Diğerleri kafeden ayrılmıştı. Çalışma saatleri bitmişti ve geriye yalnızca o ikisi kalmıştı. Yeonjun yorgun görünüyordu, normal olarak.
Kafeyi erken açmalarına rağmen gece yarısından sonra kapatacaklardı.Hava karardıktan sonra müşteriler yok denilecek kadar azalmıştı. Nadiren birkaç kişi geliyordu. Yeonjun tezgaha yaslandı. Yorgun gözleri yavaş yavaş kapanıyordu. Kafasının öne düşmesiyle tekrardan kaldırdı kafasını.
"Çok mu yoruldun?"
Yeonjun onu kafasını iki yana sallayarak reddetmişti fakat kesinlikle çok yorulmuştu. Gözlerini Soobininkilerle birleştirdi.
"Kim saat 1'de kahve almaya gelsin ki? Bizimle inatlaşmayı çok seviyor."Yaslandığı yerin üstünde duran karton bardağı eline aldı ve bardağın dibindeki kahveyi kafasına dikti. Kolları, bacakları kısaca her yeri ağrıyordu. Üstelik kafenin içindeki klima bozuktu. Özet olarak Yeonjun için berbat bir gündü. Fakat Soobin zevk alıyordu. Yeonjun'u uzaktan izlemek bile sırıtmasına sebep oluyordu ne de olsa.
"İnatçı olduğunu bildiğimiz halde biz kaşındık."
Terleyen saçlarını geriye doğru taradı Yeonjun. İçtiği kahve onu daha da terletiyordu.
Tezgahın yanındaki odaya doğru adımladı Soobin'i yanıtlarken. "Senin bir suçun yok. Hemen geliyorum."Konuyu çok fazla açmadı Yeonjun. Kapalı kapıyı yavaşça açtı ve üzerindeki gömleği askıya asmasıyla siyah, kolsuz tişörtüyle kalmıştı. Bileğindeki tokayla saçının bir tutamını toplarken odadan çıktı.
Soobin, Yeonjun odadan çıkar çıkmaz bakışlarını ondan ayıramamıştı. Tabii, hiçbir zaman gözlerini onun üstünden çekemezdi fakat bu farklıydı. O kadar iyi görünüyordu ki kafayı yediğini düşündü.
Göz bile kırpmadan Yeonjun'u süzüyordu.Yeonjun ellerini saçlarıdan çekmesiyle Soobin'in bakışlarını üzerinde hissetmişti. Ona doğru döndü ve kollarını bağladı. "Neye bakıyorsun öyle?"
Soobin onun sorusuyla bakışlarını normale çevirdi. Dalıp gitmişti. Sertçe yutkundu cevabından hemen önce.
"Bu kadar güzel olmaman lazım."Birkaç adımın ardından Yeonjun'un karşısında dikiliyordu ki yakından daha da büyüleyici gözükmüştü gözüne.
"Benden gerçekten korkuyor musun ki?"Yeonjun Soobin'in gözlerine bakmak için kafasını kaldırdı. Tam karşısında dikiliyordu Yeonjun'un.
Ardından dudaklarını büzmüşken yanıtladı Soobin'i. Soobin'in ise aklını kaçırmasına neden oluyordu her hareketi."Sadece şakaydı."
Soobin aralarındaki mesafeyi biraz daha azalttı. Yeonjun artık Soobin'in kalp atışlarını bile duyabilirdi. Çok yakın olduklarından değil, Soobin'in kalbi çok yüksek atmaya başlamıştı yalnızca.
Yeonjun'un saçını topladığı yerden yüzüne düşen birkaç tutam daha vardı. Gelişigüzel topladığı için saçının toplayamadığı uzun kısmı yanaklarına değiyordu.
Soobin uzun parmaklarıya saçını Yeonjun'un kulağının arkasına götürdü. "Gerçekdışı bir güzelliğin var Yeonjun." Onun sözleriyle sertçe yutkunmuştu Yeonjun fakat Soobin devam etti konuşmaya.
"O kadar güzelsin ki, gerçek gibi gelmiyorsun. Şu an karşımda dururken bile."Soobin, Yeonjun'un karşısında dururken hiç olmadığı kadar ciddi bakıyordu Yeonjun'a. Gözlerini onun gözlerinden ayırmıyordu. Yeonjun da aynı şekilde.
Kısık bir sesle cevapladı Soobin'i. O bakışlara rahat şekilde cevap vermek pek mümkün değildi. "Beni gözünde fazla abartıyorsun Soobin."
"Kendini benim gözümden görebilsen haklı olduğumu anlayacaksın da."
Soobin iki elini de tezgaha yaslamasıyla o ikisi birbirine daha da yakınlaşmıştı. Neredeyse Yeonjun'un nefesini vücudunda hissedebilecek kadar.
Yeonjun derin bir nefesin ardından Soobin'in dediklerine cevap verecekti ki kafenin kapısı yavaşça açılmıştı.
Yeonjun Soobin ile tezgahın arasındayken omuzunun üstünden gelen kişiye bakmıştı.
Soobin ise içerideki kişiyi görmesiyle iki elini de tezgahtan çekmişti."Hoş geldiniz."
Yeonjun nazik sesiyle müşteriyi karşılamıştı ki sarışın olan Yeonjun'a bir kez bile bakmamıştı. Soobin'den gözlerini ayırmazken gülümsedi kocaman."Soobin uzun zaman oldu, değil mi?"
---
birazcik da eglenelim ya
ŞİMDİ OKUDUĞUN
social experiment
Fanfictionbilinmeyen numara: şey sosyal deney yapıyoruz da bana verir miydin *fotoğraf