Soobin oturduğu yerde durmadan bacağını sallıyordu. Heyecanlıydı fakat aynı zamanda stresliydi. Yeonjun'un onunla bir buluşmaya çıkması gerçek gelmiyordu Soobin'e. Üstelik her an bile onun güzelliği için ölürken tam karşısında oturacaktı şimdi de.
Yeonjun'un gelmesini beklerken lacivert yakalı tişörtünün yakasından aşağı doğru çekiştirdi.
Soobin'e birazcık gecikeceği hakkında bir mesaj atmıştı birkaç dakika öncesinde. O yüzden bir an önce gelmesini istiyordu. Güzelliğini görmeden çok da dayanamıyordu.Bacağını durmadan sallamaya devam ederken telefonuna bakınıyordu ki Soobin'in tam karşısında duran kapı yavaşça açılmıştı.
Bakışlarını kapıya çevirmesiyle onu incelerken donakaldı.Yeonjun'un gözleri etrafta gezinirken Soobin'in şapşal bakışlarıyla birleşmişti. Onu görmesiyle yavaşça gülümsedi ve masanın yanına ilerledi.
Saçlarını toplamıştı. Gözünün önüne saçları düşüyordu. Hafif uzun saçları sevimliydi ve Soobin'in kalbini hızlandırmaya yetiyordu.
Soobin'in karşısına otururken siyah kolsuz tişörtünün üzerine giydiği omuzundan düşmüş hırkayı düzeltti.Soobin karşısına oturmasıyla sertçe yutkunmuştu. Gözlerini hala onun üzerinde gezdiriyordu ki gözlerinin birbirini tekrar bulmasıyla Yeonjun'un anlamsız bakışlarıyla karşılaştı.
"Çok güzel görünüyorsun Yeonjun. Özellikle de saçın..."
Yeonjun ona yavaşça gülümsedi. Soobin'e hala alışmış değildi. Pembeleşen yanaklarını fark etmemek elde değildi.
"Ah, teşekkür ederim. Saçımı sana özel yapmadım. Benim de hoşuma gidiyor."Soobin'in Yeonjun'dan beklediği cevap tam olarak böyleydi bu yüzden sırıttı ona. "Bana özel olmasa bile seni böyle görmek yeter bana."
Yeonjun ona sakin bir gülüşle cevap verdi. Diğer sandalyedeki çantasından cüzdanını çıkardı ve "Ne içersin?" diye sordu Soobin'e.
-
Saat ilerlemişti. Beklediklerinin aksine vakit hızlı geçmişti. Sohbet ilerlemişti ve birbirilerini tanıma fırsatları olmuştu. Soobin tanıyordu tabii. Yeonjun daha da yakın hissetmişti.
Yeonjun'un gözleri ağır ağır kapanıyordu. İçmek konusunda kendini asla durdurmazdı ve yine öyle yapmıştı.
Soobin ise Yeonjun'a bakarken bile zevk alıyordu. Sarhoş olması için içkiye bile ihtiyacı yoktu."Sandığım kadar da korkunç birisi değilsin." dedi Yeonjun. Kelimeleri yuvarlıyordu fakat oldukça sevimliydi.
"Neden o kadar korkuttum ki seni?"
Bakışlarını Yeonjun'dan ayırmazken Yeonjun sabit tutmakta zorlanıyordu.
"Sence?"
Saçlarını geriye attı. Her hareketinde bakışlarını ayırmadan bakıyordu Soobin.
Fakat cevap vermek yerine sırıttı yavaşça."Ama gülümsediğinde korkunç değilsin."
Soobin'le birlikte Yeonjun da gülümsedi. Soobin'in aptalca sırıttığı resimlerde bile gülümsemesini tutamazdı. Fakat şu anlık bunu Soobin'in bilmesine gerek yoktu."Gülümsememin hoşuna gittiğini anladım zaten."
"Çok mu belli ettim?"
Masumca bakmıştı ki Soobin onun şapşallığına kocaman gülümsedi. Onu onaylamak için kafasını salladı. Şimdi ise Yeonjun dudağını büzmüş bakıyordu.Boş bardağına baktı ve masalarında duran şişeyi eline almıştı ki Soobin durdurdu onu.
"Hey, bu kadar içmeyi sevdiğini düşünmemiştim.""Çok içmedim ki?"
"Bakışların hiç öyle demiyor ama Yeonjun."
Yeonjun'un elindeki şişeyi aldı ve masaya koydu. Kolundaki saate baktığında saatin 3'ü geçtiğini fark etti. Şaşırmıştı, yalnızca 1 saatin geçtiğini sanmıştı."Artık kalksak mı? Geç olmuş sanki."
"Geç mi olmuş?" Yeonjun da telefonundan saatine bakmıştı. "Gerçekten geç olmuş."
Soobin bir gün boyunca onunla kalmak için uyanık kalabilirdi fakat çalışmaları gerekiyordu yarın. Yeonjun'un uykusuz kalmasını istemedi. Onu durdurmazsa saatin 6'yı bulacağını da biliyordu.
Soobin sandalyesinden kalktığında Yeonjun da aynısını yaptı. Yan sandalyedeki çantasını aldı ve Soobin'in peşinden şapşalca yürüdü.
Bardan çıktıklarında durağa doğru yürüyorlardı.
"Yeonjun, saat geç oldu. Evine kadar eşlik edeyim.""Saçmalama. Senin evin buraya baya yakın değil mi? Benim için gelme."
Otobüsün gelmesiyle de Soobin, Yeonjun'un önden binmesini beklerken söylenmişti ona. "Geleceğim, sessiz ol."
Yeterince bomboştu otobüs. Bu yüzden Yeonjun cam kenarında rastgele bir yere oturdu. Soobin de peşinden geldi. Yeonjun'un aksine Soobin genişçe oturuyordu ki kafasını geriye yasladı.
O şekil kalmaya devam ederken bir soru daha yöneltti Yeonjun'a."Ne diyorsun, hoşuna gittim mi?"
Fakat Yeonjun cevap vermedi. Ağırlaşan kafasını Soobin'in omuzuna yaslamıştı ki Soobin şaşırdı. Saçları güzel kokuyordu.
"Uykum var."
Bu cevabıyla Soobin ısrar etmedi sorusunun cevabı için. "Azıcık kaldı bebeğim."
Bu sefer kızmadı bebeğim demesine. Yalnızca kafasını salladı ve kafasını onun omuzlarından kaldırmadan ekledi.
"Benim evime geliyorsun o kadar. Bende kalsana bugün.""Rahatsız olmayacak mısın?"
Sarhoşluğu yüzünden aptalca bir karar vermemesi için emin olmak istemişti."Salak ben teklif ediyorum zaten."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
social experiment
Fanficbilinmeyen numara: şey sosyal deney yapıyoruz da bana verir miydin *fotoğraf