"ben ateşten gömlek, kız sudan pantolon."
ebrar karakurt
1 yıl önce
evin önüne park ettiğim arabamdan inip ön koltuktaki kocaman çiçek buketini kucaklayıp kapıyı kapattım. lila ve mavi renkli çiçeklerin karıştığı kocaman bir buketti bu. her ne kadar mükemmel olsalar da sevgilim için sönük kalırlardı.
bahçenin kapısını elimle ittirip içeriye doğru yürümeye başladım. evine yaklaştığımda kapının aralık olduğunu farkedip adımlarımı yavaşlattım. kapının önüne geldiğimde gözlerimi içeriye döndürdüm. büyük salonun ortasında sporcu atletiyle duran vargas ve karşısında yüzünü seçemediğim bir kadın.
vargas kadının omuzlarından tutmuş ona bakıyordu. birşeyler konuşuyorlardı ama duyamıyordum. vargas'ın kadına gülümsemesini izlerken birden önündeki kadın ona yaklaşıp en son benim öptüğüm dudaklarını öptüğünde vargas'ın kadının omzuna koyduğu elleri aşağıya düşmüştü. gördüklerimi idrak etmeye çalışırken elimden düşen çiçek buketi ile kendime gelmiştim. fakat bir sorun vardı, karşımdaki insanlar da kendine gelmişti.
vargas ağzını açacağı an koşarak evden uzaklaşmaya başladım. arkamdan "ebrar, dur!" diye bağırdığını işitmiştim. fakat çok geçti. arabama bindiğim gibi gaza bastığımda vargas bir süre daha peşimden koşmuştu fakat başarısızdı.
ağlıyordum, hıçkırarak ağlıyordum. bunca zamanlık ilişkimiz, bunca yaşanmışlığımız, bunca emeklerimiz, hepsi yalan mıydı yani?
1 yıl sonra
rusya'daki son günümdü. ağrıyan başımla zar zor kafamı kaldırdığımda yanımda uyuyan sarışın kıza döndü gözlerim. sıfır mimikle önüme dönüp ayağa kalktığımda lavaboya yol aldım. elimi yüzümü yıkayıp çıktım.
tekrar odaya geçip üstüme bir sweatshirt geçirdikten sonra kapının önünde duran bavulları giriş kapısına sürükledim. 1 yıl boyunca kaldığım bu eve son bir kez göz gezdirdikten sonra nefesimi verip kapıyı açtım. ayakkabımı ayağıma geçirip bavulları tekrar elime aldım.
✉️✉️✉️
uçaktan inmiş, ellerimde bavullarla yürüyordum. bugün tam bir yıl olmuştu. ne ona dair bir haber almak istemiştim, ne de çevresiyle iletişim halindeydim. kimseyle konuşmuyordum. bir tek kaptan'ın haberi vardı burada olduğumdan ve türkiye'ye geleceğimden. rica etmiştim ondan geleceğimi kimsenin bilmemesi için.
taksiye binip evime gittim önce, apar topar çantalarımı bırakıp antrenman çantamı alıp çıkmıştım.
salona vardığımda taksiden inmiş, göz gezdiriyordum etrafa. başımı öne eğerek tanınmamı önlemeye çalışarak eda abla'nın beni beklediği malzeme odasına doğru yürümeye başladım. binaya girip türlü türlü koridorlardan geçip sonunda o odaya varmıştım. kapıyı açar açmaz eda abla bana sarıldığında çantamı yere bırakıp ben de ona sarılmıştım.
"özlettin kendini ebrar."
"biliyorum eda abla."
ayrıldığımızda odadaki iki tane koltuktan birini işaret edip oturmamı söylediğinde gergin bir şekilde oturmuş, konuşmasını bekliyordum.
"gevelemeyeceğim fakat soracağım şeyleri eksiksiz anlatmanı istiyorum. sonra da buradan çıkıp antrenmana gideceğiz."
başımla onayladığımda eda abla sorusunu sordu.
"neden kimsenin haberi olmadan çekip gittin ebrar, üstelik kimse senden haber alamadı. ben dahi alamadım, sen bana ulaşana kadar. numaranı da değiştirmişsin, tüm takım aradık seni hep. yalnız bu olayda gözüme batan başka bir detay da var, onu söylemek istiyorum."
"buyur eda abla?"
"vargasla bu konu hakkında alakanız nedir?"
yıllar sonra başkasının ağzından duyduğum isim ile donup kalmıştım. "o nereden çıktı?"
"ebrar biz seni her yerde didik didik ararken vargas hiçbir şey yapmıyordu. köşede kendini herkesten soyutlamış bir biçimde otururken bulduk hep onu. ne kadar sorsak da ağzını bir kere olsun açmadı bu konu hakkında. kimse ne olduğunu bilmiyor."
boğazımı temizleyip yutkundum. "eda abla, biz onunla birlikteydik." adını ağzıma almaya gücüm yoktu.
"kimle?"
"şeyle işte."
"ebrar?"
"vargasla."
eda abla şaşkınlıktan gözlerini açmış konuşmamın devamını getirmemi bekliyordu.
"birlikteydik işte, 1 yıl olacaktı. gitmeden önce onun evine gitmiştim. çiçek almıştım ona, sever diye. fakat kapının aralık olduğunu gördüm ve bir kadın..."
kelimeler boğazıma dizilirken gözüm dolmuştu bile. tırnaklarımı avuç içlerime bastırıp derin nefes aldım.
"bir kadın vardı evde, konuşuyorlardı. vargas gülüyordu. sonra kadın vargas'ı..."
susup gözyaşlarımı serbest bırakmıştım bu sefer. titreyerek ağlamıştım bir süre. gözlerim kucağımdaki ellerimdeydi.
titreyen sesimle tekrar konuşmaya çalıştım. "öptü."
söylediğim son kelimeden sonra artık hıçkırarak ağlıyordum.
"ah canım." diyerek bana sarılan eda abla bile avutamazdı beni.
"abla ben ona dokunmaya kıyamıyordum."
eda abla sessiz kalıp sırtımı okşuyordu. gözyaşlarımı silerek ayaklandım.
"şey eda abla, sen çık, ben burda giyip çıkarım antrenmana."
eda abla mahcup bir şekilde gülümseyip omzuma dokundu. çıkıp kapıyı kapattığında bir süre daha ağlamıştım.
antrenmana çıkmam gerektiğini hatırlayıp gözyaşlarımı sildim. kıyafetlerimi alıp üstüme geçirdiğimde koyu göz altlarım hariç göz kızarıklığım geçmişti. son bir kez gözümü ovup odadan çıktım. ara odalardan geçip salonun ana kapısına vardığımda derin nefes verip içeriye girdim.
tüm kadro içerde ısınırken salona girmem ile birlikte tüm gözler bana dönmüştü, yüzüne bakmaya iğrendiğim o kadın da.
✉️✉️✉️
ay nabersinizz?
aklıma gelen ani kararla bu kitabı yazmaya karar verdim ve yazdım, nasılım
bölümü okurken bayılmamışsınızdır inş🙏🏿
oy ve yorumlarınızı eksik etmeyiin💗