Günlerden yine pazartesi, saat 07.21. Her zaman olduğu gibi durakta otobüsü beklerken telefonumla uğraşıyordum.
Otobüs geldiğinde telefonumu cebime koydum. İnsanların itişip kakışarak ilerlemeye çalışmasını izleyerek rahatça binebilmek için zaman gözlüyordum.
Diğer insanların bu aceleci tavırlarını hiç bir zaman anlamadım. Bir kaç saniye bekleseler ölürler sanki.Otobüse bindiğimde en köşesine geçip camdan daha yeni yeni doğmakta olan güneşi izlemeye başladım.
Bunlar artık günlük rutinim haline gelmişti. Uyan, hazırlan, kütüphaneye git, işini bitir, eve dön, yemek ye, varsa biraz vakit geçir, uyu.
Kütüphaneye gitme sebebim ise oradaki bir derneğe katılmamdı. Küçük bir gruptuk fakat yetecek kadar para kazanıyorduk. Yani en azından ben ihtiyacım olan parayı alabiliyordum.
19'uma girmek üzereyim. Bu yaşlarda okula gidip derslerimi düşünmek yerine neden çalıştığımı merak edip soran çok insan var.
Annem, genç yaşta planlanmamış bir şekilde bana hamile kalmış. Babam ise buna hazır olmadığını söyleyip onu terk etmiş ve başka ülkeye gitmiş. Normalde annem aldırmayı düşünmüş ama doktorlar henüz küçük olduğu için bunun tehlikeli olacağını, ona zarar verebileceğini söylemişler.
Annem de istemeye istemeye kabul etmiş. Hep kız olmamı dilemiş çünkü kız olursam kendi gibi yetiştirebileceğini düşünmüş. Erkek olursam babama benzeyeceğimden korkmuş.
Fakat istediği olmadı. Erkek olarak dünyaya geldim. Annem de bu yüzden bana bakmayı reddetti. Sağolsun evinde tutuyordu bari. Yani en azından 13 yaşıma gelene kadar. Sonrasında beni yurda bıraktı. Şimdi soracaksınız madem yurttasın neden çalışıyorsun? Onlar sana yeterince iyi bakmıyorlar mı?
Hayır. Bırakıldığım yurt, çocuklar 18 yaşını doldurduktan sonra ister kabullenerek ister zorla orada kalma hakkını silen bir yurt. Bahaneleri de "Artık kendi ayaklarınızın üstünde durmayı öğrenmeniz için yapıyoruz."
Çok sağolun ya. Keşke annemin de bir hayrı dokunsaymışta düzgün bir yurda bıraksaymış.İşte geçmişim böyle. 18. doğum günümde yurttan atıldıktan sonra uzun arayışlar sonucu kendime küçük bir ev kiralayabilmiştim. Yaşadığım şehirde ev çok vardı fakat benim gibi sokağa atılmış, parası olmayan, daha yeni reşit olmuş biri için ev yoktu.
Tam pes etmek üzereyken karşıma çok tatlı bir amca çıktı. Sahibi olduğu üç katlı evin ikinci katını uygun bir fiyata kiraladım. En altta kendisi tek yaşıyordu. Üçüncü kat ise boştu. Arada yalnız hissetmemesi için onu ziyarete giderdim.
Şimdilik geçmişi bırakıp devam edelim. Yani hayatımı değiştirecek o olay olmadan yarım saat öncesine.
____________________________________
Burada bırakıyorum çünkü daha ilk bölümden uzatmak istemiyorum. Bu fikri daha önce birisi kullandı mı bilmiyorum/emin değilim fakat bir yerden görerek yapmadım. Yani kendi fikrim diyebilirim sanırım. Bir de yurt hakkında pek bilgim yok. Her neyse umarım beğenirsiniz. 🍁