Birkaç sene sonra
Evet...
Şimdi, söyle ki...
Of, siktir ya...
Önümüzde ki velet gözlerini açtığında gülmemek için kendimi zorladım. Şaşkınlıkla bize baktığında, çoktan hashiralar aralarında konuşmaya başlamıştılar.
Bu veledin suçu belliydi, bir iblisi korumuş ve kuralları hiçe saymıştı. Ki, bu durumda Urokodaki ve Sakonji de suçlu oluyordu. Eğlenceli...
Rengoku ikisini de öldürmeyi önerdiğinde, konuşmaya karışmama kararı aldım. Her bir kafadan çıkan seslere göz devirmemek için kendimi zorladım. Kagaya-sama'nın gelişi ile, her şeyi siktir edip herkesin eğilmesini gülümseyerek izledim.
Kagaya-sama'nın Tanjiro ve Nezuko isimli bu iki çocuk hakkında ki konuşmasını dinleyerek Urokodaki'ye baktım. Suçlu oydu, kendini savunmasını merak ediyordum, nedense.
"Oyakata-sama, Nezuko ve Tanjiro'yu bundan iki sene önce, dağda olan bir görevimde Tomioka Giyuu ile beraber bulduk. Tanjiro hayatını riske atarak ikimize saldırdığında, Nezuko savunmasız olduğu halde ona dokunmadı ve bize karşı onu savundu. Biz de onları Sakonji Urokodaki, yani Eski Su Hashirasının yanına gönderdik-"
"Bekle" dedim. "Bölüyorum ama, o kız sadece abisini korudu diye bu kadar risk mi aldın? Ya bir anlığına benliğini yitirseydi, ne yapacaktınız?"
"Eski Su Hashirasının güçsüz olduğumu mu düşünüyorsun?"
"Yeni Su Hashirasının bu kadar risk alması, Kusuruma bakmayın ama saçma bir davranış.Bu davranışın hiçbir açıklaması yok. Sadece duygularla verilmiş bir karar, nedeni ne olursa olsun, aptalca"
Benim kınayan sözlerim, diğer Hashiraların da Urokodaki'ye oynaması üzerine daha da güçlendi. Üzerimde hissettiğim düşmanca bakışı fark ederek bakışlarımı Tanjiro'ya yönelttim.
Ani bir kararla Shinazugawa'nın ayağa fırlaması ve Nezuko'nun olduğu kutuyu alması ile nefesimi tuttum. Kutuya kendi kılıcını batırmıştı, akan kanları görünce dudaklarımı büzdüm. Iguro bir yandan Tanjiro denen veledi yere doğru bastırırken Kocho onu uyardı, aynı zamanda iblisin güneş olduğu yerde dışarıya çıkmadığını Shinazugawa'ya hatırlatması üzerine aklıma unuttuğum birsey geldi: Shinazugawa tam bir aptal olmalıydı. Kac iblis öldürdün sen, bunu biliyorsun...
Tanjiro kimse tarafından kurtarılmayınca, çocuğun uzuvlarının kırılmaması için İguro'yu uyarmak bana düştü.
Shinazugawa gölgelik bir yere geçtiğinde ve kanını içmesi için iblisi zorlandığında, iblis başını çevirdi ve ben de kahkahayı bastım.
"Shinazugawa, iblisi rahat bırak. Meydan okumanı kaybettin, gel yerine"
Shinazugawa, her zamanki seninle sonra görüşeceğiz bakışını atarken Kocho'ya döndüm. O gün Urokodaki ile ormana gitmiş olan oydu, düşüncelerini merak ediyordum.
"Kocho-san, sen ne düşünüyorsun?"
"Bence iblisin öldürülmesi en doğrusu, ama son söz Oyakata-sama'da olmalı."
"Eh, haklısın"
Oyakata-sama Nezuko'nun iblis yemesi takdirde Tomioka ve Urokodaki'nin kendi yaşamını da ortaya koyduğunu söylediğinde "Deli misin aq?" Der gibi Su Sütununa baktım.
Kardeş iyi misin?
Toplantı bittiğinde Su Sütunu ile konuşmak için Urokodaki'ye yöneldim.
"Ciddi misin?"
"Fazlasıyla, Nezuko asla insan yemeyecek."
"Hıhı, götüm. Madem böyle bir fikir vardı aklında, neden Yae'nin Babasına aynı merhameti göstermedin? Babası kızına "Yaşa" dedi, hatta biz olaya müdahale etmeden önce sanki bilincini kazanmış gibi durdu. Neredeydin o zaman?"
"Sana açıklama yapmak zorunda değilim"
"Bu iki oldu, Urokodaki. Eski bir söz duymuştum, "Bir zıplarsın iki zıplarsın üçüncüde yakalanırsın çekirge"
"Ama ben bir çekirge değilim, bunu anla. Şunu açık açık konuşmamam sana katılmam anlamına gelmiyor. O gün, yoldaşlarımı korudum."
"Güçsüz olan ölmek zorundadır, Urokodaki. Kimse onları sınava katılmaları için zorlamadı, bu da demektir ki kendi tercihleri doğrultusunda oradaydılar. Ölmeyi göze alarak oradaydılar. Senin bilmediğin ama benim bildiğim şey ne biliyor musun? Sen onları koruduktan sonra orada ki çocuklardan 6 tanesi o sene, 8 tanesi ertesi sene öldü. Bir işe yaramış mi o gün kendini yorduğuna?"
"Benim ne yaptığımdan sanane? Burada tek herkesi koruyan ben değilim ki" Tokito'dan bahsediyordu, bunu biliyordum.
"Emin ol o çocuğun amacı herkesi korumak değildi, her iblisi öldürmek asıl amacıydı."
"Sebebi umursuyor gibi mi görünüyorum?"
"Bu kadar yeter, çocuk gibi davranmayın lütfen" Hayatta kalan tek Kocho'nun sesi ile kendime geldim. Sen bir Hashirasın, Mina. Kendine gel.
"Ben gidiyorum, bununla uğraşamam." diyerek kendi köşküne yöneldim. Kan Köşküne bakarken gülümsedim. Geleli sadece... Kaç sene oldu lan?
Neyse, çok da önemli değil zaten.
Bugün yapacak birşey olmadığı için sıkılacağımı bilerek köşkün içine girdim. Bordo duvarlarda yeni büyüyen sarmaşıkları görmeyi seviyordum. Kan Köşkü diğer köşkler arasında en karanlık köşklerden biriydi. Ağaçları kesmelerine pek izin vermiyorum, bu herne kadar iblislerin saklanmalarını kolaylaştırsa da, benim için daha kolaydı. Kan Nefesi, çokta zor değildi, en azından benim için.
Bugün olan Kamado ikizleri tantanası sayesinde yeni birsey öğrenmiştim. Bizim Şeftali Kafa mal, bunu teyit etmiş oldum.
Dimdi(şimdi)
Rengoku, Uzui, Tokito ve Kanroji
İle olan olaylarda sadece bizim
Kızın tepkisini yazmak gibi bir hedefim varHa birde
Normalde bu kurguyu mangadan
Bağımsız yazmak istemiyorum
Yani muhtemelen hemen Muzan ile olan
Savaşa gitmek istemediğim için
Birkaç şey Eklemek zorundayımMitsuri'nin gerçek hayat reankernesi sizi seviyor<♡♡
![](https://img.wattpad.com/cover/373973858-288-k140880.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
In Another life
FanfictionFinal seçiminde Sabito ile aynı güç seviyesinde bir kız olsaydı? _________________________________________ "ɴᴇᴅᴇɴ ꜱᴇɴ ʙɪʀ ʜᴀꜱʜɪʀᴀ ᴏʟᴍᴀɴᴀ ʀᴀɢᴍᴇɴ ʙᴇɴ ᴅᴇɢɪʟɪᴍ? ᴀʀᴀᴍɪᴢᴅᴀᴋɪ ᴛᴇᴋ ꜰᴀʀᴋ ꜱᴇɴɪɴ ᴇʀᴋᴇᴋ ᴏʟᴍᴀɴ..."