1.BÖLÜM.

1 0 0
                                    

Geniş kanatlarını kolları ile birlikte açabildiği kadar açtı genç kız. Gözleri kapalıyken derin nefesler çekti içinde. Bir anda havaya zıplayarak kanatlarını çırpmaya başladı. Sesli kahkahaları eşliğinde yükseldi, yükseldi, yorulana kadar uçtu gökyüzünde. Bulutların arasında süzüldü ve bir anda kendini bıraktı.

Gülerek suyun içine düştü genç kız. Ayakları suyun zeminine deyince parmaklarıyla kendini yukarı itti. Suyun üzerine çıkınca elleriyle saçlarını düzeltti ve kıyıya yüzmeye başladı.

Kollarını vücuduna sararak kıyıya çıktı. Kumlar çıplak ayaklarına yapışırken çenesinden akan suları sildi. Soğuğa rağmen yüzündeki gülümsemeyi bozmadı. Islak kanatlarıyla vücudunu sardı ve kumların üzerine oturdu.

Derin nefesler alarak bir süre denizi izledi. Burada huzur vardı. Özgürlük vardı. Burası canlıydı. Genç kıza rağmen canlıydı...

Kız ayağa kalktı ve karanlık gökyüzüne baktı. Kanatlarını derisinin altına sakladı ve sanki yokmuş gibi olan görüntüsüne getirdi.

Gitme zamanı gelmişti. İşte huzuru bu kadardı, belki biraz belki de hiç olmamıştı...

🦋

"Lameya, Lameya, uyansana. Uyaaaaan. Uyan artık. Lameya."

Gözlerimi yavaşça araladığımda bir çift ela gözle karşılaştım. Era gözlerini bana dikmiş huysuz bakışlarını fırlatıyordu. Gözlerimi ovuşturarak yatağımda diklendim.

"Ne oldu Era? Ne istiyorsun yine?" Gece kumsaldan eve geç gelmiştim. Annemden bu yaşıma rağmen azar yediğim yetmemiş şimdide uykum
bölünüyordu. Hem kim uykudan uyandırıldığı için mutlu olurdu ki?

"Uyandım ve seni uyandırmak için geldim. Kalk artık."

"Saat kaç, yemeğe ne kadar kaldı?"

"Saat 6.34 yani yemeğe 26 dakika var."

Era'yı öperek odamdan dışarı çıkardıktan sonra lavabodaki işlerimi halledip kıyafet dolabımın önüne geldim. Gündelik kıyafetlerinden birini seçip giyindim.

Odamdan dışarıya çıktığımda Era ortalıkta görünmüyordu. Ben de uzun koridorda yürüyerek yemek salonunun önüne geldim.

Herkes buradaydı; annem, babam, kuzenlerim, amcamlar, halamlar, dedem ve babaannem.

"Günaydın herkese," diyerek salona girdim. Biraz ilerleyerek dedemin yakınına doğru geçtim.

"Günaydın dede-" diyordumki babaannemin boğazını temizlemesiyle durdum ve ona baktım. Bana hafif sağ tarafta elinde parşomen tutan adamı işaret etti. Şimdi anlaşılıyordu.

"Günaydın Kral Odin, Kraliçe Arin," diyerek hafifçe eğildim.

Dedem bu dünyadaki altı hükümdardan biriydi ve bu kadar samimi davranmam dışarıdan pek hoş karşılanmazdı.

Dedem beni başıyla onayladı ve yerime oturmam için işaret verdi. İlerleyerek masanın benim için ayrılan kuzenlerim Mariya ve Mergen'in yanına oturdum.

Kalabalık bir ailem vardı ve onları tanıtmak o kadar uzun sürüyorduki...

Akura Krallığı mühür güçleri olan üç krallıktan birisidir. Güçler kandan gelen ama herkeste olmayan özel yeteneklerdir. Bizim güçlerimizin soyu çiçeklere dayanır. Bazı kuzenlerimde bu güçlerden yok ancak ben bu güçlerden birini taşıyorum. Size şöyle anlatıyım:

Annem halkta yaşayan normal bir kadındı. Ta ki ben doğana kadar. Annem Akina aslında babam Prens Karis'le birlikte bir ilişki yaşıyormuş ancak babam, dedemin bu ilişkiyi olumlu karşılamayacağını düşünerek bunu dedeme söylememiş.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 22 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

LameyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin