bu hikaye eşcinsel ilişkilerin normal olduğu bir evrende geçmektedir,
iyi okumalar
...
kafama taktığım Türk bayrağı motifli bandanayı çıkardım ince parmaklarımla yavaşça. kırmızı üzerine yapılmış beyaz boyalı ay ve yıldızı okşadı parmaklarım. elimi siyah dalgalı saçlarımdan sertçe geçirdim. sinirim içime sığmıyor bir şeylerden çıkarmam gerekiyordu. sinirimden hakkını alan ilk şey ise turuncu çöp kovası oldu. gördüğüm çöp kovasına sert adımlarla ilerlemiş sokak lambalarının ışığının aydınlattığı turuncu çöp kovasına sinirle ilk tekmemi atmıştım.
onun devletin malı olması bile önemli değildi o an benim için. akreple yelkovan gece yarısına ulaşmak için birbirini kovalıyorken ben sahilden sinirle ışıklandırılmış sokaklara ilerlemiştim. gördüğüm ilk turuncu şeye öfkemi boşaltacaktım ve bu da çöp kovası olmuştu. bize yapılan haksızlık vücudumdan dışarıya gözyaşı olarak çıkıyordu. milli maçta yapılan haksızlık sebebiyle yenilmemiz ve milli takımdaki çocukların emeklerinin hiçe sayılması sinir katsayımı yükseltiyordu.
sinir sebebiyle titreyen ellerimle yanaklarımı sertçe sildim. hakkımızla yenilseydik bu kadar koymazdı amma velakin hakemin ödül maması bekleyen bir köpek olması ve bu yüzden yenilmemiz gözyaşlarımın temel sebebiydi.
yere düştüğü halde umursamayıp hala tekmeliyordum turuncu çöp kovasını. sokak boş değildi. acayip bir yoğunluk vardı hatta. millet maçı büyük ekrandan izlemek için sahile akın etmiş maç bittiğinde ise milli takıma olan gururuyla ellerinde büyük Türk bayraklarını sallayarak evlerine dönüyordu. beni görenlerden birkaçı tekmelerime bir şey demeyip yoluna devam etmiş birkaçı yanıma gelip tekmelerimi izlemişti. en sonunda arkadaşlarım gelip kollarımdan kavrayarak zorla uzaklaştırmıştı beni.
"sikecem ha böyle işi! nasıl yenilebiliriz amına kodumun takımına lan!?" seslice bağırmamla yürüyen topluluk bana hak vermiş hepsi birden konuşunca hiçbir şey anlamamamı sağlamışlardı.
"sakin olsana birader! bilmiyor musun itleri sanki!? parası ödenmişti işte!" siyah kaşlarını çatarak konuştu kollarımı saniyeler önce bırakan aybars.
bileğime bağladım bandanamı.
"çekemiyorlar işte bizi!" dedi en sonunda kutay. "sike sike çektirecez gerekirse." konuştuktan saniyeler sonra elim beyaz şortumun cebine sığındı ve en sevdiği zehri bana armağan etti. aromalı sigarayı dudaklarım arasına aldım ve gökçe'den aldığım çakmakla yakıp geri uzattım. "teşekkür ederim.""rica ederim adal. sıkmayalım bu kadar canımızı, vardır bir hayır." grubun duygularıyla değil mantığıyla ilerleyeniydi o.
"yok kızım! olamam ben sakin falan! göz göre göre hile yaptılar!"
"ee adal, ne yapacaksın peki onlar hile yapınca?" sakince konuşmasına iyice sinir olmaya başlamıştım. bu kadar sakin olmasının normal olamayacağını düşünüyordum o an. ilk nefesimi çektim sigaramdan. benim yerime gökhan konuştu.
"bu kadar sakinlikte anormal değil mi gökçe? büyük bir haksızlık var ortada ve bu haksızlık olmasaydı belki de şampiyon olacaktık. çok yakındık."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
time in a bottle
Fanfictionben onun gözlerinde sadece şişedeki zamanımı harcamayacaktım kendimi de harcayacaktım.