüzünde peyda olmuş kocaman gülümsemesiyle hızlandıran oğlan, çok geçmeden gözüne kestirdiği adamın yanına varmıştı. izin bile istemeden siyah saçlının en yakınındaki sandalyeyi çekip oturduğunda sonunda adamın gözleri alkollü içecek dolu olan bardaktan ona dönebilmişti.

"merhaba," dedi jaeyun zarif bir hareketle elini uzatıp gülümsediğinde. adam bakışlarını sorgular bir edayla esmerin üstünde gezdirdiğinde bu işi fazla uzatmadan önündeki eli avcu arasına alarak nazikçe sıkmıştı. "merhaba?"

"ben jaeyun."

"jay," diye kısaca kendisini tanıttı siyah saçlı da. "memnun oldum, jaeyun."

pek de memnun olmuşa benzemiyordu.

"ben de öyle."

esmerin bunu söylemesi üzerine jay yeniden önüne dönüp içtiğine odaklandı. jaeyun yanında oturan adamın ilgisizliğinden ötürü yerinde huzursuzca kıpırdanarak barmenden bir içecek de kendisi için istedi. birkaç dakika barmenin arkası dönük şekilde içeceği hazırlamasını izledikten sonra barmen sonunda mavi, kırmızı ve beyaz renkteki alkollü kokteylle ona döndü ve kokteyli önüne bırakıp diğer müşterilerle ilgilenmek için yanlarından uzaklaştı. jaeyun nasıl bir konuşma başlatacağını düşünerek renkli içeceği yudumlamaya başladı.

that's where you're wrong, heejakeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin