Dün o olanlardan sonra kapı çalmış ve melina gelmişti. Onun omzunda uzun bir süre ağladıktan sonra uyuya kalmıştım. Uyandığımda yataktaydım. Yanımda fermanı göremeyince hemen sağa sola baktım ama o beşiğinde mis gibi bir uyku çekiyordu.
Ona bunları çektirdiğim için çok pişmandım. Daha küçükken bunları yaşaması hiç adil değildi.
Üzerimi değiştirip, fermanı duyabilmek için telsizi alıp aşağıya indim. Yoktu.
Mutfağa girip bulaşıkları makineye yerleştirdim. Bir yandan da yemekleri yapmaya başladım. Bir yandan domates çorbası yaparken diğer yandan da sosladığım tavuğu fırına atmıştım. Bir de pilav yaparsam bu iş tamamdı.
Pirinçleri suya koyup kenarda beklettim. Bulaşıkları toparlarken Ferman'ın sesini duymam ile hızlıca yukarı çıktım.
"Oy oy benim paşam,şehzadem uyanmış mı ? Kurban olsun annen sana." dedim onu kucağıma alarak. Altını değiştirip aşağıya indik.
Onu bebek sandalyesine koyarak, yeni yaptığım mamayı biberonuna koyarak önüne koydum. O acıkmış olacak ki büyük bir iştah ile yiyiyordu. Onun bu haline gülerken kalan işlerimi hallettim. Ferman ile oturup biraz oyun oynadık. Bu sırada kapı çaldı.
Fermanı kucağıma alarak kapıyı açmaya gittim. Kaan gelmişti.
"Hoşgeldin." dedim yüzüne bakmadan.
"Hoşbuldum." dedi o da Ferman'a bakarken.
"Oyy benim paşam beni kapılarda mı karşılıyor ?" Ferman'ı onun kucağına bırakarak mutfağa geçtim.
Zaten sofra hazırdı. Bir tek yemekleri tabaklara koymak kalmıştı. O ferman ile yemek masasına otururken bende yemekleri tabaklara koymaya başladım. Çorbaları tabağa koyarak bende yerime oturdum. Fermanı sandalyesine oturtarak önce ona yemek vermeye başladım.
"Ellerine sağlık." dediğinde birşey demedim.
Kaç gündür canımı sıkan konuyu söylemek istiyordum artık.
Başımı yemeğimden kaldırmadım.
"Ben boşanmak istiyorum." dediğimde anında bakışları bana döndü. Elindeki kaşık yemeğin içine düştü.
"Ne ?" dediğinde bir şey söylemedim.
"Ne boşanması ne saçmalıyorsun sen ?" dedi elindeki kaşığı bırakırken.
"Bu böyle nereye kadar sürecek Kaan ? Evde huzur kelimesinden eser yok." dedim ona bakarken.
"Benim yüzümden mi huzur yok yani ?" dedi.
"Kaan. Senin veya benim. Huzur yok bu evde. Ben Ferman'ın böyle etkilenmesini istemiyorum." dediğimde sandalyesini geriye ittirerek düşürdü ve ayağa kalktı. Bu hareketi ile Ferman yerinden sıçrayınca sinirle Kaan'a baktım. O da hareketinin yanlış olduğunu anlayınca Ferman'a baktı.
Fermanı kucağıma alarak yukarıya çıktım ve odadaki televizyonu açtım. Onu oyun alanına oturtarak oyuncakları önüne koydum. O büyük bir heves ile oyuncakları ile oynarken ben kapıyı kapatıp aşağıya indim.
"Ne yaptığını zannediyorsun sen ! Çocuğun yanında şöyle şeyler yapma demiyor muyum !" dedim sesimi yükselterek.
"Ha çocuğun yanında boşanma konusunu açman doğru, benim bunu yapmam yanlış öyle mi !" diye bağırdı o da.
"Kaan uzatma ! Boşanmak istiyorum ben. Bitti !" dediğimde bir süre yüzüme baktı.
"Hani çok seviyordun beni ? Aileni bile karşına almıştın ? Nerde o sevgi ?" dediğinde güldüm.
"O sevgiyi sen kendi ellerinle yok ettin Kaan !" dediğimde sinirle yemek masasının üzerindeki tabakaları yere attı. Ben korku ile geri çekilirken o ise sinirle bana bakıyordu.
"Keşke hiç sevmeseydim seni ! Keşke o gün hiç tanışmasaydık tamam mı !" dediğinde dolan gözlerimden yaşlar akmaya başladı.
Anahtarını ve telefonunu alarak kapıyı çarptı. Ben yaslandığım duvardan aşağıya doğru kaydım. Hıçkırıklarımı tutamadan ağlamaya başladım.
Ne kadar ağladığımı bilmiyordum ama yanımda çalan telefonum ile kim olduğuna bakmadan açtım.
"Zühre selam. Ben Kaan'a ulaşamadım da, antrenmana gelmedi. Birşey mi oldu ?" diyen Barış ile daha fazla ağlamaya başladım.
"Zühre ? Zühre ! Ne oldu ? İyi misin sen ?"
"Ben.. ben iyi değilim Barış. Çok kötü kavga ettik Kaan'la. Kendimi iğrenç hissediyorum." dedim.
"Tamam sen sakin ol. Kerem abiye söyledim o şimdi Kaan'a ulaşır. Yanına gider. Ben geliyorum senin yanına."
Ona birşey demeden telefonu yan tarafıma bıraktım.
Belkide annem ve babam haklıydı. Ben gerçekten Kaan ile hiç mutlu olamıyordum. Sürekli bir pürüz çıkıyordu gün yüzüne.
Keşke onların sözünü daha erken dinleseydim.
***
Öptüm balım.