DÜNYADAN DÜŞEN ADAM

21 5 3
                                    

( İlk Hikayem değil.. Fakat son olmayacak da ^-^ tabi siz beğenirseniz.. aklımda güzel fikirler var.. haftada iki kere yeni bölüm yazacağım.. bilim-kurgu ve macera sevenler için.. iyi okumalar.. )

~Bölüm 1~

Sabah gözlerimi açtığımda görmeye alışık olduğum tavanıma diktim gözlerimi. İnsanın bir amacı olmayınca böyle oluyor. Normal yaşayan bir insanım ve hayatımda hiç bir heyecan yok. Olsun ister miydim inanın ben de bilmiyorum ama halimden memnun olduğum söylenemez. Ama bu kadar yalnızlık çok diye düşünüyorum.

Yanımda hala tiz sesiyle çalmakta olan saatimi kapattım ve sanki seksen yaşında yaşlı bir dedeymişim gibi ayağa kalktım. Başım çok ağrıyordu; dün içtiğim onca kadeh içkiden olsa gerek. Üşengeç adımlarla en az evim kadar küçük olan banyoma ilerledim. Üzerimde kırışmış olan dünden kalma kıyafetlerimi çıkardım ve kendimi ılık suyun içine attım. Bana en rahat gelen şey bu sanırım. Suda olmak..

Banyodan çıkıp üzerime iş için uygun kıyafetlerimi giydim. Takım elbiseden nefret ediyorum ama işim gereği giymek zorundayım. Aklıma yine bu düşünceler hücum ettiğinde gözlerimi devirmekten alıkoyamadım kendimi. Mutfağıma ilerleyip kendime kahve yaptım ve geç kalacağımı anladığımda hızlıca içtim. Evrak çantamı alıp evden çıktım. Yine insanların seslerinden bıkmamı sağlayan otobüse bindim. Yer olmadığını görünce demirlerden birine tutundum.

İşe gireli daha altı ay olmuştu. Önceden etrafta amaçsızca dolaşan genç bir adamdım. Şimdi de amacım yok ama en azından etrafta dolaşıp, kusacak kadar içki içip, sabaha kadar barda duran bir insan değilim. O zamanlarda peşimde birkaç adam vardı. Ama yeni hayatıma başlayıp mekan değiştirince bulamadılar beni. Ne olmuş yani biraz borcum varsa.

Sinirlenince terlemiş avcumla tutunduğum demiri sıktım. İneceğim durak yaklaştığında çıkış kapısına doğru ilerledim. Başımı yana çevirdiğimde uğradığım şokla kendime birkaç dakika gelemedim. Bu borcum olan adamdı. Ama burada ne işi var ki? Yani o zengin biriydi ve otobüse binmesi bence çok garip.

Bana baktığında başımı diğer tarafa çevirip yüzümü sakladım. Otobüs ineceğim durakta durduğunda hemen kendimi dışarı attım. Nefes alış verişim hızlanmıştı. Çalıştığım şirkete doğru yürüdüğümde 15 dakika geç kaldığımı farkettim. Adımlarımı hızlandırarak nefret ettiğim şirkete doğru ilerledim. İçeri girdim ve altı aydır oturduğum koltuğuma oturamamla bana sinirli adımlarla yaklaşan patronumu görmem bir oldu. İçimden mazeret bulmaya çalışıyordum ama lanet hiç bir şey aklıma gelmiyordu!

Yanıma gelip kollarını önünde bağladı. Bu biraz olsun çok sevdiğim patronumun (!) göbeğini saklamasına yardımcı olmuştu. Vücuduna hiç yakışmayan ve onu daha itici yapan ince sesiyle konuşmaya başladı.

" Bay Richard. Bu geç kalışlarınız sizce de çok artmadı mı? Üstelik işe neredeyse yeni başladınız."

Bu kadar abartılacak ne var yani anlamıyorum. Altı üstü on beş dakika geç kaldım. Şu adamın vakit probleminden nefret ediyorum. Ondan ve onun aptal şirketinden de. Sesimi düzgün bir tona sokarak konuşmaya çalıştım.

" Üzgünüm efendim. Bir daha olmayacak. "

" Bir daha olamaz, doğru. Çünkü kovuldun!"

Tombul parmağıyla bana kapıyı işaret etti. Artık sinirlerimi kontrol edemiyordum. Zaten bu hayattan bıktım, artık çok da umrumda değil. Ayağa kalkıp karşısına dikildim. Benden bir karış kısaydı ve bu nedenle başımı aşağı eğdim. İşaret parmağımla onun omzunu dürttüm. Sesimi biraz öncekinden kararlı ve güçlü tona ayarladım.

" Öncelikle fazlasıyla iğrenç bir sesin ve en az onun kadar tiksinç bir suratın olduğunu söylemem gerek ahbap. Yanında sırf sex yapmak için tuttuğun o sekreterin de herkes nasıl biri olduğunu biliyor. Yani saklamana gerek yok. Ve.. mm.. şu göbeğini eritsen iyi olur yoksa dili dışarıda olan köpek gibi baktığın kadınlar sana göz ucuyla bile bakmayacak. Ve bi de. Arabana veda et dostum. "

Beni olduğumdan daha kötü ve yakışıklı gösteren gülümsememle hızlıca şirketten çıktım. Otoparka ilerleyip müstakbel 'eski patronum' un arabasına ilerledim. Çıkmadan önce elime demir bir aksesuar almıştım. Onu arabanın camına fırlattım ve zevkle güldüm. Cebimden evimin anahtarını çıkarıp arabaya daha çok yaklaştım. Ön tarafından başlayarak arabanın dört bir yanını anahtarımla çizdim. Yüzümdeki gülümseme daha da artarken birkaç ses duydum. Beni görme ihtimallerine karşı biraz önce camını patlattığım arabanın arkasına saklandım.

Ses tanıdıktı. Evet, tanıyorum bu sesi ama nereden? İçime dolan merakla biraz doğrulup arabanın önünden geçen adama baktım. Bu oydu!! Beni arayan adam. Gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Hareket edemedim. Adam başını çevirip beni gördü ve kaşlarını çattı. Bana doğru ilerlediğinde aklım başıma geldi. Çantamı bi kenara fırlatıp hızlıca koşmaya başladım. En azından koşuda iyiydim. Nereye kaçacağımı bilemeyince şirkete girdim. O telaşla aklıma asansöre binmek gelmediği için nefes nefese merdivenleri çıktım. Son kata yaklaşıyordum. O da bana..

Son kata gelip terasın ucuna yaklaştım. Hızla kapıyı açıp üstüme doğru geldi. Cebinden eksik etmediği silahını çıkardı. Kalın , boğuk sesiyle konuşmaya başladı.

" Vay vay vay. Bakın kimler varmış burada. Uzun zaman oldu. Öyle değil mi Rich?"

Yutkundum ve elindeki silaha bakarak başımı sallamakla yetindim.

" Ne o? Cesur, akıllı, borcunu zamanında ödemeyip ölümü göze alan gecelerin çocuğu, küçücük bir silahtan mı korkuyor? Tch tch.. Hiç yakıştıramadım Richard."

Her zaman iğrenç bulduğum kahkahalarından birini attı.

" Ödeyecektim. Çalışıyorum işte. Söz ödeyeceğim. "

Aklıma bir işim olmadığı geldi ama sonuçta o bunu bilmiyordu. Geri geri gitmeye devam ediyordum. En uca gelince başımı biraz yana çevirip aşağıya baktım. Yüce İsa aşkına! Çok yüksekti burası. Yerimde hafif bir sallantı geçirdim ama hemen kendimi toparladım.

" Ah. Öyle mi? Ama çoktan vakit doldu Rich."

Korku dolu gözlerle ona bakıyordum. Etraf kararmaya başladı. Sabah sabah böyle bir şeyin olması için ancak güneş tutulması olması gerekiyordu. Çaprazımda duran güneşe baktım. Haklıydım. Güneş tutulması oluyordu. Birden bir cesaret geldi. Kendimi daha güçlü hissediyordum. Ona baktım. Başını yana çevirmiş güneşe bakıyordu. Fırsattan istifade en uca çıktım ve kendimi aşağı bıraktım. Aşağıda kocaman bir havuz vardı. En azından ölmeme şansım var. Gözlerimi kapattım ve kendi karanlık dünyama 'Merhaba' dedim..

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 09, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KARANLIK DÜNYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin