eriyor (f)

111 17 64
                                    

Heeseung'ın çektiği acıya daha fazla katlanamadığım için yerimden kalkarak içeri girmeye karar verdim. Kapının kolunu tuttuğumda Doktor Sunghoon beni engelledi.

Ona attığım bakışa karşılık "Onun için en iyisi bu." dedi. Çaresizlikle geri yerime oturdum. Ben ne yapmıştım?

Heeseung'la sevgili olduğumuz ilk zamanlar onun sigara içtiğini bilmiyordum. Öğrendiğim gün bir bara gitmiştik. Hafif ekşimiş üzüm şarabını içerken hemen bir sigara yakmıştı. Şaşırmıştım çünkü Heeseung eskiden böyle değildi.

İsteklerim ne kadar mantıksız olsa bile sırf "Jaeyun istedi." diye sorgulamadan yerine getirirdi. Bu cümle sanki onu köpek gibi kullanıyormuşum gibi gelebilir ama bu istekler ufak tefek şeylerdi.

Çok iyi hatırlıyorum, ah, o gün hayatımdaki en güzel gün olabilir. Beraber yaban mersinli ve ahududulu pasta yaptığımız gün, Heeseung kremaya yanlışlıkla ahududu katmıştı ama inanın tadı orijinal halinden bin kat daha iyi olmuştu.

Eskiden daha kibardı. Seviştiğimiz gecenin sabahında kalktığım zaman kahvaltıyı hazırlardı. Daha doğrusu hep o hazırlardı ve yeşil tatlı fincanıma çay koyarken boynuma buseler kondururdu.

Ben çok mutluydum. Çok iyi biriydi. Nerede yanlış yaptım?

Zamanla Heeseung sadece sigara kokan birine dönüştü. Parasıyla bana aldığı çiçeklerin yerini sigaralar aldı. Sigarasını söndürmesini istediğimde beni sertçe geri tepti.
Neden sigaraya sığınmıştı? Neden ben varken o, pis otu içmişti?

Heeseung'tan kopmak istemiyordum. Tek çare olarak sonunda bir rehabilitasyon merkezine gittik.

Orayı hastane diye tanıtmıştım. Hastanede sigara içemeyeceğini söylediğimde "Ben gidiyorum." diyerek kapıdan çıkarken görevliler onu tutup doktorun odasına götürdü. O zaman, ah, sanki kalbim binbir parçaya ayrılıyor.

Onu götürürlerken bana bakmıştı. Bakmaya kıyamadığım o gözlerde aşkın tükenip nefretin yeşermeye başladığını gördüğümde gözyaşlarıma hakim olamadım. Ellerimle yüzümü siper ettiğimde kendimi dünyadaki en iğrenç varlık ilan etmiştim.

Başka bir seçeneğim yoktu. Bir şeyleri düzeltmeye çalışmıştım. Yine keşkelerle boğuluyorum.

Keşke sigara içerek odasında ölmesine izin verseydim.

Bu yerde doktorlar hastaları her zaman gözlemlemek için büyük bir cam taktırmışlar. Yani içerideki hastanın ne yaptığını her zaman görebiliyorlar. Ben de gördüm.

İçerideki hasta bunu bilmiyor. Cam onun tarafında bir ayna oluyor ve sadece kendini gösteriyor. Hasta kimsenin onu izlemediğini sanıp özgürce davranırken bütün gözlerin onda olduğunu bilmiyor.

Benim isteğimle, zar zor ikna ederek, Heeseung'ın eline benimle mesajlaşabileceği bir telefon verdim.

Ona sahte senaryolar yaşatarak akıl sağlığının yerinde olup olmadığını anlamaya çalıştım. Yalan söyledim. Nihayetinde şunu anlamıştım. Heeseung cidden delirmişti.

Bardağı taşıran son damla Heeseung'ın bir hasta bakıcıyı öldürmesiydi. Neden mi öldürmüştü? Gizlice aşırdığı sigarayı elinden aldığı için vahşice adamın üzerine atlamış odanın köşesinde duran askılıkla da karnını deşmişti.

Polis çağırılacağı zaman servetimin yarısını ortaya koyarak susmaları için onlara rüşvet verdim. Adam kimseye söylenmeden binanın bahçesine gömüldü ve kaybolmuş gibi yapıldı.

Kimse yokken Heeseung'a bakmaya gittiğimde lavaboda ellerini yıkıyordu. Ellerindeki kurumuş kanın lavabodan akmasını izlerken gülmeden duramıyordu. Bütün sinirlerimin yay gibi gerildiği zaman camın önüne doğru yürüdü.

eskiden | heejakeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin