dos

94 12 6
                                        

taehyung elindeki son biberi de doğradı, vallahi ızdırap, beli kopmuş. oturduğu sandalyeden kalkıp kulağında telefonla içeri geçti. bir saattir balkonda oturmuş annesinin eline tutuşturduğu biberleri doğruyor, bir yandan ise seokjin ve jimin ile dedikodu yapıyordu, dedikodusuz gün olur mu hiç? "ay şu sana yavşayan adam var ya," dedi jimin taehyung'a hitaben. "benim öğrencilerden birinin velisi çıktı." aynı anda seokjin ve taehyung "neeee!?" diye bağırırken annesi dik dik ona bakmıştı, oğlu deli galiba. biberle dolu kabı tezgaha bırakarak balkona geri döndü tae, hava esiyor zaten niye içeride otursun? sandalyeye oturup konuşmaya devam etti, dedikoduya yani. "abi, desene çocuğun annesine onu. böyle böyle oldu, diye." jimin ofladı. "ay ama çocuk babasını çok seviyor. o yaşta bir çocuğun aileye ihtiyacı var." bazen çok saf olabiliyordu. boşuna melek oğlan demiyorlar sonuçta.

"öyle ailedense olmasın daha iyi." taehyung iç çekti. şöyle insanların çocuk yapması yasaklanmalı, bir yerleri kesilmeliydi ona göre. balkonun korkuluklarına yaslanmış mahalleyi izlemeye başlamıştı, birazda birini gözetliyordu. iki aydır buradaydı ama o kadar sıcakkanlı insanlar vardı ki şimdiden alışmıştı, alışmasada elden gelen ne vardı zaten?

burası babasının doğduğu ve büyüdüğü mahalleydi, bay kim emekli olunca buraya taşınmak istemişti. eh, pek tabii yaptı da. buradan memnundu ama eski yaşadığı yerdeki arkadaşlarını da özlüyordu omega. yine düşüncelere dalmış jimin ve seokjin'in tartışmasını duymamak için telefonu kulağından uzaklaştırmıştı. fazla sesleri çıkıyordu vallahi. tam o esnada sokaktan geçen mafyayı görmesiyle kaşları havalandı. yine ne arıyordu acaba?

jungkook esmerini görebilmek için yavaş yavaş ıslık çalarak geçiyordu oradan, az sonra türkü söyeleyecek gibi bir havası vardı. gözü hemen apartmanın balkonuna kaymıştı. göz göze geldiklerinde çapkınca göz kırptı alfa, işi gücü o zaten! omega geri çekilerek sandalyeye oturdu ve mafyanın görüş alanından çıktı hemen. "amma da nazlısın be esmeralda." diye seslendi ona. eee omega evi naz evi. "sensin esmeralda!" diyerek balkonda duran bitmiş çakmağı aşağı fırlattı tae. tam kafasına denk gelen ağır çakmakla başını ovaladı birkaç saniye jungkook. "evlenmeden sakat mı bırakacaksın beni sen be yavrum?!" dedi. taehyung güldü. "gerek yok ki, zaten öylesin!" jungkook sabır çekti. "alacağım seni omega. bekle ve gör."

"ay aynen!" jungkook'u küçük abisi hiç sevmiyordu. birkaç kez kardeşini rahatsız ederken gördüğü için gıcık kapmıştı bu mafyatikten. tabii rahatsız olan yoktu ortada, hep naz hep naz. "selam söyle!" dedi jungkook gülerek. korkmuyordu ki. bunu alayla söylerken hyeonjung'un pencereden onu izlediğini bilmiyordu tabii. hyeonjung pencereyi açıp ayağındaki terliği jungkook'a fırlattığında jungkook korkuyla geri çekilmişti. "nerden geldi lan o?" hyeonjung pencereden bağırdı. "lan pezevenk siktir git evin önünden, mahalleye rezil edeceksin bizi! siktir git-bak hala bekliyor! aşağı inersem mermiye dizerim lan seni!" jungkook pencereye döndüğünde gülümsedi. "selamınaleyküm albayım." diyerek yavaş yavaş yürümeye başladı.

taehyung ise kıs kıs gülüyordu. "korkak." diye mırıldandı. jungkook uzaklaşırken balkondan sarkıp abisine baktı. "sende içeri gir, beni dellendirme." dedi abisi, ne kadar kıroca. "elime geçirmeyeyim seni de." taehyung'un suratı düştü, bok yapardı. abisine dil çıkarıp sandalyeye geri oturdu. "taehyung, içeri!" diye bağırıp pencereyi kapattı hyeonjung. ardından ise balkonun kapısı açıldı. turbo yar-yaprağım. "içeri dedim sana di'mi!?" taehyung sinirle kalktı ayağa. telefondakileri tamamen unutmuştu, sessiz sessiz onları dinliyordu seokjin ve jimin. ne sinsilerdi onlar var yaa. taehyung'un sonunda aklına geldiğinde telefonu kulağına tuttu. "sonra konuşuruz yavrular." diyerek telefonu kapattı. abisini kenara ittirerek içeri, salona geçti. "baba!" diye bağırdı, yanına gidip babasına sığındı. babası okuduğu kitaptan kafasını kaldırıp oğluna baktbaktı. "efendim biricik oğlum? söyle güzel omegam!" diyerek sarıldı ve alnına bir öpücük kondurdu.

"abim beni dövecekmiş! bir şey söyle!" dedi dudaklarını büzerek, yılan resmen. babası evin tek omegası olduğundan üzerine titrerdi hep onun. kılına zarar gelmesine tahammülü yoktu, vallahi çeker vururdu adamı. babası "hyeonjung!" diye bağırdığında alfa salona yeni girmişti. "otuz yaşına geldin be! bu yaştan sonra da kulağını çektirme bana bir zahmet!" hyeonjung'un düşen suratını gören tae bıyık altından güldü. "başka alfalarla balkondan fingirdeyen oğlunun kulağını çek önce!" diyen abisi ile savunmaya geçecekti taehyung lakin gerek kalmadan babası konuşmuştu. "sana ne? sen bana bir gelin getiremedin, o bari damat getirsin! sünepe!" taehyung gülümsedi. annesi baba seçiminde çok doğru bir karar vermişti. annesini anmışken içeriden ellerini önlüğüne kurulayarak geldi bayan kim. "boş çene çalmayı bırakıp kahvaltı için bana yardım edin. taejoon ve minji gelecek."

taejoon büyük abisiydi. minji ise taejoon'un eşi. iki tane de kızları vardı. ikisi de birbirinden şekerdi. bugün haftasonu olduğundan ailecek bir kahvaltı yapalım demişlerdi. taehyung mutfağa geçti. annesi de peşinden geldiğinde eline aniden para tutuşturdu. "ekmek yok, fırına git yavrum." taehyung yerinde biraz tepinip annesine ofladı. "abim gitsin!" bayan kim ayağındaki terliği çıkarıp hafifçe kalçasına vurdu. "otuz yaşında adamı gönderemem. git çabuk! torunlarıma da marketten şeker falan al." taehyung bir şey demeden mutfaktan çıkmış dış kapıya gitmişti. ayağına terliklerini giyerek merdivenleri inmeye başladı. apartmandan çıktığında girişte gördüğü beden ile gülümsedi. jungkook apartmanın duvarına yaslanmış telefonda biriyle konuşuyordu. taehyung'u gördüğü gibi telefonu "ben sizi sonra ararım." diyerek kapattı ve taehyung'un peşine takıldı. aşık işte, n'aparsın.

"tae," diye seslendi. yanında yürüyordu şimdi. "abinden korktuğum için gitmedim. işlerim vardı." taehyung yan bir bakış atıp ağız eğdi ona. "yaaa tabii, kesin öyledir." jungkook saçlarını karıştırdı. "valla öyle güzelim. ben armatörüm biliyorsun!" taehyung mesleğini duyduğunda azda olsa etkilendiğini inkar edemezdi. ama azıcık yani. kesinlikle. "ay tamam! gelme peşimden, mahalleli dedikodumu yapar!" jungkook yine de gitti peşinden. en yakın fırın on beş dakika uzaklıktaydı, sabah sabah çekilir çile değildi kısaca. "bir şey yapamazlar. hepsini çeker vururum vallahi." yapardı valla. mafya sonuçta. birazda deli. "aman haspam. mafya diye boşuna demiyorlar." taehyung alaylı alaylı konuşuyordu, az biraz nazlı, az biraz cilveli bir ses tonu vardı.

jungkook yan gülüşüyle baştan aşağı süzdü onu. giydiği kıyafetlerde takılı kaldı gözü. dağ ayılığı tutacaktı şimdi. taehyung ev haliyle dışarıdaydı işte. altında beyaz bir şort, üstünde askılı açık sarı bir crop vardı. esmer teni açık renklerle daha da dikkat çekerken jungkook yutkundu. "yavrum giyinmeyi mi unuttun?" taehyung ona döndü aniden durup, soyunacaktı işte o zaman görecekti giyinmeyi! "sana ne lan? giyerken sana mı sormam gerekiyordu paşam?" jungkook göz devirdi. "bakan olacak bende katil olacağım, sen onu istiyorsun." taehyung güldü. "bir an önce çeneni kapatmanı istiyorum." dedi. fırına gelmişti. fırıncı eunho amca yeni çıkardığı ekmekleri diziyordu. "günaydın eunho amca!" diye seslendi küçük pencereden. eunho ekmekleri yerleştirmeyi bitirip taehyung'a döndü. "günaydın esmeralda. sana da günaydın mafyamız." jungkook saygıyla eğilip "günaydın efendim." dedi.

"amca bana dört ekmek ver." dört tane sıcak ekmeği kağıda sarıp poşete koydu adam. "buyur yavrum." taehyung ekmeklerin parasını verip "iyi günler." diyerek ayrıldı oradan. jungkook yine peşine takıldı. "hadi direkt eve." dedi. vallahi gözü çevrede fıldır fıldır. biri bakarsa yeminle katil olurdu. "daha markete gideceğim, yeğenlerime bir şeyler alacağım. çok istiyorsan gidebilirsin."

"ne münasebet yavrum. seni yerler böyle olmaz." taehyung umursamadan adımlarını hızlandırdı. markete girip birkaç abur cubur aldı sonra. oradanda çıkıp eve geldiğinde jungkook'a döndü. "hadi kışt! abim görürse valla vurur." diyerek apartmanın kapısını örttü. jungkook rahat bir nefes verdi. kimse görmeden o şekilde eve varmıştı. hala dağ ayısı mod:on.

bir mahalle dayağı gerek.

_________________

beklettim biliyorum, okuduğunuz için o kadar mutluyum ki. az da olsa seviniyorummm🥹💖

görüşmek üzereee💋💋

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 22, 2024 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

mahalle abisi | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin